🥀1 🥀

98 8 13
                                    

Başlama tarihinizi lütfen buraya not edin😊🖤

Bir yere kadar üzülmek bir yerden sonra vazgeçmeyi bilmek gerekir...
  
HİLAL
  Artık her şeyden yoruldum;aile baskısından,etrafımdaki insanların iki yüzlü olmasından, herkesin "Hilal şunu yapma, yapma bunu yapma ayıp..."demelerinden. Artık özgür olmak istiyorum herkes gibi... Dilediğimi yapmak ve hayallerimin peşinden gitmek istiyorum, ben okumak istiyorum.
  Bu hayattaki en büyük şanssızlığım Doğu'da  ve tanınan bir aşiret ailede doğmuş olmamdır. Ben böyle olsun istemezdim. Tek hayalim sıradan bir ailede doğup okumak. Ama maalesef benim ailem böyle değil. Artık hayallerimin peşinden koşmaya karar verdim, karşımda olanların hepsini geride bırakacağım...
  Ailemden gizli olarak girdiğim üniversite sınavını yüksek bir puanla kazandım. Belki ailem bunu öğrendiğinde beni zorla sevmediğim biriyle evlendirecekler. Ama umurumda değil ben eski ben değilim. Bu konuyu daha fazla gizlememek için babamı karşıma almaya hazırdım sadece o günü bekliyordum. Ve o gün bugün. Hayatımın dönüm noktası olacak gün. Akşam yemeğinden sonra babamla balkonda bu konuyu konuştum ama babam izin vermedi ve öğrenince hayatımda ilk defa tokat yedim babam tarafından. Ama asla vazgeçmeyecektim babama söyledim. Annem sesimizi duyunca geldi, babam olayı anlattı. Annem de babamdan farklı bir tepki vermedi. "Okumak senin neyine! Biz hangimiz okuduk ki sen okuyacaksın? Senin evlenme yaşın geldi zaten seni evlendirmek istiyoruz ve bu konuyu babanla da konuştuk." dedi. Ben de "İstemeseniz de ben okuyacağım, isterseniz yanımda bana destek olun ya da karşımdan çekilin. Ben kendim başımın çaresine bakarım."dedim. O gece yediğim dayağı hayatım boyunca unutmayacağım ama asla pes etmeyecektim.
  Odama döndüm ve burda daha fazla kalamayacağımı anladım. Eğer elimi çabuk tutmazsam beni zorla evlendirecekler. Hemen arkadaşımdan benim için hesap açmasını istedim. Ee tabi zengin aile çocuğu olduğumuz için hepimizin bankada parası vardı. Ailemin ben kaçtıktan sonra kredi kartlarımı iptal edeceklerini bildiğim için parayı başka hesaba yatırdım ki zaten biriktirdiğim de vardı.
Yatağıma uzandım bugünün bitmesini istediğim için. Tam gözlerimi kapatacağım anda telefonuma gelen mesajla gözlerimi açtım. Ben mesajın arkadaşımdan geldiğini zannederken başvurduğum üniversiteden burs alacağımı öğrendim. Artık özgürlük için son bir adım kalmıştı. Bu şehirden arkama bile bakmadan Rüzgar'ı arkama alıp bu şehri terk edecektim. Bunları düşünürken kapım açıldı. İçeri gelen Deniz'di. Ağlıyordu. Ona planımdan bahsetmek istiyordum ama pek de emin değildim. Yine de onu da yanımda götürmeyi çok istiyordum. Ona anlatacağım anda onun ağzından çıkan bu sözler beni şoke etti: "Biliyorsun ben üniversite sınavına girdim ve kazandım. İstediğim Bahçeşehir Üniversitesi'ni hem de. Babam ilk önce seni okutacağım demişti ama bugün aile dostumuz Kemal Ağa'nın oğlu Murat beni görüp beğenmiş ve benimle evlenmek istiyormuş. Kemal Ağa babamdan beni istemiş, babam da bana sormadan kabul etmiş. Ve bu benim canımı çok yaktı. Ben evlenmek değil, okumak istiyorum. Babam bana söz vermişti. Niye böyleler,niye böyle yapıyorlar."dedi. Ben de ona ''Bizim kaderimiz bu ama değiştirebiliriz.'' dedim. O da bana şaşırmış ve umutla bakıp gülümsedi. Ve hemen planımı anlatmaya başladım. Ne tesadüf ki ikimiz de aynı üniversiteyi kazanmıştık.

DENİZ
  Hilal'in odasına ağlayarak girdiğimde onun da ağlamış olduğunu şişmiş gözlerinden anladım. Ben oturdum yanına ve vakit kaybetmeden içimi dökmek amaçlı başımdan geçenleri anlattım. O beni merakla dinliyordu, en sonda yüzü düştü. Ben başımdan geçenleri anlattıktan sonra onun ne diyeceğini görmek için yüzüne baktım ve onun bana söylediği söz belki de hayatımı değiştirecekti.
  "Bizim kaderimiz bu ama değiştirebiliriz." Ama nasıl? Kafamdaki soru işaretleri ve yüzümdeki umutla Hilal'e döndüm. O da bana plan yaptığını ve yarın akşam bu şehri terk edeceğini söyledi. Ben bunu duyunca imkansız olduğunu söyledim. Çünkü buradaki insanların çoğu bizi tanıyordu. Nasıl gidecektik ki?
  Hilal önce benim hesabımdaki tüm parayı yeni açmış olduğu hesabına aktardı. Arkadaşına mesaj atarak İstanbul için iki bilet ayırmasını söyledi. Yarın gece herkes uyuduktan sonra bahçe kapısında buluşacaktık. Bu durum benim için biraz üzüntülü idi. Çünkü ben ikizimden hiçbir zaman ayrılmadım. Ama değerdi çünkü hayallerimizin peşinden gidecektik. Zamanı gelince belki beni anlardı. Biz böyle planlar kurarken yengem odaya ansızın girdi ve" Hilal yarın seni istemeye gelecekler haberin olsun."dedi ve bana bakarak ekledi :" Kızım sen de burda mıydın? Senin de haberin olsun yarın Ağa'nın oğlu yüzük takmaya geliyor."dedi ve çıktı. Hilal'e bakarak" Elimizi çabuk tutmalıyız. " dedim ve uyumaya gittim. Yarın uzun bir gün olacaktı...

YAZARIN ANLATIMIYLA

  Hilal ve Deniz sabah erkenden kalkıp hazırlanmak için ailelerinin zoruyla kuaföre gittiler. Bunu yapmak zorundalardı çünkü şüphe çekmek istemiyorlardı. Kuaförde işleri bittikten sonra Hilal'in sözlüsü Ali onları almak için gelmişti. Bunu gören Hilal'in yüzü düştü ama bozuntuya vermedi. Ali arabadan inip Hilal'e "Çok güzel olmuşsun" dedi ve ona binmesi için ön kapıyı açtı. Hilal onun yanına oturmak istemiyordu ve bu yüzden Ali'yi görmezden gelip arka koltuğa Deniz'in yanına oturdu. Ali buna çok bozuldu ama belli etmedi. Araba evin önünde durunca Hilal arabadan inmek için hamle yaptığında Ali ona beş dakika beklemesini söyledi. Bunun üzerine Deniz içeri girdi. Ali Hilal'e onunla nişanlanacağı için çok mutlu olduğunu söyledi. Hilal de bıyık altından "Çok beklersin." dedi ve hemen eve girdi. Ali Hilal'in bunu neden dediğini anlamaya çalıştı ama bir sonuca varamadı. Hilal salona geçtiğinde Deniz'in nişan merasimi başlamıştı. Deniz'in ağlamaklı yüzüne bakıp kulağına "Sabret az kaldı." dedi.O sırada Ali içeri girdi ve dedi ki "Bu günü kutlamak için bu gece dördümüz yemeğe çıkalım mı?" Deniz'in babası Bilal ilk başta kabul etmedi ama Kemal'in ısrarı ile kabul etti. O sırada Deniz Hilal'e bakış attı. Hilal de ona sıkıntı yok gibisinden başını salladı. Ziyaret bittikten sonra herkes dağıldı Hilal ve Deniz de odaya gidip akşam için hazırlanacaklarını söylediler. Hilal Deniz'e akşam yemeğinde tuvalete gitme bahanesiyle ordan kaçacaklarını söyledi.

  Akşam için Hilal ve Deniz hazırdı. Ali ve Murat kapının önünde ikisini bekliyordu. Hilal ön koltuğa Deniz de arka koltuğa oturdu ve başladılar restoranta gitmeye. Murat Deniz ile sohbet etmeye çalışıyordu ama Deniz ona yüz vermiyordu. Sessiz geçen bir yolculuğun ardından restoranta vardılar. Masaya geçip siparişleri almak üzere garson yanlarına geldi. Yemeklerini istedikten sonra Hilal saate bakıp içinden daha 2 saatin kaldığını geçirdi. Ali Hilal'e 3 yıldır aşık olduğunu söyledi. Hilal de ona aşka inanmadığını, hepsinin geçici bir heves olduğunu söyledi. Ali ona kızmış bir suratla baktı. Tam konuşacağı anda Murat Deniz'e bakıp "Barış seni nasıl aldatır, aklım almıyor." dedi. Bunun üzerine Deniz de ona "Seni ilgilendirmeyen konulara burnunu sokma. Siz erkeklerden nefret ediyorum, seni asla sevmeyeceğim bunu bil." dedi. Bunun üzerine masada sessizlik hakim oldu. Hilal ayağa kalkıp Deniz'e "Makyajım akmış, bana yardım etsene." dedi. Bunun üzerine ikisi masadan kalkıp tuvalete gittiler. Çok şanslılardı çünkü tuvalet çıkışa çok yakındı, Ali ve Murat'ın göremeyeceği bir noktadaydı. Hilal ve Deniz arkalarına bakmadan direkt çıkışa yöneldiler. O sırada Hilal'in arkadaşı gelmişti. Hemen arabaya binip vakit kaybetmeden oradan ayrıldılar. Havaalanına varmak üzereydiler. Uçağın kalkmasına yarım saat kalmıştı. Ali ve Murat masada onları beklerken yanlarına bir arkadaşları gelip Hilal ve Deniz'in Yağız ile birlikte gittiklerini söyledi. Bunun üzerine Ali "Bunlar kesin kaçacak, vakit kaybetmeden yola çıkalım."dedi. Murat Deniz'i aradı. Deniz ona konuşma fırsatı vermeden" Biz yokuz,bu şehirden defolup gidiyoruz. "deyip telefonu kapattı. Bunun üzerine Murat ve Ali havaalanına gitmek için yola çıktılar.

  Uçağın kalkmasına 10 dakika kala Yağız onlarla vedalaşıp ordan ayrıldı. O sırada  İstanbul uçağının kalkmasına 5 dakika kala" Lütfen yolcular uçağa yönelin."diye anons yapıldı. Deniz ve Hilal tam uçağa binecekken Ali ve Murat'ın geldiğini gördüler ama çok geçti. Uçak artık kalkmak için hazırdı. Ve iki kuzen özgürlüğe uçuş yaptılar. Artık bu lanet şehirden bilmedikleri bir şehre iniş yapacaklardı. Bakalım Rüzgar onları nereye savuracaktı?
                            
                               ****

Bakalım iki kuzeni İstanbul'da nasıl bir hayat bekliyor?


Sizde her zaman hayallerinizin peşinden gidin lütfen

  

RÜZGAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin