Kadın telaşla evinin kapısının önünde çantasında anahtarlarını arıyordu. Bir anda gözü ayak ucunda duran kurumuş güle ilişti. Kadın eğilip gülü aldı ve nereden geldiğini düşünmeden edemedi. Çünkü özenle kurutulduğu her yerden belli oluyordu. Tabikide kadın bu gülü adamın banka onun için bıraktığından habersizdi. Adamdanda habersizdi. Ama hayat adamın kadın için bıraktığı gülü kadına vermeyi bir görev bilmişti. Bu kadar kolay mıydı peki iki aşığın biribrini bulması? Y da aşık olan adamın temiz kalbiyle ettiği duaların gerçek olması.
Kadın sonunda anahtarını buldu. Adamın evine oranla biraz daha lüks bir evdi. Girişte kocaman bir ayakkabı dolabı vardı. Bugün giydiği minik topuklu siyah ayakkabılarını çıkarttı ve diğerlerinin yanına koydu. Belini kemeriyle belli eden montunuda askılığa astı. Giriş kapısının solundaki kapıdan içeri girdi. Burası bordo ve beyaz renklerin hakim olduğu bir mutfaktı. Burayı tasarlayan kişinin zevk sahibi olduğu hemen herkesce kabul edilebilir bir gerçekti.
Kadın hemen dolaptan birpaket aldı ve mutfağın hemen yanındaki oturma odasına geçti. Camın kenarında onun yolunu gözleyen bir vardı. Kadının hayat yoldaşı, en değerlilerinden bir Bay Maviş. Yani bir kuş. Kadın hemen elindeki paketi açtı ve Bay Maviş'in yemek kabını doldurmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİRAZ BEN EN ÇOK DA SEN
RomansaŞimdi tanıyın beni. Ben Araf SONAY. Cennetle cehennem arasında gidip gelen biriyim. Ne çok masumum ne de çok kirli. Peki ilerde ne olacak? Onu bulursam ne yapacağım? Bende onun gibi ellerimle kendimi cehenneme mi atacağım? Kötü dediğim insanlar kad...