Story ✏

1.1K 131 50
                                    

3 Kişi Ağzından:

Jace cam kenarında durmuş öylece aşağıya izlerken Clary ve Isabelle dikkatini çekmişti. İkisi de kılıçlarını almış, antrenman yapıyorlardı.

Küçük yaştan beri, Alec ve Jace nasıl eğitim aldılarsa Clary ve Isabelle de o şekilde eğitim almışlardı. Maryse her zaman kadınların da en az erkekler kadar iyi kılıç kullanması gerektiğini savunmuştur. Bu yüzden Alec ve Jace her zaman onlara yardımcı olmuşlardır.

Jace daha çok  Clary ile, Alec de Isabelle ile ilgilenmişti. Bu yüzden Clarissa Isabelle'den daha hırslı ve iyi kılıç kullanıyordu.

Jace ikisinin kılıç antrenmanını izlemeye kendini kaptırmıştı. Kıyafetleri erkeklere özgü bol pantolon ve gömlekti. Kılıç antrenmanı sırasında o gösterişli elbiseleri giymeleri tabii ki saçma olurdu.

"Annenin benim için onay vermesine hala inanamıyorum." Dedi Clary gülerek. "Tabii ki Jace hiçbir zaman bunu istemeyecek ama annenin beni isteyeceğini düşünmezdim."

"Niye istemesin, senden iyi bir gelin bulamaz bence. Ayrıca Jace de senden iyi bir eş bulamaz. Bunun da gayet farkında."

"Evet o yüzden asla benimle o anlamda yakınlık kurmuyor." Dedi Clary kılıcını havada sallarken. "Abinin tek derdi beni yatağa atmak."

"Böyle olmadığına eminim. Ayrıca bence onunla bir kere yatsanız senden başkasını gözü görmez."

"Isabelle!"

"Ne? Yalan mı? Sen kendinin farkında bile değilsin. Abimin senin için deli olduğuna eminim."

"Deli olduğu için onlarca kızla yatıyor değil mi?"

"Belki de içindeki ateş sönmüyordur. Yerine başkasını koyamıyor beyefendi..."

"Çok iyimser bakıyorsun. Keşke Jace biraz Sebastian gibi olsa. Abimin kızlarla işi yok resmen. Neden bilmiyorum ama gözünün önünde ona yanaşan onlarca kız var ve hiçbir şekilde onlara yüz vermiyor."

Isabelle nedenini bildiği halde sessiz kalmıştı. Hiçbir zaman Clary'e bunu anlatma cesareti olmamıştı. Ona kızmazdı ama bu durumun öğrenilmesini istemiyordu.

"Belki aklında birisi vardır."

"Bilmiyorum, olabilir."

İkisi devam ederken yan taraftan birisi onlara seslendi. Clary anında sesi tanıdığı için kılıcını bıraktığı anda o yöne koşmuştu.

"Baba..."

Kollarını Valentine'ın boynuna sararken babası da ona sıkıca sarılmıştı.

"Sonunda döndün." Deyip ondan uzaklaştı ve Valentine de kızının saçlarına bir öpücük bıraktı.

"Bir an hiç dönmeyeceğim sandım ama sonunda işlerimi halledebildim. Abin ve sen nasılsınız bakalım, ilk senin yanına geleyim dedim. Eee malum, prensesler haytalardan her zaman önce gelir."

"Bilmez miyim? İkimiz de çok iyiyiz. Biz de Isabelle ile kılıç antrenmanı yapıyorduk."

"Evet gördüm. Isabelle, sen nasılsın?"

"Ben de çok iyiyim. Dönmene çok sevindim Valentine."

"Ben de çok sevindim."

Jace onları yukarıdan izlerken derin bir nefes çekip içeriye girmişti.

Valentine...

Valentine hiçbir zaman Jace'i sevmemişti. Daha doğrusu... Clary'e karşı olan tavrını Valentine fark etmiş olacaktı ki hep gözü Jace'in üstünde oluyordu. Onun yokluğunda Jace bayağı rahat etmişti ama şu an... pek de rahat edeceği söylenemezdi.

...

Alec:

Kahvaltı sonrasında annemle konuşmak için onun odasına gitmiştim.

"Anne, zamanın var mı konuşmak için?"

"Var evet, bir sorun mu var?" Dediğinde içeriye girip karşısına oturdum.

"Sorun değil de... biliyorsun Magnus ailesi ile konuşmaya gitmişti. Dün döndü."

"Evet biliyorum."

"Babası hakkında bir şeyleri abarttığını düşünüyorum. Ya da babasını gözünde çok büyütüyor."

"Asmodeus'u mu?" Dedi annem gülerek. "Emin ol fazla abartmamıştır."

"O ne demek oluyor? Yani kendisi sıradan bir asker değil mi?"

"Asmodeus ve sıradan bir asker olmak yan yana bile kullanılacak iki kelime değil. Bak, Magnus'u görünce açıkçası ben de şaşkına uğruyorum. Son derece naif bir yapısı var ama bunun  nedeninin annesi olduğunu düşünüyorum. Asmodeus bir askerdi ama sıradan bir asker değildi, ülkesinde bir komutandı."

"Ciddi misin?"

"Evet."

"Naptı, yoksa kralın kardeşine mi aşık oldu?"

"Öyle olsa bu ülkeye sığınmazlardı. Kralın kardeşine değil, karısına aşık oldu."

Duyduğum şeyle daha da şoka girerken annem gülmeye başlamıştı.

"Magnus sana olayı yumuşatarak anlatmış anlaşılan. Asmodeus'un karısı Abel, kralla zorla evlendirilmişti. Bu evliliği istemiyordu ama kadının güzelliği aklını çelince türlü oyunlarla kadınla evlendi. O zamanlar Asmodeus kralın en sadık yardımcısı ve ülkenin de komutanıydı. Bu yakınlık Abel'e pahalıya patladı diyelim. Birbirlerine zamanla aşık oldular. Tabii kral bunu öğrendiğinde iyi şeyler olmadı. Asmodeus ülkede iç savaşa neden oldu ve sonucunda krala resmen boyun eğdirdi. Abel'i alıp oradan ayrıldı ve kral da onları bir daha etrafında görmek istemediğini söyledi.

"Kral onu bağışladı mı?"

"Aslında Asmodeus kralı bağışladı. Onu öldürebilirdi ama yapmadı. Anlaşma sağlandı ve Asmodeus o olay yüzünden ülkesinden ayrıldı. Neredeyse hiçbir ülke onu bünyesinde istememişti. Normaldir, öyle bir insan çok kolay bir tehdit olabilir ama Asmodeus'un babana çok büyük bir iyiliği dokundu ve baban da onu kabul etti."

"Ne tür bir iyilik?"

"İnan bunu ben de bilmiyorum. Ama Asmodeus 20 senedir bu topraklarda ve hiçbir zaman kötü bir şey yaptığında şahit olmadım. Babanın ölümü sonrası baş sağlığı için gelen ilk kişilerden birisi oydu. Ona askerlik için onlarca kez teklifte bulunduk ama bir daha askerlik yapmak istemediğini söyledi. Durum bundan ibaret."

"O zaman Magnus söylediklerinde haklı. Yani gidip Magnus yüzünden onu kızdırırsam Magnus'u benden sonsuza dek alabilir."

"Evet bunu kesinlikle yapabilir. Asmodeus saf cesaretten oluşan bir adam. Yani... ona saygılı olduğun sürece sana sonsuz saygı gösterir. Ama saygısız davranırsan boynu vurulacak olsa bile bir şekilde kendi düşüncesini söyler. Anladın değil mi?"

"Evet anladım."

"Sana karşı kaba olmayacaktır ama Magnus'a olan üstün tavrın Asmodeus'a pek sökmez. Babanla çok yakınlardı ama ben onunla sadece birkaç kez karşılaştım. Bu bile yeterliydi."

"Onu bir gün saraya davet edeceğim."

"Etmelisin. Asmodeus dost olduğun sürece iyi, düşman olduğun sürece de oldukça zor bir insandır. Onu en iyi Valentine'dan öğrenebilirsin."

"Valentine?"

"İkisinin arası çok iyidir. Valentine'ın birkaç kez hayatını kurtarmış diye biliyorum. Pek görüşmezler ama Asmodeus buraya ne zaman gelecek olsa onu hep Valentine ile yan yana görüyorum. Belki onunla da konuşabilirsin."

"Bir ara konuşurum. O da saraya dönmüş diye duydum."

"Döndü bugün evet. Saray onsuz çok sessiz ve sakin oluyordu."

"Evet ve buna alışmıştım. Neyse, sarayın saçsızlar oranı arttı yine."

Annem dediğime istemsizce gülerken ona selam verip odasından ayrılmıştım.

Demek ki bu Asmodeus olayı benim biraz başımı ağrıtacak...

...

Ananı bile ağlatabilir amsmsmsd

Should See Me in the CrownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin