3. BÖLÜM

1K 471 359
                                    

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Değilseniz de ve yardım edebileceğim bir şey varsa buradayım.✨

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu?

Bölüm müziği: Bella eilish - lovely

Tarih bırakırsanız ileride anı olur.

Son olarak etkisini bırakan bir kitap alıntısı yazar mısınız? Bunu sanırım her bölümde yazacağım çünkü önem veriyorum. Her alıntıda vardır bir yaşanmışlık. 🦋

Bölüm sonunda görüşürüz keyifli okumalar : )

💫

YAZARIN ANLATIMI İLE;

"Baba!" dedi küçük çocuk son kez acı bir feryatla. Ağlamaktan sesi kısılmış, gözleri şişmiş, boğazı ise konuşamayacak kadar acı veriyordu. Daha beş yaşında küçük bir çocuktu arda. Bu yaştaki bir çocuğun kaldırmayacağı ve hafızasından asla silinmeyecek acı bir kabus yaşadı. O gün onun miladı ve kabusları olmuştu, hiç geçmeyecek acı görüntüler kazınmıştı zihinine.

Bin başı yalçın Kaya'nın oğluydu arda. Düşmanları tarafından kaçırılan ve vatanı için ölüm uğruna her şeyi yapacak bir askerdi babası. Ölümünü hissetmiş, şehadetini getirmiş beklerken, gözlerini kapatan torbayı çıkardı düşmanları. Konuşacakken karşısında gördüğü görüntü ile kanı dondu âdeta. Biricik oğlu, tek evladı arda karşısında duruyordu. Kendi canını ölüme hazırlamışken evladını karşısında görmek ve olacakları tahmin etmek aklının durmasını sağlıyordu. "Bırakın onu, zarar vermeyin ona, beni öldürün!" Dedi acı yakarışlar içinde. "Merak etme minik oğluna bir şey olmayacak tertip, sadece ona unutmayacağı bir eğlence yaşatacağım." Dedi ezeli düşmanı. Evet tertip diyordu yalçına çünkü canından çok güvendiği, dostum dediği, yıllarını beraber geçirdiği silah arkadaşıydı. Canı pahasına ihanet etmişti vatanına, en çokta silah arkadaşına.

Yalçın hayatı boyunca ilk kez bu kadar ağlıyordu, oğlunun gözü önünde ölmek, isteyeceği son şey bile değildi. "Öldür beni! ama onu bırak! Yalvarırım görmesin beni bu halde." dedi ilk kez birine yalvararak. Çaresizlik neydi? Küçük bir çocuğun babasını o halde görmek mi? Yoksa bir askerin küçücük oğlunun gözü önünde bir silah kurşunu ile değil, gördüğü işkencelerle perişan olduğu yetmezmiş gibi sekiz kere bıçaklanarak katledilmesi miydi? "Baba ölme, ne olur bırakma beni." Dedi küçük çocuk babasına koşarak. Yerde kanlar içinde yatan bir asker ve ağlayarak onu kurtarmaya çalışan bir çocuk kaldı geriye.

Aradan yedi gün geçmişti hâlâ kanlar içinde, yerde yatıyordu yalçın, arda ise hemen yanında baygın düşmüştü. Dağ başında, yerin binlerce metre altında bir mağarada tutuluyordu. Beş yaşındaki küçücük bir çocuğa, unutulmaz bir kâbus yaşatmak için babasının şehid olmuş bedenini bile kaldırmıyorlardı. Arda için sadece su ve yemek bırakıyor, kahkaha atarak gidiyorlardı. Yalçın'ın akan kanları kurumuş, bedeni ise fazlası ile kokmuş, şişmiş ve morarmıştı. Bu yaşananlar, ağır eğitim görmüş, yetişkin askerlerin bile dayanmakta güçlük çekeceği bir acı iken; küçücük bir çocuğun, ölüme yol açacak bir travmasıydı.

Yedi günün sonunda arda oradan alınmış ve aylarca bir hücrede tutulmasının sonunda bulunmuş ve kurtarılmıştı. Eşinin dehşet verici infazı ve oğlunun yaşadıkları kaydedilmiş, görüntüleri ise bütün time atılmıştı. Siyam yaşadıkları karşısında deliye dönmüş aylarca tedavi edilmişti. Aklı almıyordu, uğruna ölümü göze almış kadar sevdiği eşi bu halde şehit olmuş, canından çok sevdiği biricik yavrusu ise dehşet verici bir travmaya maruz kalmıştı. Hayat her zaman düz yolda gitmiyor, karşımıza engeller çıkarıyor ve bazılarımızı daha güçlü yaparken bazılarımızıda içine kapatıyordu.

YILDIZ BIÇAĞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin