Daha çok hikayemsi değil de fikirimsi bir yazı çalışması oldu. Bu yazıyı okurken her şeyi bir kenara bırakıp ,sadece düşün..İçinde kendinden bir şeyler bulacağına eminim. "Dertli insanın kararsızlıklarla, dumanlarla dolu bir gönül evi vardır. Derdini dinlersen o eve bir pencere açmış olursun." -Mevlana
Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde, yüreğin susup; mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını, dağlara dönmeli yüzünü insan. Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli; yüreğini ferahlatacak yeni insanlarla tanışmalı, yeni keşifler yapacak. Hep isteyip de bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa gerçekleştirmeyi denemeli!
Her geçen gece ölüme bir gün daha yaklaştığını; zamanın bir nehir, kendisinin bir sal olup da, o dursa da yolculuğun devam ettiğini anlamalı. Baş döndürücü bir hızla geçiyorsa birbirinin aynı günler, her akşam aynı can sıkıntılarıyla eve giriliyorsa, değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri, küçük şeylerle başlamalı belki; örneğin, birkaç durak önce inip servisten, otobüsten; yürümeli eve kadar. Yüreğine takmalı güneş gözlüklerini; gördüğünü hissedebilmeli! Sağlığını kaybedip ölümle yüz yüze gelmeden önce, değerli olabilmeli hayat. İlla büyük acılar çekmemeli küçük mutlulukları fark etmek için! Başkasının yerine koyabilmeli kendini; ağlayan birine " GÜL " inleyen birine " SUS " dememeli! Ağlayana omuz inleyene çare olabilmeli. Şu adaletsiz, merhametsiz dünyaya ayak uydurmamalı; sevgisiz, soysuz kalarak!
Dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden, derin bir soluk alıp hapsetmeli kokusunu içine. Güneşin doğuşunu seyretmeli arada bir, seher yeli okşamalı saçlarını. Karda, yağmurda; sevincine, coşkusuna; fırtınada boranda; öfkesine, isyanına ortak olabilmeli doğanın! Bir çocuğun ilk adımlarında umudu, bir gencin düşlerinde geleceği, bir yaşlının hatıralarında geçmişi örebilmeli!
Çalışmadan başarmayı, sevmeden sevilmeyi, mutlu etmeden mutlu olmayı beklememeli! Ama küçük, ama büyük; her hayal kırıklığı, her acı; bir fırsat yaşamdan yeni bir şey öğrenebilmek için; kaçırmamalı! Çünkü hiç düşmemişsen el vermezsin kimseye kalkması için, hiç çaresiz kalmamışsan, dermanı olamazsın dertlerin; ağlamayı bilmiyorsan, neşesizdir kahkahaların; merhaba dememişsen anlamsızdır elvedaların.
Ne herkesi düşünmekten kendini; ne kendini düşünmekten herkesi unutmamalı! Bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek yada almak için. Sadece anlatacak bir şeyleri olduğunda değil, söyleyecek bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli! Aklı ve kalbiyle katılabilmeli sohbetlere. Hafızası olmalı insanın; hiç değilse, aynı hataları aynı bahanelerle tekrarlamaması için. Soruları olmalı yanıtları bulmak için bir ömür harcayacak!
Dostları olmalı, ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak! Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi; ama kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin ki hakkını verebilsin sevdiklerinin; zaman bulabilsin; bir teşekkür bir elveda için.
yaşam dedikleri bir sınavsa eğer; asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten; ama herkesi sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de fark edebilmeli insan. Tıpkı her şeye sahip olamayacağı gibi..
~
Sessiz kalındı hep. Söylenmek istenen onlarca düşünce, gerçekleştirilmesi gereken hayaller, yaşamak ve yaşatmak istenen duygular, içimize attığımız sıkıntılar ve daha fazlası hep içerde kaldı. Sebebi neydi bu sessiz kalınışların? Dışardan duyulsa birçok kişiyi ayaklandıracak çığlıklar neden hep içerde atıldı ? Endişeler mi? Korkular mıydı böyle olmasına sebebiyet veren?
Varsın millet ayaklansın, hakkınızda yanlış düşünsün. Veryansın edin onlara. Buna da cesaret edemiyorsanız haykırın denize, dağa, taşa.
İçinizde kalmasından daha mı kötü olur sonucu? Unutulur gider. Bir süre sonra kimse hatırlamaz. Ya da umrunda olmaz.
Ama içinizde kalırsa ? Hayata küser hep kendinize kızarsınız. En acısı da ömür boyu bu acı ile yaşarsınız. Aylar geçer, yıllar geçer, saçlar aklaşır.
Paylaşmalı insan. Derdini, tasasını, sevincini, üzüntüsünü. Paylaştıkça rahatlamalı. Başkalarına kulak asmadan, içinden geldiği gibi. Küfürlerle, bağırıp çağırarak ya da sakince. Bir sonuca ulaşmalı. Olumlu ya da olumsuz. Doğuracağı sonuçları düşünmeden yaşamalı. Direk olarak bunlarla yüzleşmeli. Hepsi bittikten sonra kendi ile hesaplaşmalı. Tüm hesapları kapatmalı. Belki aralarında en zoru bu olacak. Ama o zaman rahatlayacak insan. Artık umut dolu bakabilecek olaylara. Daha güzel bir hayat, rahat bir gelecek için...