Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Değilseniz de ve yardım edebileceğim bir şey varsa buradayım.✨
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu? Çünkü benim için gerçekten kıymetli üstelik motive oluyorum hepsini de okuyorum : )
Bölüm müziği:
Tarih bırakırsanız ileride anı olur.
Bir kitap alıntısı yazar mısınız? Her alıntı da vardır bir yaşanmışlık. 🦋
Bölüm sonunda görüşürüz keyifli okumalar : )
💫
Yazarın Anlatımı ile.
Mahra geçirdiği travma sebebi ile başka bir hastaneye kaldırılmış ve acilen müşahede altına alınmıştı. Albay, arda ve diğerleri hastaneden ayrılmazken çoktan gece bitmiş, sabah olmuştu. Doktorlar yeterince sakinleştiriciler vermiş ve her şeyin mahraya bağlı olduğunu söyleyip gitmişlerdi.
Mahranın annesini aramaya çekinerek, mahranın uyanmasını bekliyordu herkes.
Aden kantinden aldığı kahvenin diğerini eline alarak, ardanın yanına yaklaştı. Tüm gece kimse gitmemiş ve burada beklemeyi seçmişlerdi. Şu an ise herkes aşağıda kantinde beklerken, gözleri ağlamaktan şişmiş, perişan hale gelmiş, arda ise bir an olsun ayrılmıyordu.
"Yorgunluktan kendine zarar veriyorsun." Dedi elindeki kahveyi ardaya uzatarak.
"Sen olsan ve değer verdiğin biri bu halde iken ne yapardın peki.?" Dedi ona uzatılan kahveyi alarak. Kahveyi ayıp olmasın diye almıştı ancak içecek hali yoktu.
"Altı ay önce canımdan bir parçayı kaybederken bu çaresizliği dibine kadar yaşadım." Dedi ardanın hemen yanına çömelip, sırtını duvara yasladı. "Ama sen yaşamayacaksın. İnanıyorum bugün uyanacak, sevgilin çok güçlü kolay kolay ecelimiz olmdan gitmez." Dedi buruk bir tebessüm eşliğinde.
Mahra onların düşündüğü gibi değil, aksine ardanın öz olmazsa bile ablasıydı. Arda ise susmuştu çünkü mahra insanlarla samimi olmak istemediği için açıklama yapma gereği duymamıştı. Mahranın uyanıp, yeri geldiğinde kendisinin açıklama yapmasını seçmişti.
Arda'nın sessizliği devam ederken aden ne yapacağını bilmiyordu. Daha dün tanıştığı bir kız için bu kadar endişelenmek ne kadar doğruydu?
İki genç hâlâ duvarın dibinde çaresizce beklerken, mahranın odasından, hemşire ve doktorların çıkması ile ayağa kalkmışlardı.
"Gözümüz aydın! Hastamız hepimizden güçlü çıktı. Açıkçası bu kadar ağır bir travma eşiğinde iken aylarca komada kalmasından korkuyordum. Neyseki korktuğum olmadı. Mahra uyandı." Dedi iyi haberin ardından diğer hastaların yanına giderek.
Mahra gözlerini açmış ancak yaşadığı travma etkisi ile uzaklara dalmış, yatağının hemen yanındaki pencereden dışarıyı seyrediyordu.
Arda koşarak odaya girerken adende derin bir nefes verip, arkasından gitti.
"Kamelyam!" Dedi göz yaşlarını tutamayıp, mahraya sarılarak.
"Ardamda ardam." Dedi mahra kolundaki seruma dikkat edip, doğrularak, "İyiyim ben endişelenme." Dedi ardaya içten bir tebessüm ile bakarak.
Aralık kapıdan, arda ve mahrayı gören hemşireler, iki kardeşin samimiyetini hissederken, aden her şeyi yanlış anlamış ve içten içe uzak durması gerektiğine inanarak, sessizce tesise dönmüştü.
Albay, Harun bey ve Batur ise bir süre daha hastanede kalıp, mahranın taburcu olması ile onları ardanın evine bırakıp, tehsise gitmişlerdi.
Akşam olmuş yemekler ise çoktan yenmişti. Mahra ardanın odasında uyurken arda ve annesi ise masayı toparlayıp, yorucu bir gece ardından dinlenmek yerine, uyanık kalmayı seçmişlerdi. Mahra yine bir travma geçirirse, hızlı davranmak için henüz uyumamalıydılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZ BIÇAĞI
Action"İlk aradan koşun! Kestirmeden yakalayıp getirin. Sakın zarar vermeyin! Madem anlaşmayı kabul etmedi, öyleyse işini bitirme zevki bana ait." Dedi yüzünde izleri olan adam. Korku ile kaçarken nefesimi düzene sokmak oldukça zordu. Duyduğum sesler bed...