2.BÖLÜM

24 31 1
                                    

Elfida

Tam 10 yıl geçti o yeşil gözlünün sözlerinden. 1 değil  2 değil 3 değil tam 10 yıl. Tüm yeşil gözlülerden nefret ediyorum. Bu yüzden dövdüğüm biri yeşil gözlüyse 1tanede tam gözünün üstüne yumruk atıyorum. Neymiş dombilli baykuşmuş neymiş şişkoymuş neymiş Lale'nin şakalarıymış. Off yeter lan!

Gelgelelim bu 10 yıl içinde ne yaptım? İngiltere'de yalan yok çok iyi bir eğitim aldım. Ayrıca tüm dövüş tekniklerini öğrendim. Valla şu ana kadar elime su döken olmadı. Tam beş yıl eğitim aldım. Bu beş yıl içinde noldu anlamadan tüm tombulluğum gitti. 15 yaşımdaki halimden eser yok. Zaten yurt dışından geldiğimde abim emin olamadı yanlışlık var falan sandı. Şimdiyse 25 yaşındayım. Eğitimimi tamamladıktan sonra Trabzon'a geri döndüm ve dedemle Hamdi amca şirketi abimle birlikte bize bıraktılar. Ara ara kontrole geldiler. Yalan yok iyi gidiyoruz. Allah'tan şirketler ortak.

Hamdi amca, oğlu gidince İstanbul'a yani burada onu tek bırakınca soluğu dedemin yanında aldı. Çünkü dedemle Hamdi amca dostluğunu bilmeyen köyde yoktur. Şirketlere abimle ben eğitimimizi tamamlayana kadar ikisi baktı. Biz geldikten sonra yükleri hafifledi.

Sonunda haftasonu oldu. Zaten dün kaçamadım nenemin yanına bu günde gitmezsem bastonuyla kovalar beni. Tam dışarı çıkarken bir sesler geldi. "Oy Asiyemm oyyy" dedi dedem. Babaannemde cilveli cilveli "Ney Mıstafamm Neyy" derken yanıma abim geldi. Abimle birlikte "Öhö Öhöööö!" diye yalandan öksürmeye başladık. "Ula siz yaşlandunuz hala cilveleşiyomusuz?" dedi sırıtarak abim. "Eee abicim insan yedisinde neyse yetmişinde de o olurmuş?" diyerek kahkayı bastım. "Ula sıpalar siz bizumle dalga mı geçeysuz? Hem biz cilveleşmiyduk. Bu bastonu vurucam şimdu kafanuza" diyerek bastonunu salladı babaannem. Abimle gidip önce dedemin sonra babaannemin yanaklarından öptük. "Ya tamam utanma babaannecum siz cilveleşmisuz bizum içumuz fesat dimi abicum." dedim imalı imalı. "Aynen bacum. Bizum içumuz fesat" dedi benim yakışıklı abim. "Ha şunu doğru dedunuz daa." dedi sırıtarak babaannem. Bende bizim bu yaşlı kurtlara dönüp "Ben çıkıyorum artık. Yoksa nenem öldürecek beni yeterince geç kaldım." deyip hepsine sarılıp öptüm. "Fırtına nenemi benim yerime öp. Oraya vardın mı beni ara tamam mı abicim" dedi benim yakışıklım. Bu adamı seviyorum. Tekrar sımsıkı sarılıp öptüm abimi "Tamam abim oraya vardın mı ilk seni arıcam" deyip bir kere daha öptüm. Sonra Range Roverıma binip Rize'ye doğru yol aldım.

Polat Ilgaz

10 yıl sonunda köyüme dönüyorduk. Aslında iyi oldu eve haciz geldiği. Zaten tek elimizde kalan benim arabam oldu. Barlar gitti,kızlar gitti ve çapkınlık desen var ama iflas edince yüzüme bakan kız bile kalmadı. Şimdiyse arabada Trabzon'a gidiyorduk.

Dedem babamı affedecek mi o bile muamma. Biz sabaha karşı köye geldik ve dedem herhalde bizi bekliyordu. Arabadan indiğimizde babam hemen dedemin eline sarıldı ve "Affet beni baba. Bi eşşeklik ettim. Sözünü dinlemedim." Aslında dedem sadece babama kırgın olduğunu üstü kapalı bir şekilde söylemişti.

"At gibu gidersan öyle,it gibu gelursun boyle" dedi dedem. Affetti demekti bu. Bavuları içeri taşırlarken Lale, Murat ve ben dedem ile babaannemin elini öptük.

"Affedeceğum sizu ama bir şartum vardur."deyip elini bastonunun üzerine koydu dedem."Söyle babam."diye cevap verdi babam."Siz yokken ben şirketu Mustafa ile yöneteydum. Siz gelduğuza gore hazira konmak olmazdur. Onlarin da bu şirketu yükseltmek içun uğraşlari çoktir. Siz onların elunun altinda çalışacasunuz. Oyle yükseleceğsunuz."dedi dedem.

"Ama baba-"demesiyle babam dedem onun sözünü kesti."Amasi mamasi yoktir.Ya çalışacasunuz ya çalışacasunuz." Dedem böyle deyince sessizlik oluştu ve "Kahvalti hazurdur. Hayde gelun."diyen babaannemin sesini duyduk.

Obur Murat hemen ayaklandı ve "Valla 10 saniye içinde gelmezseniz tabakları boş bulursunuz."deyip yanımızdan fırladı.

"İnşallah geldiğimizde tabakları bari  bulabiliriz."dedim ve gülmeye başladık. Hep beraber terasa gittik ve masanın üzerinde çeşit çeşit yemekler ve kahvaltılıklarla doluydu. Çaylar da koyulmuştu.

Murat her zamanki gibi masanın  en başına geçmiş ve yapılan yemekleri yemeye başlamıştı.

Kahvaltımızı bitirmiştik ve benim telefonum çalmaya başladı. Emre yani buradaki en yakın arkadaşım arıyordu. Telefonu açtım ve "Gelmişsin bi de haber vermiyosun." dedi "Sanada günaydın Emre " diye cevap verdim. "Bana gel hadi." dedi. "Tamam ama niye lan?" diye sordum. "Gel lan buraya güzel kızlar var burda" dedi. "Ha şöyle desene. Hemen geliyorum, konum yolla bana" dedim sırıtarak. "Ne pişmiş kelle gibi sırıtaysun " dedi dedem kaşlarını kaldırarak. "Emre çağırıyor dede. Biraz eğlenelim diyor. Anlarsun ya" diyerek göz kırptım dedeme. "Tövbe tövbe " dedi dedem bıyık altı gülerek. "Sen ne zaman adam olacaksın merak ediyorum Polat daldan dala hopluyosun hep" dedi cadı Lale. "Emre kapatıyorum kardeşim" diyerek telefonu kapattım Lale'nin yanığından makas alarak "Görüşürüz güzellik. Ben gittim" diyerek evden çıktım. Arabaya bindim ve Emre'nin attığı konuma doğru arabayı sürmeye başladım. Yol uzamasın diye ters yöne girdim. Karşından bir tane Range Rover  -güzel arabaymış-  geldi. Sonra kenara geçsin diye kornaya bastım. "Ters yönden ne geliyon it!" dedi bana . Yuh bana "İT" dedi. Ulan bi güzel benzetmez miyim? Tam arabanın kapısını açacaktım ki bir kız kapıyı açtı. Güzel kızmış yalnız. "İn lan aşağı!" dedi.

FIRTINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin