Gerçekten artık burada çalışmaktan yorulmuştum. Çünkü buraya gelen kızların, kıyafet için değil de benim için geldikleri açık bir şekilde belliydi. Acaba bu sürtüklere gerçekten bakacaklarımı falan mı sanıyorlardı? Kendi içimden rutin olarak sinirlenmeme devam ederken içeri o kızlardan biri daha girdi. Satış personeli 2 taneydi ve Eunwoo şu an hangi cehennemdeydi bilmiyordum. Mecbur kendim ilgilenecektim. Çantasını deneme kabininin önündeki koltuğa bıraktı. Ben de yanına yaklaştım.
"Hoşgeldiniz efendim, nasıl yardımcı olabilirim?"
Salak saçma sırıtmaya başladığında iyice yanıma yaklaşıp mesafemizi kapattı. Cidden neden böyleydi bunlar?
"Gerçekten yardımcı olabilir misin bana?"
Neyden bahsettiğini anlasam da çaktırmamaya çalışıyordum. Bunlar yüzünden kovulursam canlarına okurdum.
"Tabi efendim, nasıl bir tarz arıyorsunuz?"
"Kahverengi gözlü, kahverengi saçlı, oldukça yakışıklı bir şey arıyorum. Sanırım buldum ve şu an karşımda."
Bunlarla kanacağımı falan düşünüyorlardı,yazık.
"Karşınızdaki kişi mağazımızın dekoru, satmıyoruz. Ben size şu kırmızı elbiseyi önereyim, cayır cayırsınız zaten belli."
Ufak bir piç gülüşü attıktan sonra, elbiseyi getirip kucağına koydum ve omzundan tutarak kabine girmesini sağladım. Tabi ki de çıkmasını bekleyecek halim yoktu, hemen mağazanın alt katındaki bahçeye indim. Eunwoo buradaydı. Hızlı bir şekilde yanına gittim.
"Lan bana bak, her gün bunlarla ben uğraşıyorum gelmiş burada kahve içiyorsun, çabuk çık yukarı. Yukarıda ateş topu var ilgilen onunla seversin sen."
"Jungkook, eşcinsel misin?"
Aniden sorduğu soruyla öylece bakakaldım. Bugüne kadar cinsel yönelimimi kimseyle paylaşmamıştım, ev arkadaşım dışında.
"Ne? Hayır. Nereden çıktı bu?"
"Yalan söylüyorsun Jeon, mağazaya normal bir kadın girse bile, çok güzel olsa bile, senin umrunda olmuyor. Ben senin yakın arkadaşınım. Paylaş benimle. Sevgilin mi var? Eşcinsel misin?"
"İkisi de yok tamam mı?"
Biraz ters cevap verdikten sonra soyunma odasından ceketimi ve diğer eşyalarımı alıp mağazanın dışına çıktım. Patron bana alışıktı o yüzden bir şey diyeceğini sanmıyordum. Hazır erken çıkmışken de okula uğramaya karar verdim. Eğer bugün de gitmezsem projeden atılacaktım zaten. Evet bu arada, hem çalışıp hem okuyorum.
Okul çok uzak olmadığından 5 dakikada varmıştım. 3.kata çıkıp öğretmenin olduğu odaya girdim. Her zamanki gibi oturmuş kitap okuyordu ve bu onu çok fazla seksi gösteriyordu. Kapıyı formalite icabı tıklatıp boğazımı temizledim.
"Şey, merhaba hocam. Proje için gelmiştim, müsait misiniz?"
"Oh, Jeongguk! Hoşgeldin, ben de seni bekliyordum. Sadece sen kaldın tamamlamayan."
"Kusura bakmayın hocam biliyorsunuz çalışıyorum, vaktim olmuyor pek."
"Tamam tamam sorun yok gel otur."
Karşısına oturduğumda bana bir belge uzattı.
"Kağıtta, proje yapacağın kişiye soracağın sorular yazıyor. Bu sorular dışında kendin bir şeyler sormak istersen belgeye eklemeyi unutma tamam mı? Kanıt amaçlı bir fotoğraf da çekilmeyi unutma."
"Hocam, kiminle yapacağım bu projeyi?"
Proje, birisiyle soru cevap yapmaktı ve iş adamlarıyla yapıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-fifty shades of taekook ||
Fanfictionseks bağımlısı taehyung, kendisine aşık olan çocuğa itaatkâr sözleşmesini imzalamadığı sürece dokunmayacağını söylemişti, ama her şey sözde kalmadı. not: kitap "fifty shades of grey" kitabından esinlenilmiştir, konusu dışında her şeyi farklılık gös...