Selamün aleyküm iman edenler✌
Yıldızı okşayalım ve bölüme geçelim~♥
◆ ◆ ◆
Abimin dediği cümleyi duyar duymaz ağlamam daha da şiddetlendi. Yengem bana destek olarak asansöre bindirdi ve binadan çıkarıp bizim evin yakınındaki yeşillik dolu büyük parka götürdü.
Ben ne haltı yemişim ya? Ne yapmışım ben? Benim suçum ne Allah aşkına? Bu kadar mıydım abimin gözünde? Peki ya babam neden hiçbir şey demedi. Neden abimi durdurmadı?
Etraftan geçen insanlar bana tuhaf tuhaf bakarken dudağımda hissettiğim sıcaklıkla elimi dudağıma götürdüm. Elime gelen ıslaklıkla dudağımın kanadığını anladım.
Elime bulaşan kana bakarak burukça gülümsedim. Ne garipti değil mi? Daha sabah abimle birlikte gülerek okula gidiyordum. Oysa şimdi neler değişmişti.
Yengem beni bir banka oturturken başımın döndüğünü hissettim. Beni oturttuktan sonra sanki bir bebeği teselli edermiş gibi ilgiyle baktı gözlerime.
"Sen burada bekle. Şuradaki büfeden su alıp geliyorum tamam mı?"
Başımı sallamakla yetindim çünkü sesimi bulabileceğimi de sanmıyordum. Tükenmiştim. Hıçkırıklarım gitmiş yerini sessizce akan gözyaşlarım almıştı fakat hala derin derin nefesler almaya çalışıyordum.
Yengem ağaçların arasındaki yolda giderek gözden kaybolurken biraz uzağıma gri ceketli ve kapişonlu birisinin oturmasıyla korkuyla ayağa kalktım. Hızla banktan uzaklaşırken dediği şeyle duraksadım.
"Sana mesajları yazan bendim."
Ani reflekslerimle birlikte arkamı döndüm ve bana bakan yüze çevirdim bakışlarımı. Kaşlarım tanıdık gelen simâyla birlikte çatılırken bakışlarımı çektim üzerinden.
"Ne oldu sana böyle Zümra?" dedi bu kez hüzünle.
Ben ise daha fazla dinlemeden yanından ayrıldım. Sadece uzaklaşmalıydım. Bir kez daha yanlış anlaşılmak istemiyordum ben.
Beynim geçmişe dönüp bana bir hatırlatma yapınca o çocuğun Aras'ların sınıfına gittiğimde masadan düşen çocuk olduğunu anladım. İyi de beni nereden tanıyordu?
Beynim asıl düşünmem gereken konuya geçiş yapınca tekrar doldu gözlerim. Abimin dediği sözler beynimin içinde yankılanıp duruyordu. Nereye gittiğimi bilmeden parkın içinde düşüncelerimde boğulurken yürüdüm. Birinin kolumdan tutmasıyla korksam da bu kişinin yengem olduğunu görünce yerini rahatlama almıştı.
Onun merhametli bakışlarını ve dudağımdaki yaraya baktığını görünce dayanamadım. Sarıldım ve yine hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Birinin bana sarılmasına ihtiyacım vardı tokatlamasına değil.
Yengem beni yine bir banka oturttu ve dudağımdaki yarayı peçeteyle sildi. Abim öyle bir vurmuştu ki tokadı, sanırsınız karşısında kardeşi değil de düşmanı vardı. Hiç düşünmeden, hiç tereddüt etmeden, acımadan yapmıştı bunu bana. Hem de haksız yere...
Yengemle bankta iki saat kadar oturduk. Ben sessizce ağladım o benim sessizliğimi dinledi. Susarken beni anlayacak insanlara ihtiyacım vardı benim. Açıklama yaptığım halde beni anlamayanlara değil...
Ben sessiz sessiz iç çekerken akşam ezanını duymamla birlikte ayağa kalktım. Tamam belki ben iftar yapmayacaktım ama yengemi de aç aç ve hamile bir şekilde burada bekletemezdim. Ben ayağa kalkınca o da ayağa kalktı ve birlikte eve gittik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Gülüşlerin Adresi ✓ Texting
Espiritual0526..: Ey iman eden, sahurda ne yiycen? Zümra : Zıkkımın kökü. Yer misin? Sürekli 'Bugün erken yatacağım.' deyip asla erken yatamayan Zümra, bir gün yine sahura kadar uyanık kalıp kitap okurken telefonuna bilinmeyen bir numaradan deli saçması mesa...