''Nereye baksam yalan, kime güvensem ihanet!
Ben Arsen HÜRŞAH. Tıpkı ünlü başkomiser Agâh HÜRŞAH aynı zamanda benim babam gibi ben de bir polisim. Daha doğrusu polistim. Kimliğimi elimden aldıkları gün birdaha onu asla geri edi...
Başlamadan önce şuraya yaptığım Arsen & Behram videosunu atayım. Multimediadaki ile alttaki farklıdır. İzlemeyen pişman olur ama.(Çok emek verdim izleyin please. Yorumlarınızı merak ediyorum:D)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mütemadiyen acının eşiğinde çırpınıp duran bir can, başka bir cana hayat sunabilir mi? Bu şans bana verildi. Ne hissettiğimi ise gerçekten hiç bilmiyorum.
Elimdeki gebelik testi ile banyoyu terk ettim. Tam koridorun sonundayken tanımadığım bir numaranın çağrısı üzerine dönen başıma çare olsun diye bulunduğum merdiven basamağına oturdum ve çağrıyı yanıtladım.
''Evet!''
''Alo Arsen abla amirim fenalaştı. Şimdi Sivas Numune Hastahanesi'nin acil servisindeyiz yetiş.''
Bu genç sesi hemen tanıdım. Babamın yardımcısı daha doğrusu eski yardımcısı komiser Ayhan.
''İyi mi şimdi babam? Ne oldu? Neden fenalaştı?''
''Kevser bacımın akıl hastahanesine yatırılacağını duyunca kan şekeri düşmüş. Baygın yatıyor şimdi. Doktorlar şeker takviyesi yapıyorlar.''
Hangisine şaşıracağımı bilemedim bir an. Babam gibi ketum, sert mizaçlı birinin üzüntüden bayıldığına mı yoksa kız kardeşimin akıl hastahanesine yatırılmasına mı? Canına kıymak istediği için bir süre evden uzakta daha güvenli bir yerde kalması en doğrusuydu zaten. Telefonu Ayhan'ın yüzüne kapatıp Maral ile yola çıktık.
