5

42 12 20
                                    

Başımın ağrısıyla gözlerimi güne açtım. Dün gece ağladığım için migrenim azmış ve gözlerim şişmişti. Kafamı komidine çevirip dijital saate baktım. Saat sabahın sekiziydi. Normalde bu kadar erken kalmazdım fakat bu gece uyuduğum huzursuz uyku demek ki buraya kadardı.

Bir süre sırt üstü yatağımda uzandım. Başımın ağrısını umursamayarak yataktan kalktım. İlk işim çekmecemdeki ağrı kesiciyi içmek oldu. Güçlü olan ağrı kesici bir süre sonra ağrımı alacaktı.

Dünkü hafif içki kokusunu üstümden atmak adına soğuk bir duş aldım. Bugünü kendime ayırcaktım. İçim Eren'in ailesiyle pikniğe gideceklerdi. Yağız ise işlerinden dolayı yoğundu. Bu yüzden bugünü kendime ayırıp plaja gitmeye karar verdim. Üstüme siyah bikinimi giyip plaj elbisemi giydim. Büyük çantama okuma kitabımı ve gerekli eşyaları koyup sandaletlerimi ayağıma geçirdim.

Aşağıya indiğimde annemle babam kahvaltı sofrasındaydı. Onlarla güzelce kahvaltı yapıp kendimi dışarı attım.

Güneş gözlüğümü gözüme geçirip kulaklığımı taktım. Sigara dudaklarımın arasında yer alırken açtığım hafif müzikle plaja doğru yürüdüm. Allahtan parmak arası terlik giymemiştim çünkü bu yolu terlikle yürümek eziyet olabiliyordu.

Plaja vardığımda kalabalık olmamasına şükrettim. Hafta içi olması ve erken bir saat olması büyük bir etkendi.

Denize en yakın olan şezlonglardan birine çöktüm. Havlumu şezlonga serdikten sonra üstümü çıkardım. Sabahın erken saatlerinde denize girmek kadar güzel bir şey yoktu. Güneş kremimi baştan savma bir şekilde vücuduma sürdükten sonra eşyalarımı çantamın içine koyup yanımda getirdiğim terliklerimi çıkardım. Sandaletleri kum etmek istemiyordum.

Sıcak kum ayağımın altını gıdıklarken olduğum yerde dikilmeye devam ettim. Gözlerimi kapatıp başımı hafifçe geriye atmıştım.

Denize doğru yürüyerek suyu vücuduma bahşettim. Suya bir anda girenlerdendim. Alıştıra alıştıra girmek hiç huyum değildi. Genellikle en ilk ben suya dalar en çabuk suya alışan ben olurdum. Suda ilerleyip denize daldım. Yüzerek daha da derinlere ilerledim.

Küçüklüğümden beri yüzüyordum. Babam, ben ve kardeşime çok küçükken yüzmeyi öğretmişti. Küçük olduğum için hatırlamıyordum fakat o zaman çekilen fotoğraf ve videoları ezbere biliyordum.

Aklıma düşen kardeşim canımı sıkarken düşünmemeye çalıştım.

Yüzerek denizde açıldım. Yorulduğum zaman yavaş yavaş yüzmeye devam ettim. Plajdan uzaklaştığımda olduğum yerde kendimi suyun üzerinde tuttum bir süre. Her zaman suyun hakkını verenlerden olmuştum.

Denizin ortasında tek başıma olmak güzel hissettirirken kendi kendime kıkırdadım. Yavaş hareketlerle plaja doğru yüzmeye devam ettim. Plaja çok yaklaşmasamda epey yol katetmiştim. Düzelen nefesime güvenerek tekrar yüzmeye başladım. Seri attığım kulaçlarla kısa sürede tekrar kıyıya gelmiştim. Yürüyerek sudan çıkarken ellerimle saçlarımı sol omzuma toparladım.

Şezlongumun yanında oturan adam Baran'dan başkası değildi. Her zaman ki gibi üstünde siyah bir tişört vardı. Altında ise siyah şortu vardı. Yaklaştıkça mayo olduğunu anladım. Keskin bakışlarıyla beni inceliyordu. Bu durum kızarmama sebep olmuştu. Sessiz adımlarla şezlonga vardım. Havluyu omuzlarıma örterken şezlonga oturdum. Meraklı gözlerle onun vereceği tepkiyi merak ediyordum. Fakat oda aynı benim gibi bana bakıyordu.

Sikerler. İlk kimin konuştuğunun ne önemi vardı ki?

"Günaydın." Kendimden emin çıkan sesim aramızdaki sessiz bakışmayı bölmüştü.

ÇAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin