Frigya'da Açlıkla Savaş

15 7 2
                                    

Frigya cayır cayır yanıyordu. Sıcaklık 36°'nin altına inmiyordu. İnsanlar su gibi turuncu kapsüllü Urg ilacını içiyorlardı. İlk geldiğimiz gün Urg ilacından zehirlenen küçük bir çocuk öldü. Ertesi gün iki tane yaşlı sıcaktan hastalandılar. Ateşleri çıktı. Bir tanesi öldü. Diğeri de ölü gibi. Ama insanlar bu olanlara hiç şaşırmıyordu sanki her zaman oluyor gibi. Ki her zaman oluyormuş. Ben deli gibi Edward'ı ararken Lavinya ve Asenad hastalarla ilgilenmeye çalışıyordu. Philip ve James su bulmaya gidiyorlardı. Tüm Frigya çadırlarla doluydu ve nüfusu taş çatlasa 1000'in üzerine imkanı yok çıkamazdı. Yani daha ilk günden Edward'ın orada olmadığını anladım. Akşam çadırların ortasına Lavinya ateş yaktı. Oturduk etrafına.
-Edward burada değil. Zaten buranın nüfusu çok az.
-Emin misin?
-Evet. Hem de kesin.
-Nerede olduğunu düşünüyorsun?
-Burton'da. Ben Burton'a gideceğim.
-Hayır bekle. Buradakiler ne olacak? Onları gördün. Sefalet içindeler.
-Lav. benim tek bir amacım var o da_
-Evet o da Edward'ı bulmEdwardAma sana şunu söyleyeyim Alfa, ben bu çocuklara kendimi gördüm. Onları asla bırakmam. Ben burada kalacağım!
Asenad da Lavinya'ya katıldı. Etrafımdaki çocuklara bakınca gözlerimden yaşlar süzülüyordu.
-Ama Edward?
-Üzgünüm. Bu kez yanında değil, karşındayım. Evet bu yola çıkarken sen ve Edward için geldim ama, ama ben böylesini tahmin etmemiştim Alfa. Lütfen. İzin ver de onları kurtarayım.

Sabah yola çıktığımda bir yanım Frigya'da kalmıştı. Lavinya ve Asenad Frigya'da kaldılar. Asenad James'le son kez konuşuyordu. Ağlıyordu. James de üzgündü.
-Alfa, Burton çok büyük bir şehir. Ama sen Burton'a gitmek istiyorsun biliyorum. Bu yüzden ben ve James Zemburg'a bakabiliriz. Ve sen de Philip ve Aldora ile Burton'a bakarsın.

Ağlıyordum. Ve uzun zaman sonra ilk defa Sarah'ya sarıldım. O benim canımdı.
-Grup, dağıldı mı?
Zemburg ve Burton bambaşka yerlerdeydiler. Burton çok büyük ve gelişmiş bir şehirdi. Zemburg biraz daha Dalia gibiydi.
Sarah ilk defa bu kadar ağlıyordu. Beni bırakmak istemiyordu. O benim ablamdı.
-Abla.
Bu sözcük ağzımdan fısıltı gibi çıktı. Ona sanırım ilk defa Abla diye sesleniyordum. James de ağlıyordu. Üçümüz de sarıldık. Eski evimiz, Marie teyze, annem, babam, Sarah, James... Sanki hepsi çok uzak bir zamandan kalmaydı.
Trene yüreğim buruk bir şekilde bindim. Sıradaki yer Burton'du. Sarah ve James de Zemburg'a gidiyordu. Keşke Edward'ı unutup onlarla gidebilseydim. Ama o mavi gözler. O öfkeli çocuğu seviyordum. Onu ben bulmuştum. Onu ben iyileştirmiştim. Yaralarını ben sarmıştım. Ailesi olmuştum. Şimdi bu büyük haksızlıktı. Tren harekete geçti. Lavinya'ya el salladım, ve diğerlerine.
Umarım Frigya'daki çocuklar kurtulurlardı. Philip' e sarıldım. Her zaman yanımdaydı.
Aldora çok yorgun görünüyordu. İki gece kalmıştık Frigya'da. Ama Aldora çok hassas bir kızdı zaten. Yorgunluktan yol boyu uyumuştu. Bense yol boyu mavi gözlere bakmak zorunda kaldım.
Sabaha doğru vardık Burton'a. Frigya'da çadırda kalınıyordu. Ama Burton'da uzun büyük binalar vardı. Dalia olan başkentten bile daha gelişmişti. Ve üçümüzün parasını birleştirsen zor bir daire ederdi.

AlfaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin