Gizem, bir geyik başı gibi uzanıyor aramızda.
Boynuzlarında senin karmaşan ve sana ait bilmediğim, Bilmek istemediğim onca şey.
Buna benzer çözemediğim bir çok şey. Ormanda sarı yapraklar düşmeye başladığı zaman saçlarının arasından, Sarı bir yaprak fosili boynunun tam kenarında. İki geyik ormanın kuytularında birbirine sarılmış yatıyor, Boynuzları birbirine geçmiş. Kırmızı bir yunusun havada sıçraması olurdu senin gülüşün, Ama gülmüyorsun. Beni boğmak mı istiyorsun? Benim zaten boğulduğumu fark etmiyor musun? Geyiğin boynunda kırmızı bir leke var. Melankolimin tozu alındığında, kanayan bir yürek çıkacak ortaya. İki geyiğin birbirine geçtiği yerde orman ışığı kırılıyor. Kalbin ilmini yap." diyor bir ses. Aortanın kırmızılığı gibi geyiğin boynunda bir kırmızı leke. Geyiğin boynunu tuttuğum zaman elimde kalan pas lekesi ya da böyle bir şey seni anlamaya çalışmak. Seni sevdiğim zaman kadife tüylü bir geyik ormanda su içiyor ya da yeşil kadife tüylü bir su akıyor boynuzlarımızın arasından. Dünya tatsızlığı kristalleşirken kimyasal bir çözeltide, hiçbir şeyi çözemezsin. Bileklerini de kesemezsin. Anti-maddeye kaçmak istersin sadece. Bazen ama bir insanla bir şey olur, Kısa süren bir şey. İki geyiğin sıçrayıp havada öpüşmesi gibi. Bazı insanlarla yıllarca görüşsen de bir şey olmaz. Ormanda bir kuş hızla dönüyordu. Aşık olduğumuz zaman, Yürek denen ormanda bir kuş anormal bir hızla döner ve kaçmamız gerektiğini söyler bize. Çünkü her şey çok fazladır. Kendi etrafında nefes kesici bir biçimde dönen bir kuş kendini ve etrafındakileri yaralar. Tehlikedir onun adı. Bunun için aşkı hiç kimse, insanın kendi arkadaşları bile istemez. Kumrular sakindir bir tek. Ben kumru değilim, Sen de. Seninle biz hiç kavga etmeyelim. Çünkü geyikler kavga ettiklerinde Boynuzları birbirine dolanır ve ölürlermiş. Gece saat 3:30. Senin için bir şeyler yazmak istiyorum Ama gözlerinin karşılaştığın insanlara Nasıl sevgiyle baktığından başka bir şey gelmiyor aklıma. İçimdeyken bana bakışın bir de. Kumru değiliz biz. Geyiklerin sonu da çok acıklı. Ne kalıyor geriye? Gece 10'a doğru aradın. Birkaç gün sonra dolunay olacağını, Rakı içeceğini ve denize deniz kızları için biraz rakı dökeceğini söyledin. Kıskandırmanın daha zarif bir yöntemi olamazdı. Ama beni daha fazla kıskandırma olur mu? Dayanamam ben buna, taş kesilir boynuzlarım, İçimdeki kuş ölür. "Can you hear me major tom?" Doğuya bakan yüzünle bak bana Ve kalbimin bir porselen gibi olduğunu hiç unutma. Çocuk gibi olduğumu söylemiştin zaten. Çocuk gibi yazdığımı biliyorum bu kitapta. Kırmızı mürekkeple boyanmış bir çocuk başı uyuyor kalbimde, Fosforlu gözleri açıklanamayan şeylerin merkezi gibi. Tıpkı bunun gibi açıklanamayan şeylerin merkezi olsun isterdim bu kitap, Hiç kumru olamamış bir çocuk izini bırakırken onun üstünde, Ararken bir kumru oluş halini. Hayır, saatleri, geyikleri anlatmıyor bu kitap. Bir kumru oluş halini anlatıyor Ya da bir kumru olamayış halini. Bazen bir şey görünür gibi oluyor, Bazen bir şey görünmüyor. Bazen bir şey değişecekmiş gibi oluyor, Bazen bir şey değişmiyor. Bazen beni hep sevecekmişsin gibi oluyor, Bazen hiç sevmemişsin gibi. Bazen bu kitap açıklanamayan şeyleri anlatıyormuş gibi oluyor, Bazen hep açıklanan şeyleri. Bazen bu kitap senin gibi oluyor, Bazen benim gibi. Yani sen beni kumru yapmaya çalışırken benim kumru olamayış halimi. Bazen bu kitap aşk gibi oluyor, Bazen anti-aşk gibi. Hayır, elbette saatleri, geyikleri anlatıyor bu kitap. İnsan ilişkilerinden bahseden bir kitap başka neyi anlatabilir ki? Bizim uslanmaz ruhlarımız hiç kumrulaşabilir mi? Suskuyla yan yana oturan iki kumru. İki sevgili yan yana oturarak uzun süre hiç konuşmadan Yani kumrulaşabilir mi? Hayır, elbette senin aradığın saatleri anlatmıyor bu kitap. Aramadığın onca saatin dehşetini anlatıyor ancak. Ve çocuk gibi olmadığım, Fazlasıyla realist olduğum için tek bir saate doğru ilerliyor: Geyiklerin kavga edip, boynuzlarını açamayarak öleceği saate. Yine de kumru masalını sürdürmeyi deneyecek bu kitap. Çünkü kumru olamaz dediğin anda Aşk da bitiyor kitap da! Daha kavga etmedik. Boynuzlarımız birbirine dolaştı ama sadece ormanda uykuda. Bak, hala Major Tom çalıyor pikapta.