since then I've been his Jimin-ssi...

1K 88 13
                                    


thanks for your permission Bangtan_Homegirl <33


                                                       ☘


4 Haziran, 2013.

Seul, Güney Kore.


Jimin elleri dizlerinde belki de o gün on beşinci kez iç çekti. Odayı sert nefesleri dolduruyordu. Doğruca tahta zemine baktı. Neredeyse gece yarısıydı ve hala loş ışıklı pratik odalarındaydı. Üyeleri ve menajerlerini bir şekilde, hareketlerini mükemmelleştirmek için zaman ihtiyaç duyduğuna ikna etmişti. Üyeler, özellikle Taehyung onu başka türlü ikna etmeye çalışmış olsa da, inatçı "küçük adam" huyundan vazgeçmemişti.

Kararını açıkladığında grubun sevimli maknae'si Jungkook'un kaşlarını çatması gözünden kaçmamıştı. Üstelik bu ilk değildi. Son birkaç haftadan beri sürekli stüdyoda geç çalışıyordu ve mükemmel olabilmek için uğraşıyordu. Diğer üyeler küçük mochi'leri için endişelenmeye başlamışlardı, ancak Jimin bunun gerekli olduğunu biliyordu. Yaklaşık bir hafta sonra çıkış yapacaklardı ve merkezde olacaktı. Tabi ki de zirvede olmalıydı...

Birlikte oturan, kendi inatçılığına ve birkaç tartışmaya rağmen herkes yurda dönerken, Jimin hala buradaydı. Yine de Seul'un hiç uyumayan gece hayatı dolaylı olarak ona eşlik ediyordu. Yani, o kadar yalnız hissetmiyordu. İlk şarkıları olan "No More Dream" için rutini yeni bitirmiş, biraz nefes almak için biraz duraklamıştı.

"Aish... Bir daha denemeliyim..."

Jungkook yatağında dört dönüyordu. Gözleri, beyninin uykuya dalma arzusuna izin vermiyor, kendini yanındaki boş yatağa bakarken buluyordu. Tüm üyeler, diğer tarafta yumuşak bir şekilde horluyordu. Ama Jimin'in yokluğu bir şekilde Jungkook'un içinde, nefret ettiği bir tür boşluk yarattı. Tüm hyung'larının etrafında, güvenli ve sağlam bir şekilde dinlendiklerini bilmek hoşuna gitse de Jimin ona neredeyse hiç bu rahatlığı vermiyordu. Özellikle son zamanlarda...

En sonunda, yumuşakça iç çekti ve ekran parlaklığına dikkat ederek telefonunu açtı. Saat gece on ikiyi geçmişti. Muhteşemdi, küçük hyung'undan hiçbir belirti yoktu. Bu yüzden mesaj kısmına girdi.

Jungkook : Eve gel, hyung. Gece yarısı çoktan geçti.

Jimin telefonundan gelen bildirim sesini duyana kadar birkaç saattir yaptığı gibi aynı koreografiyi çalışıyordu. Görmezden gelmek istese de vazgeçti. Belki de menajerleri iş ile ilgili bir mesaj yollamıştı. O yüzden ayaklarını yorgunca telefonunun yanına sürükledi ve sandalyelerden birine oturdu. Saçlarından ve boynundan süzülen ter aşağıya doğru akıyordu. Gelen mesajın Jungkook'tan geldiğini görmesiyle bakışları hemen yumuşadı.

Ancak mesajı okumasıyla yüzündeki gülümseme derin bir iç çekişe döndü.

Jimin Hyung : Biliyorum, Jungkook-ah. Ama daha fazla pratik yapmam gerek. Böyle uyuyamam...

Jungkook yatağında oturmadan önce çarşaflara doğru iç çekti ve önce gözlerini devirdi. Çatık kaşları ile ekrana bakıyordu.

Genelde kısa olandan rahatsız oluyormuş gibi davransa da, Jimin'in sağlığını oldukça önemsiyordu. Ne yazık ki kelimeler ile arası iyi değildi, bu yüzden çoğu zaman tuhaf bir duruma düşüyordu. Ancak, Jimin ne kadar yetenekli olduğunu biliyordu, fakat diğeri buna inanmayı reddediyordu. Ve Jimin'in son zamanlarda kendini aşırı çalışmaya zorlaması onu endişelendirmediğini söylemek yalan olurdu.

&quot;Jimin-ssi&quot; ♆ Jikook [OneShot] / ÇeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin