7. DAKİKA

26 3 0
                                    

DÜĞÜN GÜNÜ

"Şöyle dertli bakınmasana Bulut. Gören gelin eski sevgilin sanacak."dedi Ali.

Bulut hala gerginken ceketinin yakalarını çekiştirdi. "Abi dert mi kaldı? Elim kolum titriyor, tüm acil numaraları içimden tekrarlıyorum."dedi. Ali biraz geri çekilip iyice arkadaşının suratına baktı. Kendide gergin olsa da ortamı yumuşatmaya çalışıyordu. "O neden?"diye sordu. Bulut ciddi misin der gibi Ali'ye baktı ve göz devirdi. "Deniz nerede kardeşim, Deniz?"diye sordu. Bulut korkuyordu.

Bugün Deniz için nefes alması zor bir gün olacaktı. Daha doğrusu herkes için öyle olacaktı. "Denize iniyorum demişti. Az yürüyecekmiş."dedi. Bulut tamam anlamında kafasını salladı ve ceketini çıkarıp eline aldı. Gömlek üstü yelek zaten boğmuştu onu. Düğün salonunun ahşap merdivenlerinden indi. Kumlara dikkat ederek taşa çıktı ve yürümeye başladı. Deniz buralarda bir yerde olmalıydı.

Deniz düğün salonundan pek uzaklaşmadan deniz kenarında bir yerde oturuyordu. Elbisesi uçmasın diye sıkıca elleriyle tutuyordu. Beyaz giymek istememişti. Onun bildiği düğünlerde beyaz giyinmezdi, sadece gelin beyaz giyerdi. O da gelinlikti zaten. Ama Özlem zorla giydirmişti. Kalın askılı ve kolları tamamen dantel detaylı olsa da üstüne bir şey almamıştı: Ve şuan burası çok fazla esiyordu. Normalde tir tir titrediği zaman kendine saracak bir şeyler arayan kız şuan bunu bir gram umursamıyordu.

"Üşüyor olmalısın?"dedi arkasından birisi. Deniz oturduğu yerden arkasına döndü. Bir yerden tanıdık gelen çocuk Deniz'in yanına oturdu. Deniz hala tanımaya çalışırken gülümsedi. "Sizin oralarda oturuyorum. Parkta karşılaşmıştık birkaç kere."dedi. Deniz hatırladı. Özlem ile alışveriş yaptığı gün görmüştü. O günden sonra düğüne kadar aralıksız her gün rastlamıştı. "Anladım."dedi Deniz. Özlem'in ya da anne babasının bir tanıdığı olduğunu düşündü. "Düğüne daha var erken gelmişsin."dedi Deniz sağ taraflarında kalan düğün salonuna bakarken. "Öyle oldu."dedi adam. "Ecevit ben bu arada." Deniz, Ecevit'e döndü. "Memnun oldum."

Bulut çok fazla ilerlemeden gördü Deniz'i. Duraksadı yanında ki çocuk kim bilmiyordu. Hızlı adımlarla yanlarına gitti. "Deniz." Deniz, Bulut'un sesini duyunca ayaklandı. Ecevit de ayağa kalktı ve "O zaman görüşmek üzere."diyerek uzaklaştı. Bulut, Ecevit'in arkasından baktı bir süre. "Kim bu?"diye sordu hala bakışları üzerindeyken. "Özlem'in tanıdığı galiba. Bizim mahallede oturuyormuş."dedi Deniz.

Bulut ona döndü. Bir süre yüzüne baktıktan sonra kaşlarını çattı. Gözlerini kapattı ve kafasını gökyüzüne çevirdi. Ardından hızla elindeki ceketi Deniz'in omuzlarına örttü. İyice sarıp sarmaladıktan sonra "Kendinle bir zorun mu var?"diye sordu. Deniz bir şey demedi. Onun yerine denize bakmaya başladı. Ceket de telefon titremeye başladı. Deniz elini cebine attı ve telefonu çıkardı Bulut'un telefonuydu. Özlem'in aradığını görünce açtı telefonu.

"Bulut, Deniz nerde biliyor musun?"diye sordu Özlem telaşla. "Benim Deniz, Özlem."dedi Deniz. Bulut da mavi gözlerini Deniz'e sabitledi. "Kızım nerdesin ya? Sana çok ihtiyacım var çabuk gel. Hazırlanma odasındayım."dedi Özlem ve cevap beklemeden kapattı. "Ne oldu?"diye sordu Bulut. Deniz telefonu tekrar ceketin cebine koyarken "Özlem çağırıyor."dedi.

Bulut derin bir nefes aldı. "Gitmek zorunda değilsin. Başkası yardım edebilir."dedi. Deniz omuzlarını indirip kaldırdı. "Gitmek zorundayım."dedi.

Bulut bir şey demedi. Deniz'e bakmaya devam etmişti. Deniz beyaz elbisesi ile çok güzel olmuştu. Saçlarını maşa yaptırmıştı ama çok oynadığı belliydi. Maşası bozulmuştu ama bu ona kötü görüntü vermemiş aksine tatlı bir hal katmıştı. Herkes topuklu ile tıkır tıkır dolaşırken Deniz beyaz, yanları dantelli spor ayakkabı tercih etmişti. Deniz, Bulut'un gömleğinin kolunu kavradı. "Birazcık sarılabilir miyim?"dedi. Bulut önce şaşkınca baksa da ardından kollarını kocaman açtı. "Gel buraya."dedi.

CENNETİN ÇOCUKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin