Güzel bir sabaha uyanmıştım ancak bu mutluluğum çok uzun sürmemişti. Jongin'e hem beni koruduğu için hem de o gece bana ceketini verdiği için düzgün bir şekilde teşekkür etmek istemiştim. Bu yüzden sırtımı duvara yaslamıştım ve bir süre koridorda kendi kendime alıştırma yapmıştım.
"Jongin, eğer kabul edersen sana içten bir şekilde teşekkür etmek istiyorum..."
Olmamıştı. Sanki fazla resmi olmuştu. Tekrar denemek için yutkunarak toparlandım.
"Jongin! Buradaymışsın... Ceketini yanlışlıkla yırtmıştım ancak şimdi eskisinden daha iyi. Bu ekonomik krizde terziye gitmene gerek kalmadı."
Kelimenin tam anlamıyla saçmalıyordum. Elimle alnıma vurarak derin bir nefes aldım. Belki de sadece doğal davranmalıydım.
Birden yüzme salonunun kapısının açılmasıyla hızla o yöne döndüm ve içeriden çıkan tanıdık yüzlere doğru baktım. Aralarındaki birkaç kişinin geçen gün Jonginle basketbol oynayan kişiler olduğuna emindim.
İçeriden çıkan Jongin'i fark ettiğimde elimi çantama doğru uzattım. O ise hiçbir yere bakmadan dolabına doğru ilerlemişti ve kapağını açmıştı. Eşyalarını yerleştirmeye başladığında kendimi hazır hissederek yanına doğru ilerledim. Tam konuşmak için ağzımı açtığımda biri Jongin'in koluna girmişti. İnce bacakları vardı ve kafası Jongin'in omuzlarına kadar geliyordu.
"Kai! Burada ne yapıyorsun? Her yerde seni arıyordum."
Tatlı sesinin yanı sıra esmerdi ve kahverengi gözleri Jongin'e bakar bakmaz parlamaya başlamıştı. Oldukça güzel görünen parlak gülümsemesi kısa bir süre afallamama sebep olmuştu. Gerçekten de güzellik standartlarına tamamen uyan bir yüzü vardı.
"Yüzme antrenmanları az önce bitti. Üzgünüm."
Jonginle göz göze gelene kadar orada değilmişim gibi hissetmiştim. Yanındaki kızla ilgileniyor ve gülümsemesine karşılık veriyordu. Yakıştıklarını inkar edemezdim ancak bu durum beni koca bir boşluğa düşmüşüm gibi hissettirmişti.
"Jennie, sen neden gelmiştin?"
Sanırım daha fazla burada kalmamalıydım. Bu yüzden çantamdan çıkarmak üzere olduğum ceketten ellerimi çekerek gülümsedim.
"Hiç, geçiyordum sadece."
Jongin bana bakmaya devam ederken arkamı döndüm ve hızlı adımlarla yürümeye başladım. Derslerim biter bitmez buraya kadar gelmiştim. Nedense kendimi hayal kırıklığına uğramış gibi hissediyordum.
Şimdi de bütün bu olanların yüküyle kaldırımda yürüyordum. Anlamsız bir şekilde kendimi kızgın hissediyordum. O gün ondan uzak durmamı istemişti ancak aptal gibi ayağına kadar gitmiştim. Olanları yanlış anlamış gibi hissediyordum.
"Unni!"
Kaldırımda yürürken duyduğum seslerle düşüncelerimden uzaklaştım ve adımlarımı yavaşlatarak arkamı döndüm. Lisa, Rose ve Jisoo yorgun bir şekilde bana doğru koşuyorlardı.
"Dersiniz bitmiş miydi? Arasaydınız keşke... Üçünüz de ter içinde kalmışsınız."
Kızlar soluklanırken hızla çantamın fermuarını açtım. Aslında çantamı peçete almak için açmıştım ancak Jongin'in ceketiyle karşılaştığımda birden donmuştum. Nedense o kızın kim olduğunu ve Jonginle ne ilgisi olduğunu merak ediyordum.
"Kaç defa aradık hatırlamıyorum! Telefonun sessizde miydi?"
Jisoo'nun sitemli bir şekilde söylenmesiyle kendime gelmeye çalışarak gülümsedim. Daha sonra hızla peçeteleri çıkardım ve kızlara uzattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK ▼ JenKai
FanficBen karanlık hayatımın bir parçası ve bir canavarın kızı değil, Kim Jennie'ydim. Sadece Kim Jennie. ⇀25.05.2020 27.09.2020 ↼