⚫29⚫

117 14 13
                                    

hatırlatma*
Kızaran patatesleri alıp tabağa koyduktan sonra üzerini bir bezle kapattım. Kalan patatesleri de tavaya atarken çalan kapıyla  duraksadım.
.
.

Kapıya doğru ilerledim ve gelene baktım kuryeciydi galiba iyi de ben sipariş vermemiştim ki. Belki abimler vermiştir düşüncesiyle kapıyı açtım.

-" Merhabalar efendim Jung Minseo siz misiniz? " onu onayladığımda devam etti.

-" Bu mektup size efendim şuraya bir imza alabilir miyim?" uzattığı kalemi elinden alıp konuştum.

+" Gönderenin bilgisi var mı acaba? "

-" İçerisinde bildirilmiş efendim. İyi günler."

+" İyi günler kolay gelsin." salona doğru ilerleyip daha sonra okumak için mektubu televizyon ünitesinin içerisine koydum.

-" Kimmiş Minseo? " önemli değil deyip sofranın eksiklerini tamamladım. Abimleri uyandırmaya giderken odadan çıkıp mutfağa doğru gelirlerkenki yürüyüşleri ikimizi de güldürmüştü.

+" Günaydın uykucular hadi sofraya." oturup kahvaltımızı etmeye başladık. Ellerimize sağlık kkk.

-" Ee çifte kumrular 8 gün kaldı he nasıl heyecan var mı ? " Minji atılırken yüzündeki mutluluk o kadar belliydi ki.

-" Evet evet ya çok az kaldıı. Hoseok bugün de alışverişe gitmeliyiz annemlerle beraber." evet abimin sevmediği kısımlara doğru ilerliyoruz. Daha önce de söylediğim gibi birkaç gündür bu alışveriş işleriyle uğraşıyorlar.  Ah evlenmek çok meşakkatlı bir iş.

-" Bugün de mi ya ? Çok yoruldum, ben gelmesem olmaz mı ? "

-" Yah Hoseok beni yalnız bırakma annemlerle." ikisinin de bu alışveriş işinden epeyce sıkıldığı belliydi.

-" Tamam tamam ama bak bugün son değil mi ? " kafasıyla onu onaylarken kollarını abimin boynuna sardı. Hadi evlenin artık ben hala olmak istiyorum ehe :)
...

Sofrayı kaldırtıktan sonra onları aşağıda bırakıp mektupla beraber odama çıktım. Kimden gelmişti acaba? Odamın kapısını açtığımda açık olan pencereden vuran rüzgar vücudumda anlık bir titremeye neden olmuştu. Pencereyi kapatıp yatağıma oturdum. Zarfı açıp içerisindeki kağıdı aldım. Kağıdı incelerken sondaki isimle gözlerim büyüdü.

-" Kim Seokjin"
...

Kağıdın üzerine düşen yaşla ağladığımın yeni farkına varıyordum. Evet bir psikolojik sorunu olduğunu anlamıştım ama o onları yaparken bu konuyu pek de göz önünde bulunduramıyordum. Evet yaptığı şeyler tabii ki hafife alınmazdı ama dediği gibi kontrol onda değildi. Keşke böyle olmasaydı. Keşke böyle tanışmasaydık. Keşke o otele ve o odaya hiç girmeseydim. Yaşanan şeylerin sorumlusu bendim. Jungkook'un aylarca yürüyememesinin, Seokjin'in bu hâle gelmesinin sorumlusu bendim. Tamam geçmişten gelen problemlerin verdiği bir yük de vardı üzerinde tabii ama ben bardağı taşıran o son damla olmuştum. Her şeye rağmen neden yanımıza gelmedi. Umarım aklımdan geçenler onun aklından geçmiyordur. Yapmaz o yapamaz değil mi ? İçime düşürdüğüm endişeyle rehberime girip aradım.

-WWH :) aranıyor..

Evet numarasını silmemiştim. Ah cidden...Ulaşılamıyor. Korede olduğu bile meçhul nasıl bulacağız ? Sonuçta tedavisini tamamlamıştı değil mi? Kendimi dizginlemeye çalışsam da başarılı olamadım. Aşağıya inip abimlerin yanına gittim.  Mektubu onlara da okuyunca aklıma gelen şeyi onlara da söyledim. Taehyung'un verdiği fikirle dağılıp aramaya karar verdik. Abim, Minji ve ben bir arabaya. Taehyung ve Jungkook da bir arabaya binmişti. Biz sahil kesimlerine ve nehir kenarlarına bakarken onlar iç kısımlara bakacaktı. Seokjin lütfen bizimle kal...

 ROOMMATE || KSJ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin