Yine elime aldığım kalemle düşünmeden yazıyorum cümlelerimi. Sanki yine o düşünmeden konuşan çocuk derdini sana açıklıyor gibi, sana yazarken küçük bir çocuk olduğum zamana tekrar dönüş yapıyorum ve yine düşünme gereği duymuyorum. Düşünmek yorucu, sana anlatırken asla yorulmuyorum.
En son ne zaman anlattım dertlerimi tam olarak hatırlamıyorum . En son 10 yaşımda, bir yaz ayında, adımızı yazmış olduğumuz kumların karşısında otururken annemin şeker yememe izin vermemesiydi sanırım derdim.
O zamanlar dertler küçük oluyor ve benim her yazdığım mektupta dertlerim biraz daha büyüyor...
Tamamen hislerimi anlatıyorum sana yine. Bir maskeleme ihtiyacı duymadan anlatabildiğim tek insana, çocuksu sesimin ve hafif kekemelikle anlatıyorum.
Saçmaladığım zaman bana gülüşünü hatırlıyorum sonra. Gülüşündeki sıcaklığı hissediyorum kalbimde. Benim ruhumu huzurla buluşturuyor ve sinirlendiğim şeyi unutup kendime gülüyorum. Seninle beraber gülüyoruz ve kötülükler o an yok oluyor. Gülüşümüz boyunca dünya temizleniyor. Aynı senin bana sarıldığında hissettiğim güven kadar güvenli bir hale geliyor dünya.
Ve şimdi gerçeklik beni derin, karamsar uçuruma tekrar sürüklerken sana bakıyorum.
Orada değilsin bu sefer, beni bu karamsar uçurumdan kurtarmak için beklemiyorsun orada. Buna rağmen uzatıyorum elimi ama hayır... Toprak bir kere aldığında geri vermiyor.
Ne sıcak gülüşünü görüyorum ne de aşkla bakan gözlerini ve uçuruma sürükleniyorum. Seni ne zaman hatırlasam kurtulmaya yaklaşıyorum ama bu sefer daha sert bir düşüş.
Canım yanıyor ve sen yoksun. Yaralarımı saracak biri yok. Kimsem yok ve ben kalabalığın içinde yapayalnızım yine.
Bazen sadece uzaklara gittiğini düşünüyorum. Geri geleceksin diye kapıya bakıyorum ve yine hayal kırıklığı. Sanırım 16 yaşında kalmış ruhum büyümek için seni bekliyor.
Neden gittin? Gerek var mıydı gerçekten buna? Emin olamıyorum asla cevaplardan, zaten sen de gelip söylemiyorsun gerçek cevapları. Belki yakın bir zamanda yanına gelirim ve o zaman söylersin...
Bunun umuduyla gözlerimi kapatacağım yine ve yüzünü unutmamak için tüm gücümle hayal edeceğim yaşlanmış halini. Sana geldiğim zamana kadar bekleyeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüye mektup
General FictionKimse aşka inanmayan bir kalbini düzeltemez. Kimse ölen ablasına yeninden inanmasını sağlayamaz. Kimse mektupları okuyamaz ve kimse mavi bir zarf kullanamaz.