Gördüğüm karmakarışık kabus yığınından sonra gözlerimi açtım. Beyaz önlüklü bir adam bana bakıyordu. Yanındaki beyaz önlüklü kadın tebessüm edince o da güldü.
"Sanırım başardık."
Ağzımı oynatmaya çalıştığımda dudaklarımı hareket ettiremediğimi fark ettim. Kadın ona bir şeyler fısıldadıktan sonra kapıdan çıktı. Bomboş ve ufacık bir odadaydım. Üstelik içerisi buz gibiydi.
"Park Chanyeol, kim olduğunu hatırlıyor musun? Olumlu cevaplarda gözünü bir kez kırp."
Gözümü kırparken aniden bazı görüntüler belirdi. Sehun ve ben... Kocaman ve çok mutlu bir aşkımız vardı. Peki o neredeydi? Ben niye buradaydım?
"2120 yılındayız Chanyeol. Tam yüz yıl önce bu laboratuvara gelmişsiniz. Sizi dondurmaları için bütün servetinizi bağışlamışsınız."
Gözlerim irice açıldı. Neden anlattığı şeylerin bir bilim kurgu filmi olduğunu düşünüyordum?
"Yüz yıldır uykuda gibi yaşadınız. Bu yüzden son anılarınız kaybolmuş olmalı. Geçtiğimiz zaman boyunca, bugün gördüğün kabuslar dışında bir rüya gördün mü?"
Bugün kabus gördüğümü nereden biliyordu? Üstelik ben rüyaların hangi güne ait olduğunu nereden bilebilirdim ki?
"S-se-sehun."
"Onu henüz uyandıramadık. Bunun için sana ihtiyacımız var."
Endişeyle baktığımda devam etti.
"Senin kabuslarının yüklenmesi biraz zaman aldı. Bu sırada öldüğünü düşündük ve asistanımız yanlışlıkla bu kelimeyi kullandı. Onun kabusları aktif durumda olduğu için dış dünyayı duyabiliyordu."
"N-ne?"
"Senin öldüğünü duyduğunda kabusları bizim kontrolümüzden çıktı. Ona bazı uyarıcı görüntüler gösteriyorduk. Beyin bu sinyalleri alarak hayata geri dönmesi gerektiğini anlıyordu. Fakat şuan kabusları biz kontrol edemiyoruz."
"O... Ö-öle..."
"Hayır ölmeyecek. Bir an önce sağlıklı bir bedene dönüşmen gerek. Onu ölmediğine sadece sen inandırabilirsin."
Başımı hafif sallarken içeri giren kadına baktım. İterek getirdiği tekerlekli sehpada serumlar, iğneler ve rengarenk haplar vardı. Bedenim gerçekten sağlığına kavuşacak mıydı?
----❀----❀----❀-----
(1 ay sonra)
Boş odaya girip Sehun'un elini tuttum. Demek sonsuz uykudayken bile beni hatırlıyordu.
"Uyan sevgilim. Bugün uyan. Çünkü dünyada görmemiz gereken çok fazla değişiklik var."
Profesör tebessüm ederek karşıma dikildi.
"Eminim sizin yaşadığınız dönemlerde dünya daha temizdir."
"Bizim yaşadığımız dönemde çöp toplayan robotlar yoktu Bay Kwon. Bütün işi insanlar yapıyordu. Bu uğurda hasta oluyorlardı. Üstelik dünya yeteri kadar temizlenmiyordu."
"Oksijen konusunda daha şanslı olduğunuza eminim."
"Artık her şey lazerle öğütülebilecek güçte. Üstelik radyasyon yaymayan cihazlar kullanıyorsunuz."
Ben bunu söylerken güldü ve gözlüğündeki kameradan koluna yansıtarak kullandığı tabletine baktı.
"Biraz..."
