#multimedia: Selin & Alp
Prolog Şarkısı: Kargo - Yıldızların Altında
Herkese iyi okumalar dileriz!
Yazarlar: 003kubra & pelinyaziyo
●●●
Telefonla başladım bugün güne hem de çok erken bir saatte. Sabahın köründe Alp'in derdi neydi, bir türlü anlamadım ancak sesi epey heyecanlı geliyordu telefonun diğer ucunda. Hemen kalkmamı ve güzel bir kahvaltı yapmamı istedi. Daha sonra ise yine çabuk bir şekilde evden çıkarak kuaföre gitmem gerekiyormuş. Saçlarıma maşayla verdirdiğim dalgadan çok hoşlandığını biliyordum, o yüzden dolayı olsa gerek ki böyle bir istekte bulunmuştu. Sanırım buluşup bir yerlere gidecektik, hala olaylardan ve durumdan bir haberim kısacası. Saçlarımı yapan kuaförüme teşekkür ederek aynadaki yansımama baktım. Gayet güzel olmuştum hoş şu aralar epey kilo almıştım ama çevremdekiler bana yakıştırdıkları için herhangi bir problem görmüyordum. Özellikle de Aydan bu kiloda kalmam konusunda bayağıca ısrarcıydı. Kuaföre ücretini verdikten hemen sonra salondan çıktım ve koşar adımlarla caddeye çıktım bir taksi bulmak üzere. Tam da bu anda telefonum çalmaya başladı zaten. Bir yandan taksi aramaya devam ederken, çantamla boğuşarak içinden telefonumu çıkardım ve ekranda Alp'in numarasını gördüğümde yüzümde oluşan gülümsemeyle aramaya yanıt verdim. "Efendim maviş?",
"Hayatım, nerede kaldın?" Diye sorduktan sonra bana gelmem gereken yerin komutunu attığını söyledi. Bende taksi aradığımı ve hemen oraya geleceğimi söyleyerek telefonu kapattım. Sonunda durdurmayı başardığım taksiye bindim ve hemen konumu gösterdim adama. Limanda ne işi vardı Alp'in anlamadım doğrusu. Birde beni oraya çağırıyor olması garibime gitmişti ne yalan söyleyeyim. Radyoda çalan müzik kulağıma bir şölen sunarken, limana doğru yol aldık. Hem fazla da uzak değildi bulunduğum yer; bu da kötü birşey değil, aksine iyi birşeydi Alp daha fazla beklemek durumunda kalmayacaktı. Mesaj gelince hemen ekrana baktım. "Turkuaz" isimli tekneye doğru gelmemi söyledi, taksiden inince. Bu sırada limana gelmiştik bile, arabadan ücretini vererek indim ve teknelere bakarak yürümeye başladım. Öbür yandan da beni buralara kadar sürüklediği için Alp'e söylenip duruyordum ve dahası çokta terlemiştim.
"Of Alp... Neyi amaçlıyorsun acaba?" Diye kendi kendime söylenmeye devam ettiğim sırada birisi ellerini gözlerime kapadı. Neredeyse çiğlik atmam an meselesiydi ki, Alp'in sesini duyunca rahat bir nefes aldım.
"Buldum seni..." dedikten sonra gözlerimi açtı ancak ona doğru dönmeme izin vermeden gözlerime bağlamak için bir kumaşı çıkarıp uzattı. Manasız bakışlar atıyordum bu arada.
"Alp ne oluyor?" Dediğim sırada esen rüzgar üzerimdeki siyah elbisenin uzun eteğini uçuşturmaya başlayınca elimle tuttum. Bezi bağladı bu sırada o ve peşinden yanağıma öpücük bırakarak kulağıma fısıldamaya koyuldu. O kulağıma fısıldarken bir keman sesi geldi kulağıma... Alp ise hala, o çok sevdiğim Nazım dizelerini okumaya devam ediyordu. "Gözlerine bakarken
güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma,
bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde
kayboluyorum.
Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin..."Şiir sona erince benden uzaklaştığını ve önüme geldiğini hissettim. Elimi aldı, avucumu açtı. Avucumun içine birşey bıraktı; tahminimce bir gül ya da başka bir çicekti bu. "Alp ne oluyor? Gözlerimi açsak artık...",
"Şşş... Birşey sorma, sen sadece benim komutlarımla hareket et." Aklımdan değişik değişik şeyler geçiyordu. Acaba benim unuttuğum önemli bir gün falan mıydı bu? Hayır, benim doğum günüm değildi. Alp'in doğum gününü ise geçen ay kutlamıştık. Komutları eşliğinde tekneye tırmanırcasına geçip üst katına çıktık. Alp yavaşça gözlerimi açtı. Karşımda mis gibi bir deniz ve etrafımda minik kız çocukları vardı. Ellerinde tuttukları gül yapraklarını elbisemin eteklerine saçıyorlardı. Alp bana doğru yaklaşıp yüzümü avuçları arasına aldı hemen sonra da alnıma bir öpücük koydu. "Seni çok seviyorum Selin" demesiyle bu defa bizim şarkımız çalmaya başladı. Gelen alkış sesleri başımı arkaya çevirmeme neden olurken, Nedim ve Aydan'ı gördüm. Yüzünde manalı bir gülümseme vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıllar Önce | Aşk Yolculuğu
RomanceAşk... Kimisinin ömrü sonsuza dek, kimsinin ömrü ise 2 yıl! Hangisi gerçek peki? Ya da aşk denen duygu ölüyorsa, aşk olur mu bu? Selin, dünyanın en güzel aşkına sahip olduğunu düşünüyordu. Hemen hemen iki ay önce tanıdığı adamla bir ay içerisinde b...