Suikast olayını düzenleyen iki adamın tespitinden sonra annemin onlar hakkındaki kesin kararı idam olmuştu. Tabii ne diğer krallıklar ne de herhangi birisi bu karara itiraz edebilirdi.
Ama bu olayın diğer ülkeler arasında olacak barışı bozmak gibi bir durumu olmayacaktı. Hepsi ile yaptığım uzun görüşme sonucunda barışın devamlılığı adına yeni kararlar almıştık. Bu da hepimiz için önemli bir noktaydı.
Bunların hepsi tüm günümü yediği için anca hava karadıktan sonra odama dönebilmiştim. O sırada Magnus'un bana verdiği parfüm gözüme çarptı.
Sanırım şu an Magnus'un odasına küçük bir ziyarette bulunabilirim.
....
Kapıyı tıklatıp sonrasında odaya girdiğimde Magnus'u önündeki taşlar ile oynarken bulmuştum.
"Ne yapıyorsun bakayım?"
"Kendime kolye yapmak için taş seçiyorum." Deyip eline zümrüt rengi bir taş almıştı. "Bu nasıl?"
"Oldukça güzelmiş." Deyip yanına ilerledim ve yatakta karşısına oturdum. "Bana da öğretsene nasıl yaptığını?"
"Şimdi öncelikle... bu taşları satın alıyorum. Genelde boyalı ya da el yapımı taşlar oluyor. Oldukça uygunlar. Sonra bu aletle taşlarda delikler açıyorum." Deyip elindeki dönmeli aletle taşı oymaya başladı. "Bazen onlara şekiller de veriyorum. Onun için ayrı aletlerim var."
"İpler nasıl oluyor?"
"Esnek ipler, bazen zincirler kullanıyorum. Hangisi hoşuma giderse." Bunu dedikten sonra bana yaklaşıp yanağıma bir öpücük bıraktı. "Parfümü sıkmışsın. Beğendin mi kokusunu?"
Benden uzaklaşmadan boynuma da bir öpücük bırakarak geriye çekilmişti.
"Çok beğendim kokusunu. Ama sen şu taş işini köşeye bırakıp benimle ilgilenir misin?"
"Tamam, tabii ki." Deyip gülümseyerek taşları yatağın üstünden kaldırdı ve yandaki çekmeceye koydu. Yanıma yaklaştığı anda da onu kendime çekip kucağıma yerleşmesini sağlamıştım.
"Biraz da ben senin kokuna bakmak istiyorum." Deyip elimi onun saçına çıkardım ve başını biraz geriye alıp yüzümü boyun girintisine yerleştirdim. Kokusunu, aldığım birkaç derin nefes ile içime çekerken kendi teninin kokusu ile birleşen hafif parfüm kokusu başımı döndürmeye yetmişti.
Hafifçe dudaklarımı onun boynunda gezdirmeye başlamıştım. Aynı anda Magnus'un kolları boynuma sarıldı ve saçlarım ile oynamaya başladı.
"Hayatımda gördüğüm en güzel tene sahip olabilirsin." Deyip biraz geriye çekildim ve elimi onun boynuna çıkarıp esmer teni üstünde parmaklarımı gezdirdim. Sonra elim yavaşça tişört kısmının yakasına indi. Önünde duran birkaç düğmeyi tek elimle açıp tişörtün omzunu yana düşürdüm ve açığa çıkan omzuna da öpücükler bırakmaya başladım.
"Ayrıca dün gece için özür dilerim." Deyip geriye çekildim tekrar. "Fazla tepki verdim sanırım. Seni bu denli kısıtlamak hoşuma gitmiyor. Sadece ileride üzülmeni istemiyorum. Bana ne kadar çok kendini kaptırırsan o denli üzüleceksin."
"Bırak da bunun hesabını kendi içimde ben yapayım. Üzülecek olan benim."
"Senin tenine bir başkasının dokunmasını elbette istemiyorum Magnus. Ama bana ait olmadığın dönemde sana bu konuda karışma hakkım olmayacak."
Tekrar boynuna yaklaşıp küçük öpücükler bırakarak onu öpmeye başlamıştım.
"Karışma hakkın olmayacak ama bu durum sana normal gelecek mi?" Dediğinde geriye çekildim tekrar. "Tamam özür dilerim, yine olayı uzatıyorum değil mi?"
"Normal gelecek Magnus. Duymak istediğin şey tam olarak bu değil biliyorum ama normal gelecek."
(O gün gelince ejderha gibi etrafa ateş püskürtünce hatırlatırım sana ben bunları snndksksd. Tatava yapma sikerim belanı)
(Senaryo belli: ileride yollarını ayırırlar. Alec başkası ile olmaya başlar. Magnus içine içine kıskanır. Sonra Magnus birisi ile 3 saniyeden fazla konuşunca Alec ortalığın ağzına eder.)
(Bu sadece sahte bir senaryodur, kesin olacak demiyorum ajksksksms ama oladabilir...)
"Bu konuda daha fazla konuşmayalım o zaman." Deyip dudağıma bir öpücük bırakmıştı. "Ben fazla yorgunum, uyuyalım mı?"
"Uyuyalım madem. Zaten bir süre senin dinlenmen gerekiyor."
Onu yavaşça kucağımdan indirip sonrasında yanına uzanmıştım. Magnus anında boynuma başını gömmüş, kokumu içine çekmişti.
"Bu koku sana çok yakışmış."
"Bana böyle parfümlerden daha fazla yaparsın diye umut ediyorum."
"Kesinlikle yapacağım."
...
Sabah Magnus'tan çok önce uyanmıştım ve canım fazlaca sıkılıyordu.
Bir an onu uyandırmak istedim ama sonra yorgun olacağını düşünüp bundan vazgeçmiştim.
O bana kendi elleriyle bir hediye hazırlamıştı ve ben de buna karşılık bir şey yapmak istiyordum.
Masasının üstüne duran kağıt ve kalemi elime aldıktan sonra Magnus'un yanına bir sandalye çektim. Onun portresini çizecektim.
Çok iyi resimler çiziyordum, bu konuda oldukça yetenekli olmama rağmen annem sürekli boş zamanlarımı bu şekilde değerlendirmemem gerektiğini söyleyip duruyordu. Ona göre resim çizmenin bana kattığı olumlu bir yön yokmuş. Resimi ressamlar çizsin, sen kendi işlerin ile ilgilen deyip duruyordu. Ama şu an için onu dinlemeyeceğim.
Magnus'u izlerken bir yandan da onu resmediyordum. Ama fark ettim ki onu izlemeden bile resmini çizebilirmişim çünkü tüm yüz hatlarına hakimdim.
Resmi kısa zamanda tamamladıktan sonra altına ismimi yazıp resmi Magnus'un yanına bırakarak odadan ayrıldım. Uyandığı zaman göreceği ilk şey kendi resmi olmalıydı.
...
Odamdan çıkıp kahvaltı salonuna inmeden önce kapım çalındı ve içeriye kocaman gülümsemesi ile Magnus giriş yaptı.
"Bu resmi sen mi çizdin cidden?"
"Evet ben çizdim. Sabah sana küçük bir hediye olsun istemiştim."
Ben bunu dedikten sonra kollarını açıp boynuma sıkıca sarıldı.
"Alec bu çok mükemmel olmuş." Deyip geriye çekildi ve resme baktı tekrar. "Resim yapabildiğini bilmiyordum, bana bunu daha önce hiç söylemedin."
"Yapabiliyorum ama zaman harcamıyorum böyle şeylere. Annem zaman kaybı olduğunu düşünüyor."
"Zaman kaybı mı? Alec sanat asla zaman kaybı değildir hem de böyle bir yetenek varken... Resim çizmeyi seviyorsan resim çizmelisin. Ayrıca kim bilir daha neler çizebiliyorsundur."
"Odadaki yağlı boya tablolarını ben yaptım." Dediğinde etrafına bakındı ve şaşkınlığı daha da arttı.
"Ben bunların satın alınmış olduğunu düşünüyordum. Alec bunlar mükemmel ve asla zaman kaybı değiller. Bundan sonra sıkça resimle ilgilenmelisin. Hatta bizzat yanında ben olacağım." Deyip tekrar bana yaklaştı. "Benim bolca resimlerimi çizersin, sana modellik yapmaya hazırım."
Elini yüzüme çıkarıp yanağıma bir öpücük bıraktığında gülümsemiştim.
"Bunu düşüneceğim."
"Düşünme bence, direkt uygula. Ayrıca benden daha iyi bir model bulamazsın." Deyip etrafında döndü ve sonrasında eğilip selam verdi.
"Şu an beni teşvik ediyorsun."
"Daha iyi teşvik yöntemleri de biliyorum ama şu an kahvaltıya gideceğin için bunları sonra göstereceğim."
"Bak işte bunu sabırsızlıkla bekliyor olacağım."
...
Magnus zaten başlı başına bir sanat *-*