Geçmişten alıntılar

248 18 82
                                    

Alışık olduğum çan sesi kulaklarıma dolduğunda biraz geç kafamı kaldırmıştım. Kaldırdığımda da rafın arasına giren birini seçebilmiştim anca. Ayağa kalkıp ellerimi arka ceplerime soktum ve oraya doğru ilerledim. Yaklaştığımda kafamı hafifçe uzatıp göz ucuyla bakmak istedim çünkü biraz fazla tuhaf gelmişti. Emin olup bakıp hemen gidecektim zaten.

Ama anlaşılan gidemeyeceğim.

"Jaebum." Gözlerim şaşkınlıkla büyürken ona doğru adımladım. Kafasını çevirdi sesim ile birlikte.

"Selam canım."

Hareketlere bak ya. "Selam da sen ne yapıyorsun burada?"

Elindeki klasik romanı kaldırıp "kitap bakıyorum," dedi.

"Hadi ya."

"Evet, hatırlarsan sürekli almak için geliyordum aylar önce."

Kollarımı göğsümde bağlayıp yanımdaki kitaplığa çok fazla ağırlığımı vermeden yaslandım.

"Evet, gelmiyordun bayadır."

Kafasını salladı elindeki kitaba bakarken. "Başka kitapçıya gidiyordum."

Gözlerim bu sefer olabildiğince büyüdüğünde "ne, neden," diye yüksek sesli tepkime engel olamadım ne yazık ki.

"Buraya geldiğimde kitap seçmekten başka her şeyi yaptığım için.. yani bir nevi senin yüzünden."

"Ben ne yapmışım acaba?"

Hala bana bakmıyordu. Canımı sıkıyorsun baksana yüzüme be adam.

"Şu an yaptığını."

Sanki yaptığım somut bir davranışmış gibi kafamı eğip vücuduma baktım. Yüzümü buruşturup kafamı kaldırdım tekrar. "Ne yapıyorum ben, açıklasana."

"Seni gördüğüm zaman başka şeylere odaklanamıyorum. Sen de karşılık veriyorsun zaten. Aynı ortama girdiğimiz an bu kaçınılmaz oluyor."

Demek istediğini anladığımda gülmeden edememiştim.

"E gideyim o zaman ben?"

Hala bakmazken "git," dedi.

"Bir yüzüme baksaydın keşke." Oflayıp kafasını kaldırdı ama direkt karşıya raflara bakıyordu.

"Jackson, sana bir kere bakarsam konu konuyu açacak ve ben asla istediğim kitabı alamayacağım." Kıkırdadım.

"İyi tamam. Gidiyorum ben." Son bir bakış atıp yanından ayrılırken hala gülüyordum. Tuhaf bir adam gerçekten.

Dakikalar sonra elinde iki kitapla kasaya yaklaşırken oturduğum masadan sırıtarak izliyordum onu. Sanki yabancı şu havalara bak sen ya.

Ayağa kalkıp elimdeki kurşun kalemi masaya bıraktım ve elindeki kitapları alıp fiyatlarına baktım. Fiyatını söyleyip bir elimle poşeti uzatıp diğer elimle parayı alırken ona değil kasaya bakıyordum. Ama bileğimdeki baskı ile kafamı kaldırmak zorunda kalmıştım. Karşılaştığım sıcacık kahverengi gözlere anında içli içli bakmaya başladığımda o konuşmaya başladı.

"Şimdi yüzüne bakıyorum işte. Hem de en yakınından," deyip bizi ayıran masanın izin verdiği kadar yüzüme yaklaştı. Haklıydı, bir araya geldiğimiz zaman asla etrafımıza odaklanamıyorduk.

Elimden poşeti alıp masanın üstüne koydu ve bir eli bileğimi tutarken diğer eliyle çenemden tutup beni yaklaştırdı.

"Patronun nerede?" Dudaklarıma doğru fısıldadığında iç çekip "bugün erken çıktı," dedim.

Klasik Siyah & jackbeomHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin