"Geçici olarak Hazal'ın doktoru olacağım."
Karşımdaki 40-45 yaşlarında olan ama güzelliğinden ödün vermemiş olan doktora baktım.Hazal'ın kaldığı odaya bir göz attıktan sonra tekrar verdim dikkatimi karşımdaki doktora.
"Bana bir süre verebilir misiniz?Yani geçici olarak ne kadar daha Hazal ile ilgileneceksiniz?"
"Biliyorsunuz daha hastalığının başında.Lakin en fazla 1 hafta daha sizinleyim.Ardından başka bir pediatrik onkolog size eşlik edecek."
"Anlıyorum,sağolun."
"Ne demek Nisan Hanım.1 saat sonra kontrole geleceğim tekrar.Şimdilik görüşmek üzere."
"Görüşmek Üzere."Dedikten sonra korkak ve bir o kadarda güçsüz adımlarla daha demin çıktığım odaya attım kendimi.Hazal gözlerini telefondan çekip yaşadıklarına rağmen gülen gözler ile bana bakıyordu.
"Ne konuştunuz abla?"
"Önemli bir şey değil birtanem.Geçici olarak doktorumuz olacakmış.Yaklaşık 1 hafta kadar.Onu konuştuk."
Anladım dercesine başını salladı.Yanına iliştigimde telefonu kenara bırakıp bana yer açmak için geri çekildi.Rahatsız hastane yatağına uzandığımda bu sefer bu kanser döngüsünün çabuk bitmesini istedim.Bu sefer gücüm olduğunu hissetmiyordum.Hayat beni sürekli bir çıkmaza itiyordu.
Doğduğumdan beri savcı olan babam yüzünden sürekli şehir değiştirip durmuştuk.Alıştığım,sevdiğim herkesten kısa sürede kopmak zorunda olmak beni çok yormuştu.Bunlardan birine annemde eklenince hayat için savaşmayı bırakmış sadece yaşamaya çalışıyordum.
Şimdi ise yurt dışında olan babamın bize para göndermesi ile uzaktan da olsa yanımız da biri var gibi hissediyorduk.Buna muhtaçtık.Birinin bizi var olduğumuza inandırmasına muhtaçtık.
Yakında dökülecek kumral saçları ile oynarken düşündüğüm şeylerden kurtulmak adına kafamı iki yana salladım.Benim ona, onun bana ihtiyacı vardı.Biz birbirimize de muhtaçtık.
Hazal göğsümde gözlerini kapattığın da nefes alış verişlerinin insanı mayıştırıcı düzeni ile uyuduğunu anlamıştım.
Gözlerimi kapatmaya yeltendiğimde bir çift siyah göz görmem ile tekrardan açmam vücudumun titremesine sebep olduğundan,Hazalın da rahatsızca yerinde kıpırdanmasına neden olmuştu.
Yaşadığım garip anı unutmaya çalışırken donuk sesi ise kafamda yankılanıyordu.Hem bu kadar güzel hemde nasıl bu kadar soğuk bir sese sahip olduğunu düşündüm biraz,sonra kendinden emin adımlarını,sanki hiç tereddüte düşmemiş gibi duran güzel yüzünü.
Beynimin bu denli biri ile ilgilenmesi beni rahatsız etmişti.Kafamı iki yana sallayıp düşünürken okşayamadığım saçlarını okşadım Hazal'ın.
Dakikalar geçtikçe odada ki saatin saniyede bir gelen sesi aşina olmadığım bir şekilde beni de uykuya düşürmüştü.Esnemem nedeniyle gözümden düşen tek damla yaşı silip Hazal'ın kokusu ile uykuya dalmaya çalıştım.
Kapının tıklatılması yeni yeni daldığım tatlı uykumdan alı koyunca beni,kaşlarımı çatıp yerimde kıpırdandım.Hazal ise uyanmaya başlamıştı.
Kapı bir kere daha tıklatıldığında elimle üstümü düzelttim,ardından seslendim.
"Gelin!"
Kapı açılır açılmaz Hazal'ın ellerini elimde hissedince,güç vermek istercesine sıktım.Güçsüz olduğumu bilmiyordu,son kalan gücümü ona aşıladığımıda.
"Merhaba Nisan hanım."Diyerek odaya girdi geçici doktorumuz,ona başımla selam verdim.
"Size de merhaba küçük hanım."
Gülümsedi Hazal,gülümsemesi yaşama sevincimi arttırıyordu.Elini daha sıkı kavradım.
"Size söyleyeceğim şeyler için hazır olun lütfen."
Yutkundum,buna nasıl hazır olunurdu ki?
Dakikalar önce uyumamı sağlayan saatin sesi şimdi bana korku filmlerinde ki bir sesten farklı gelmiyordu.
"Küçük hanımın bedeni kanserin 3. evresini kaldırabilecek kadar güçlü değil maalesef.Tedaviye bugünden itibaren başlayacağız.Güçlü olun,elimizden geleni yapacağız."
"Yani ölecek miyim?"
Gözümden düşen tek damla yaşı silip kafamı hayır anlamında iki yana salladım.
"Ölmeyeceksin."
Dizlerimin üstüne çöktüm,saniyeler önce söylediğim şeyi tekrar ettirdim defalarca.
Bu sefer saçlarımı okşayan Hazaldı.
"Beni kandırma abla,o kadar da küçük değilim.Hem ölmek çokta kötü bir şey değil sonuçta.Annem de orada,ağlamana gerek yok."
İçinde ki çocuk annemle beraber ölmüştü sanki,öyle gerçekçi öyle olgundu.
"Lütfen kendinizi salmayın,yola daha yeni çıkıyoruz."
Ardından müsaade isteyip çıktı odadan.
Odada hıçkırık seslerimden başka bir şey duyulmuyordu,güçlü durmaya çalışacak gücüm bile yoktu.
Eriyordum.
"Küçük kız gittikten sonra adam yıldızlar ile baş başa kaldı.Ne acınası,diye geçirdi içinden.Ölümün sadece bedenen olduğunu düşünmesi ne kadar acınası."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nisan Yağmuru (GxG)
Teen FictionÜşüdüğümü hissetmemle aynı anda üstümde gezinen iki çift gözü de hissetmiştim.Kafamı çevirip sağ tarafa doğru baktığımda bana;ellerini simsiyah paltosuna sokmuş,ayağındaki yine simsiyah botlarla yere vurarak ritim tutturan ve gözlerini benim bakmama...