Han nehrine vardığımızda Jimin'in sırtından atladım. Hava soğuktu ve ben kısa kollu duruyordum. Üstümde hırka da yoktu. Bir banka oturduk. Jimin'e sarıldım. Üşüdüğümü anlamış olacak ki üstündeki ceketi omuzlarıma bıraktı. Hemen itiraz etmeye başladım.
Yun: Çocuk seni boğarım!
Jimin: Sen bana kıyamazsın.
Yun: Bal gibi de kıyarım!
Jimin: Neyse hadi gezelim.
Dedi. Kaldı ve beni de kaldırdı. Gezmeye başladık. Gezerken pamuk Şekerci gördüm. Ben durur muyum peki? Tabii ki hayır!
Yun: Burda bekle.
Gidip 2 tane pamuk şeker aldım. Ve Jimin'in yanına döndüm. Elimdeki paketlerden 1 tanesini ona verdim. Kendiminkini açıp yemeğe başladım.
Bir parça ona uzattım. O da yedi. O da bana uzattı. Bende yedim. Dışarıdan sevgili gibi duruyor olabiliriz. Ama kardeş gibiyiz. Umarım evlendikten sonra değişmeyiz. Aklıma düşüncelerin dolmasına izin verdim. Gözlerim dolmaya başladı. Jimin'e belli etmemek için kafamı eğdim. Tabii ki Jimin fark etti.Jimin: Ay parçam? Neyin var?
Yun: Y-yok bir şey.
Jimin: Dökül çocum.
Yun: Sadece evlendiğimiz zaman değişir miyiz? Onu düşünüyorum.
Jimin: böyle şeyleri düşünme ay parçam. Çünkü böyle bir şey olmayacak.
Yun: Jimin-ah! Telefonun.
Jimin telefonu açtı.
*konuşmalar*
Jimin: Efendim Hyun Ae Sultan?
Anne: Yun için gelinlik bakın çocuğum. Düğün yarın.
Jimin: Ne? Yarın?
Anne: Evet Jimin, yarın. Kendine de damatlık bak.
Jimin: Tamam da, neden bu kadar erken?
Anne: Yun'un babası ısrar ediyor.
Jimin: Tamam anne. Biz zaten şu an Yun ile birlikteyiz. Bakmaya gideriz şimdi.
Anne: Tamam oğlum.
*konuşmalar bitti*
Jimin bana döndü.
Jimin: Yunnie~
Yun: Söyle Jimin.
Jimin: Gelinlik bakmamız gerekiyor~
Yun: Ne! Hayatta o şeyi giymem!
Jimin: Hadii~ Lütfeeeen~ 1 kerecik~?
Yun: Hayır.
Jimin: Sadece 1 kere. Sonra istersen yakarsın.
Yun: O süslü şeyi asla giymem- 1 saniye... YAKMAK MI DEDİN!?
Jimin: Evet?
Yun: SONUNDA O SÜSLÜ ŞEYİ YAKABİLİRİM!
Jimin: Ama giyersen?
Yun: Offf yaa!
Jimin: Oflama bana!
Yun: Bağırma bana!
Jimin: Sende bana bağırma!
Koşarak oradan uzaklaştım. Çabuk kırıldığımı biliyordu. Koşarak Han nehrinin önüne doğru koşmaya başladım. Ama hızımı alamamış olmalıyım ki nehre düştüm. Belki de bu benim için bir sondur... derken biri daha nehre biri daha atladı ve beni yukarı çekti. Zor da olsa gözlerimi açtım. Beni kurtaran Jimin'di ve ağlıyordu. Ben gözlerimi açar açmaz bana sarıldı. Bende ona sarıldım. Ağlamaya başladım. Çok korkmuştum. Öleceğim diye çok korkmuştum. Yüzme bilmiyordum, Öleceğimi düşünüyordum. Ama beni kurtardı.
Jimin: Şimdi yapacağım şey için çok özür dilerim.
Dedi ve dudaklarıma yapıştı. Sok geçirmiştim. Benden ayrıldı. Suratına bakmaya başladım. Neler olduğunu anlamamıştım. Jimin beni mi seviyordu?
Yun: J-Jimin?
Jimin: B-Ben özür dilerim.
Bu sefer de o kaçtı. Ayağa kalktığım gibi onun peşinden koşmaya başladım. Tabii nehre düştüğüm için kaydım.
Yun: AAH!
Kolumun üstüne düşmüştüm. Fazlasıyla acıyor. Yanıma Jimin ve Tanımadığım biri geldi.
Jimin: Yun? İyi misin?!
Yun: K-Kolum! Çok acıyor!
?: Merhaba ben Jimin'in arkadaşı Hoseok. Ortapedi bölümü okuyorum. Yardım edebilir miyim?
Kafa salladım. Canım fazlasıyla yanıyordu.
Hoseok: Şimdi bana kolunu uzatır mısın?
Kolumu uzattım. Yavaş ve sakin bir biçimde bileğimi oynatmaya başladı. Ama canım fazlasıyla yanıyordu.
Yun: Ah! Acıyor!
Hoseok: Hastaneye gitmemiz lazım. Kırılmış olabilir.
Hastane kelimesini duyduğumuz anda Jimin beni kucağına aldı. Bu anı hareketiyle sağlam olan kolumu refleks olarak boynuna doladım. Dolu olan gözlerimi, onun dolu gözlerine diktim. Pişman olduğu çok belliydi. Onu rahatlatmak adına zor da olsa gülümsedim. O da bana gülümsedi. Hoseok ise gülümseyerek bize bakıyordu.
Hoseok: Gençler?
Jimin+Yun: Evet?
Ikimizde aynı anda Hoseok ' a baktık.
Hoseok: Geldik.
Jimin hala beni kucağında taşıyordu. Hoseok onun vazgeçmeyeceğini anlamış olacak ki ilerlemeye başladı. Jimin de peşinden gitmeye başladı. Her bir adımda daha çok geriliyordum. Doktorun odasına geldiğimizde kendimi kasmaya başlamıştım. Bu da acımı 2 katına çıkarmıştı.
Jimin: kendini kasma ay parçam.
Yun: Korkuyorum.
Jimin: Korkma. Ben yanındayım.
Içeri girdik.
Doktor: Hoşgeldiniz. Ben Seong-sug. Röntgen çektirdiniz mi?
Jimin: Hayır?
Doktor: Şimdi sizden röntgen isteyeceğim. Bakalım kırık mı?
Röntgen için sıra beklemeye gittik. Bir tane adam geldi.
Adam: Acıyoooooooooğ!
Sıra zaten kalabalıktı. Bence adam sıra almak için yapıyordu. (Yazarınızın 2 sene önce kolunu kırdığı zaman yaşadığı olay) adamın böyle yapması komiğimize gitmişti. Jimin telefonunu çıkarıp çekmeye başladı. Bizse gülüyorduk. Acımı unutmuştum. Röntgen çektirdikten sonra doktorun odasına geri döndük.
Doktor: Kırılmış. Alçıya almamız gerekiyor.
Yun: Çekicek misiniz!?
Doktor: O kadar değil.
Yun: Geçen sefer kırdığımda çekmişlerdi de
Doktor: O kadarına gerek yok. Sadece Alçıya alacağız.
Kolumu 2 kere kırdığım için acıyıp acımadığını biliyordum.
Doktor: 15 gün sonra kontrole gelmeniz gerekiyor. Geçmiş olsun!
Odadan çıktık. Bakalım bundan sonra ne yaşanacak? Çok merak ediyorum doğrusu...
Merhaba!
Nasılsınız?
Oy vermeyi unutmayın!
Sınır koyacağım
Sınır: 10 oy, 10 yorum
Görüşmek üzere!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sınıf Arkadaşım ~Park Jimin~
FanfictionSınıf arkadaşınız ile zoraki evlenseniz ne olur? Peki Jimin ve Yun'un başına neler gelebilir? Eğer bunların cevabını öğrenmek istiyorsanız buyrun kitabıma...