Merhaba sevgili okurlar;
Öncelikle yazdıklarımı değer verip okuduğunuz için teşekkür ederim. Yorumlarınızı görmek çok güzel :) Yazdıklarımın sizde uyandırdıklarını okumak çok güzel. Umarım bölümü beğenirsiniz. Bu bölümü
@AnitaFelipova ya göndermek istiyorum. Çünkü bir haftadır tatildeyim ve yarattığı karakterleri okumak beni yeniden yeniden yazmaya ve yeni duyguların, yeni hayatların hayalini kurmaya itiyor.
Sevgili Anita;
Umarım kalem elinden hiç düşmez yada klavye :) Seninle hiç tanışmamış olmama rağmen ortak bir bakış açısı ve anlayışa sahip olduğumuzu hissederek çok sevdiğimi belirtmek istiyorum. Bölüm yazmada kolaylıklar :)
Ata apartmanına taşındıktan bir ay sonra Arda bana gelmek için yüzlerce mesaj attı. Kendisini suçlu hissediyordu. Beni özlemişti, daha çok görüşmek için dönmüştüm ama yoktum ve bu yaptığım dostluğa sığmazdı. İspanya'da yaşarken beni daha çok gördüğünü iddia ettiği bile oldu.
Benim yaptığım dostluğa sığmıyordu ama onun ölümcül düşmanımla evlenmesi sığıyordu. Galiba dostluğa neyin sığıp sığmayacağı baktığınız tarafa göre değişiyordu. Ben onunla, onunlada değil üvey kardeşimle görüşmek istemiyordum.Kimse ilk fırsatta kendisini bıçaklamak isteyen biriyle görüşmek istemez. Bende istemiyordum işte. Onlarla görüşmek uzun zamandır içimde olduğunu bile fark etmediğim bir öfkenin uyanmasına sebep oluyordu. Acımasızca hem Tutku'ya hem ailesine saldırmak istiyordum. Arda'yı yeni evime davet edip bende kalmasını sağlamak, uzun iş gezilerinde, fuarlarda yalnız kalıp onu ailesinden kopartmak istiyordum. Ama kötü biri olmak istemiyordum. Oysa içimdeki kötü taraf kazanmak istiyordu. Ben hepinizden güçlüyüm demek istiyordu. Hem Tutku'nun hem kendimin nefretiyle boğuşmak için uzak kalmak zorundaydım.
Tutku benim gözümde sahip olmam gereken hayatın sahibiydi. Annemin rahmine düşerek onu benim elimden almıştı. Onu seven bir babası, üzerine titreyen bir annesi vardı. Okulda bir türlü arkadaş olmadığım bütün analı babalı çocuklar gibiydi. Üstelik onun annesi benim annem olmamayı seçerek gitmişti ona.
Annem sanki beni henüz onun sütüne muhtaçken bırakmamış gibi sürekli arar olmuştu. Çünkü kardeşim Tutku büyük bir zevkle Haluk'un beni terk ettiğini söylemişti. Teknik olarak terk eden taraf bendim. Onun öyle bir talebi olmamıştı. Hatta o beni kaybetmek istemediğini bile söylemişti. Ama yinede annemin gözünde ben derdimden evimi değiştirmiştim ve Arda'yla görüşmüyordum. Arda ile görüşmem problemdi, görüşmemem yine problemdi. Arda ile arkadaş olmak hayatımdaki bütün problemleri çözerken bir anda problemin kendisi oluvermişti.
Ne garip senin için neler ifade ettiği tahmin edilen bir insanın senden uzak kalması için yine senden medet umuluyordu. Bütün bunlara rağmen onunla görüşmüyor olmak senin suçun oluyordu. Galiba her şey benim suçumdu. Varlığımda, yokluğumda benim hatamdı.
Terasa yeni aldığım salıncakta otururken gözlerimi kapatıp denizin kokusunu ve Vedat'ın sesini duymak istedim. Çiçeklere su verişini düşündüm. Vedat, gıyabında anlatılanlara göre dünyanın en yumuşak kalpli maçosuydu. Verda ondan sık sık bahsediyordu. Bana eski karısı ayağını kırdığında ameliyathanenin kapısında onu nasıl endişeyle beklediğini bile anlattılar. Bunu niye yaptılar bilmiyorum. Belki bana Vedat'ın ne kadar iyi bir insan olduğunu anlatmaya çalışıyorlardır. Oysa ben karısına aşık erkeklerin o aşk yüzünden iyiliklerini kaybettiklerini ilk elden tecrübe etmiştim. Karagülle ailesi gerçek hayattan uzak, huzur dolu bir başka evrendi. Ben o evrenin içine girmek istedim. Ameliyata girersem eğer arkamdan endişeyle bakılsın istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şans Meselesi (TAMAMLANDI)
RomanceGüzel bir banyonun zeminine yüz üstü düşen her insan gibi bende şans üzerine düşünmeye başladım. Beni buraya getirip, ayağımı kaydıran şeyin kader değilde şans olduğunan neredeyse eminim. Yanağımı mecburen dayadığım fayanslar da düşüncemi destekliyo...