Sevgili okuyucularım lütfen vote ve sevgi dolu yorumlarınızı bırakmayı unutmayın....
🖤🖤🖤***
Mutlu olmanın tek sanatıydı mutluluğun kendi ellerinde olduğunu bilmek. Kendi mutluluğumu ise şimdi kendim inşa ediyordum...
Mutfağa gittiğimde son kez yemekleri kontrol ettim. Yarım saate kalmaz gelirlerdi dedemler. Herkesin en sevdiği yemeği hazırlamıştım. Dostlarım yanıma geldiğinden beri ilk defa böylesine mutlu ve huzurluydum. Aslında bu durumda olmamın en büyük kaynağı Alparslan'dı. Bana, beni özel hissettiriyordu. İçimden, aniden adını koyamadığım bir duygu geçti. Özlem ve heyecanın ağır bastığı bir duygu...
Josepf ve Büşra'nın atışarak yanıma gelmesiyle göz devirdim. Geldiğimden beri sürekli atışıyorlardı. Kenara bıraktığım bardağımı elime aldım ve sürahiden su doldururken ikisine kısaca bir bakış attım. "Siz halâ nasıl hayattasınız? Ben yokken iyi ki birbirinizi öldürmemişsiniz!" dedim imayla.
Suyumdan büyük bir yudum aldığımda, Büşra cevap verdi: "Birbirimizi öldürecek zamanımız olmadı ki gezmekten. Zaten eve de gelemediğimiz için otelde birbirimizi akşamları da göremedik. "
Suyu bir an yutamadım ve su genzime kaçtı. Ne demek otelde kalmışlardı? Josepf'in sırtıma vurmasıyla elimi kaldırarak Josepf'i hafifçe ittim.
"Otel ne? Siz evde değil miydiniz? Nereye gittiniz?" derken bardağı fırlatır gibi tezgaha bıraktığımda Josepf lafa girdi.
"Senin ki bizi gezdirdi. Karadeniz turu yaptık. Sen Almanya, İstanbul'da; bizde Karadeniz'de. Yalnız varya eniştem diye demiyorum. Ama cidden çok kibar. Ben, şu yanımdaki çatal sapı." derken Büşra'yı parmak ucuyla, dudaklarını büzerek gösterdi ve devam etti. " Ve Loya. Bence seni onun yanına paketlediğimiz için bize tatil yaptırdı. Bilseydim, seni ilk günden çarşafa bağlar üzerine atardım. " dediği an küçük bir kahkaha attı.
Şok icerisinde Josepf'i dinledim. Birde bana bilmen gereken bir şey yok diyordu. Gözlerimi kıstığım da Josepf heyecanla yerinde kıpırdandı ve ellerini kalbinin üzerine koyarak hayranlıkla konuştu.
"Uzun göl. Elif. Orası çok güzel. Granit oraya bayılacak bence. Balayına oraya gitmek istiyorum, Granit'imle...""Bir dakika." dedim ve merakla elimi havaya kaldırarak kendini gösterdim. "Siz zaten evli degil misiniz? Kocam diyordun, haksız mıyım? Kaç kere balayı yapıyorsunuz?"
Yanıma geldiğinde kalçasıyla beni kenara doğru ittirdi. Bu sefer o bir bardak aldı ve su doldurdu. Dudakları büzüldüğünde, "Evlenemedik ki." dedi hüzünle. "İki kişi ile düğün mü olur. Parti yapmak istiyoruz, dostlarımızla. Ve yakın zamana kadar da kimse yoktu ama artık siz varsınız. Nikahla olmuyor bu iş. Gelinlik giymek istiyorum. Merak etme seni düğünümde nedime yapacağım. Duvağımı sen tutacaksın. Gelinliğimin kuyruğunu da sen tutarsın. " dediginde Büşra'ya alayla baktı.
Sonra yüzü birden asıldı.
"İnsanların ön yargılarını anlamıyorum. Şimdi Amerika'da olsaydım on tane de çocuğum olurdu. Almanya'da ki insanlar çok sabit fikirli. Belki de bize öyle insanlar denk geldi. Ama sorun değil. Artık siz varsınız. Çatal sapı, Elif ve Loya. Ah! Birde Melis var. " Heyecanla konuşmayı bitirince
kendimi daha fazla tutamayarak kahkaha attım. Josepf ile kesinlikle uğraşılmazdı. Kendimi zar zor toparlarken Büşra'nın kin dolu bakışlarla beni izlediğini gördüm. Gülümsemem yüzümde donarken gözlerim Josepf'e kaydı. Gözlerini kısmış bana bakıyordu. Ne olmuştu ki şimdi? Kısık bir nefes aldığımda Büşra'ya kirpik altından baktım ve konuyu değiştirmek için Josepf'i hedef aldım."Yemekleri bana yaptırdığınıza göre, masayı kurma faslı size kaldı. Özellikle sen Josepf! Patates soyacağım diye oturdun masaya daha da kalkmadın. Masayı sen hazırla aksi halde Granit'e yumurtalı aksiyonunu anlatırım." dedim kesin bir tonda. Küçük bir tehditten birşey çıkmazdı. Tatil yaptığım için yemekleri yapma görevi sana düşüyor diye tüm yemeği bana yaptırmıştırdı. Tatile gittiklerini neden daha önce söylemediklerini şimdi anlamıştım. Gözlerim Büşra'ya kaydığında Josepf'e sırıtarak baktığını gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİDER
Teen FictionYüzünde bu zamana kadar hiç görmediğim tuhaf bir ifade belirdi. Yana doğru bir adım atıp kulağına doğru eğildiğimde sessizce fısıldadım: ''Sana bir sır vereyim mi? Kalbini kırdığın bir kadına asla güvenme. Bu vereceğin en büyük yanlış karar olur. Y...