"Bir koku,iki his,üç sen."
Uzunca süren saatler ve dakikalar birbirini kovalamış. Geçmek bilmemişler. Ve bunların sonucunda kocaman ev tamamen sessizlik ile bürünmüş. Bir odada sessizce ağlayan Jimin diğer odada alamadığı kokuları hayal eden Yoongi varmış.
İkisi de bu döngünün sıklığından ve birbirinden kopan bağlarının farkındaydı. Ama ne hareket ediyorlar ne de konuşmak istiyorlardı birbirleriyle.
Sonunda bir şeylerin olması gerektiği kanısına varmıştı Jimin. Artık ne kalp kırıklıkları ne de solmuş hayaller istiyordu. Ya bitirecekti ya da bitecekti. Eninde sonunda birisi bitecekti. Sonsuz aşk veya sonsuz ilgi hiçbir zaman olmamıştı. Herkes bir zaman solar veya ölürdü. Soluklar kesilir ve yeni bir yolda soluk akışına devam ederdi.
Sessiz evin koridorlarında Jimin'in minik ayaklarının sesleri yankılanmaya başlamıştı yavaş yavaş. Sesleri işiten Yoongi, kendini hayallerinden almış ve koridordaki sese vermişti. Endişelenmişti ve bu sigarayla boğulan havasız bir oda kokusuydu. O an anlamıştı zaten. Koku bas bayağı bağırıyordu ona gerçekleri.
Ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi.
Tereddütsüzce açtı kapıyı ve koridorda duran sevdiği adama dikti gözlerini.Evet artık emindi.
O ona ve onun gül kokusuna aşıktı ama Jimin imkansızlık döngüsünden nefret ederdi."Ne düşündüğünü biliyorum Jimin.
Unut bunu."Jimin içinde koskoca evren saklı olan gözlerini keskin ve dolu kahve gözlere dikti. Ne diyecekti veya neye karşı geleceği belirsizce adım attı kocasına doğru ve gömlek yakalarını tuttu, kulağına fısıldadı.
"Ne düşünüyormuşum Yoongi?
Senin hayallerinin kokusunu mu?
Benim hayallerimin kokusunu mu?
Yoksa bitmek üzere olan bu evliliğin kokusunu mu?"Gözlerini yavaşça kapatan Yoongi yutkundu. Derince birkez daha yutkundu ve son cümlenin gerçekliğine ilgisini verdi. Nasıl kurtarırdı evliliğini? Nasıl oyun oynardı her şeyin düzelmesi için?
"O kafanın içindeki minik bir hücrenin bile ne düşündüğünü,kokusunun nasıl olduğunu biliyorum ben Jimin. Senin bedeninde ki her bir noktanın eşsizliğini ve kusursuzluğunu görüp, kalbinin içine girdim ben. Söylesene bana bu evliliği bitirmeyi neden düşleyeyim? Neden düşleyesin?"
Güzel bir konuşmaydı ama Jimin bu sözlerle doymamıştı. Tıpkı sevgisinin açlıktan öldüğü gibi beyni de doymamıştı.
"Ben imkansızı sevmem Yoongi.
Kokuyu sevmem,hayal kurmayı sevmem. Ben beklemeyi de aç kalmayı da sevmem."Bildiği şeylerin kulaklarını doldurması ne kadar sıksa da Yoongi'yi sustu ve karşısındaki bedene yaklaşarak ellerini çenesine koydu. Tüm sevgisi ve gerçekliği ile fısıldadı boş evin boş koridorunda.
"Doyuralım o zaman sevgini.
İmkansız hayalleri bırakalım Jiminie."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölüm nasıl kokar,yoonmin ✔︎
أدب الهواةÖlümün kokusunu alamıyor musun? "Bunun için Tanrı'ya küsmelisin çünkü seni de diğerleri gibi normal yaratmış. Bir avuç gözyaşı ve umutlardan ibaretsin." •Smells like,yoonmin Algosia © 2020,Aralık