Arkamdan "Hande" diye sesleniyordu. Ama durmadım, duramadım... Gururuma yedirememiştim. Bana söylediği o sözden sonra yüzüne bile bakamazdım.
Hızlı adımlarla arkama bile bakmadan ilerliyordum. Burak ise beni takip ediyordu. Sırık bey bırak peşimi ya. Diyeceğini dedin daha ne. Ben hızlandıkça o daha da hızlanıyordu. Adamın bacak boyu benden uzun tıpkı soyadı gibi. Ne bekliyordum ki. Artık durmamın zamanı gelmişti. Arkamı döndüğümde bana sinirli bir şekilde bakıyordu. Ah yandın Hande. Hafif öksürerek söze girdim.
"Ne var" dedim. Hem kendini uzak tutmak istiyordu. Hem de peşimden ayrılmıyordu. Hayır yani bu sırık bey'in bir dediği, bir dediğini tutmuyordu. Her karşıya geldiğimizde güya bir daha görüşmeyecektik.
Bana imalı bir şekilde baktı ve derin nefes aldı.
"Ne var denmez. Buyur diyeceksiniz. Savcı Hanım" dedi ve tek kaşını kaldırdı.
Sondaki hanım kelimesini bastırara bastırara söylemişti. Nerde ne söyleyeceğimi ona söyleyecek değildim. Tavrımı korumalıydım. Benim hayatıma karışamazdı. Beni canı istediğinde ordan oraya sürükleyemezdi. İstediği zaman kıramazdı. Bir yakın , bir uzak olamazdı. Kutuplar sürekli değişiyordu. Buna izin vermeyecektim.
" Hangi ithaflar da bulunacağımı sizden öğrenecek değilim. Burak bey" dedim. Sesimi oldukca ciddi tutaram. Kimle konuştuğunu bilmeliydi. Bana emir verme hakkına sahip değildi. Ben feminist yani özgür ruhlu kadındım. Kimseden emir alamazdım.
Burak ,Derince bir iç çektikten sonra konuşmaya başladı.
"Çantanızı arabamda unutmuşsunuz. O kadar inat etmeseydiniz. Simdi bu kadar yolu ,ikimiz de tekar yürümek zorunda değildik"
Tüm ısrar çantamı unuttuğum içinmiydi. İnsan bir seslenir yani de mi. Ben nerden bilebilirim ki. Tabi ya .Tüm sinirden telefonu almış, çantayı orada unutmuştum. Ona bakmadan arabanın olduğu yere geri döndüm. Arabanın yanına vardığımda beni bekliyordu. Cebindeki anahtarı çıkarttı ve kilidini açtı.
Ön koltuğu açtım ve koltuktaki çantamı almaya çalıştım. Çantanın askısı koltuğun kenarına sıkıştığı için , tüm çabalarıma rağmen alamamıştım. Onu oraya koymayı nasıl becermiştim ki. Sinirlerim iyice gerilmişti. Burak ise bir yandan beni bekliyordu. Son gücümle çantayı asılıyorken tüm dengemi kaybetmiştim. Sakarlığım tam da gününü bulmuştu. Az kalsın yere düşüyordum. Neyseki arkamda Burak vardı. Ben geri geri düşürken o da beni belimden tutmuştu. Birbirimizden uzak durmak istedikçe daha da yakınlaşıyorduk. . Neler düşünüyorum ben ya. İlk defa bu histi. Bana neler oluyordu.
Yüzümün kızardığına emindim. Hemen toparlandım. Saçım başım dağılmıştı. Hafif yutkundum ve söze girmeye hazırlandım. Çünkü ben konuşmadıkça Burak'ta konuşmuyordu. Gözlerini gözlerime dikmiş öylece bakıyordu. Sanki uzaklara dalmış gibiydi. Benim içimde ise tarif edilemez bir duygular vardı. Bu hisleri ilk defa yaşıyordum. Öfke ve sevgi karışımıydı. Aslında Burak'ta haklıydı. Sonuçta hiç kadın sevgisi görmemişti. Annesi olacak kadın onu terk etmişti. Küçük yaşlarda çok acılar çekmişti. Bunları neden düşündüm bilmiyorum ama çok acılar çekmişti, belki kaç gece ağlamıştı , yanında anne ve baba sevgisi gösterecek kimsesi yoktu. Ah be Burak sen neler yaşadın öyle. Küçücük yaşında tüm ağır yükleri nasıl taşıdın.
Bazen ona kırılsamda doğruyu mu yapıyordu acaba. Onun kafasını karıştırıyor olabilirmiydim. Sonuçta bir daha o acıları çekmek istemiyordu. Herkesi kendinden uzak tutuyordu. Ama ben bırakmazdım ki... O yükleri beraber yüklenirdik.
Bunları neden şimdi düşünüyorum peki.Çünkü gözlerime bakan bir çift çakır gözler yüzünden. Gözlerindeki tüm hüznü görebiliyordum. Ama ondan uzak durmayacaktım. Bu acıları çekmesine izin vermeyecektim. Her ne kadar uzun bir vakit geçsede o acı hep yüreğindeydi. Beni çok kırıp döksende bilerek yapmadın be Burak. Kaybetmek istemiyordu. Bu bakışları, kaçırıldığımız gün gibi, bana silah doğrultuğu gün gibi bakıyordu. Kaybetmek istemiyordu. Zarar vermek istemiyordu. Ama gülü sevmek için dikenlere katlanacaktın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nişan Al
AksiyonBelki de sonunuzun olduğunu düşündüğünüz her şey bir başlangıçtır... Kapak Tasarımı@-mahbub