Arkadaşlar siz Clary'i sevmiyor olabilirsiniz ama ben Clary'i dizide Isabelle'den daha çok seviyorum. O yüzden zaten fark ettiyseniz hikayelerimde genelde Clary daha ön planda olur. Clary'e sevgimin nedeni de büyük ihtimalle dizide Magnus ile çok iyi anlaşıp Alec ile sorun yaşaması (tam ben ahksmsms)
Neyse alışın kısaca Clary'i hikayelerimde görmeye
Ayrıca dizide clace shiplemiyorum ama Clary ve Jace (daha doğrusu Dom ve Kat) aşırı yakıştığı için sürekli onları birlikte yazıyorum.
Sabah gözlerimi açtığımda farklı bir yatakta uyanmanın verdiği ufak bir şaşkınlık yaşamıştım. Ama sonra kollarım arasında duran Magnus'u fark edince bilincim yavaş yavaş yerine gelmişti.
Saate baktığımda bayağı uzun bir uyku çektiğimi fark edip Magnus'un yanağına bir öpücük bırakmıştım. Sonra dayanamayıp birkaç kez daha öptüm ve uyanmasına neden oldum.
Sevimli bir gülüş beklerken hiç de öyle bir şeyle karşılaşmamıştım. Magnus soğuk bir tonla "Günaydın." Demekle yetinmişti.
"Hala tripliyiz yani öyle mi?"
"Tripli değil de üzgün ve kırgın olduğumu ne zaman fark edeceksin merak ediyorum." Deyip yüzünü bana çevirmişti Magnus.
"Üzülmene değecek bir şey yok ortada."
"Hayatında kaç kere karşındaki insan sana sesini yükseltti?"
"Bilmem, sanırım hiçbir zaman. Belki babam ama onun da bana sesini yükselttiğini hatırlamıyorum."
"Biliyor musun, senin teklifini kabul edene kadar bana da kimse sesini yükseltmemişti."
Dediği şeyden sonra bir süre sessiz kalmıştım.
"Eğitim sırasında da bize bağırıp çağıran kimse olmadı, özellikle de bana. Kırıldığım nokta bana bağırmanı hiçbir şekilde hak etmemem çünkü cidden bir şey yapmadım. Benim zaten kimseye zararım dokunmaz ki. Sana da sadece bana neden anlatmadın diye sordum ki bence bilmeye hakkım vardı. En azından Diana bu sarayda dolaşırken ve benim bu olayı her an öğrenebileceğim düşünülürse... belki senden duymam daha iyi olabilirdi."
"Haklı olabilirsin."
"Ama neden anlatmadığını da biliyorum. Sonuçta benim senin hayatındaki yerim yatağında olmaktan ileriye gitmeyecek ve bana bu tarz konularda konuşma gereği duymuyorsun. Ama ben anlatmak zorundaydım çünkü ben bir prensin yatağına girecektim. Yanlış bir şey söylüyorsam beni düzelt."
"Bu olay hakkında bence çok düşünme, sadece sinirliydim hepsi bu."
"Söylediklerim yalan mı peki?"
"Yalan diyemem." Deyip derin bir nefes almıştım. "Ben seni baştan uyardım Magnus."
"Uyardın evet ve ben kendi isteğimle bunu kabul ettim. Şimdi gelip sana kızmam yersiz. Bana aksine bir şey söylemedin çünkü."
Kollarım arasından küçük bir hareketle kurtulup yataktan çıkmıştı. Ben de gözlerimle onu takip etmekle yetindim.
"Yaptığım şey yanlıştı, farkındayım." Dedim sakince konuşarak. "Ve bunu düzeltmek için ne yapabilirim bilmiyorum. Genelde bir şeyleri düzeltmek için uğraşmam çünkü."