Bölüm 21

325 22 0
                                    

Merdivenlere yönelip, Alex denen adamı takip etmeye başladık. Bunların elinden kurtulmam gerektiğini biliyorum ama bunu nasıl başaracağımı bilemediğim için mecbur onların dediklerini yapmak zorundaydım. 'Keşke Jordan gelip beni bunların elinden kurtarsa!' Dedim içimden merdivenlerin son basamağına geldiğimizde.

Birden o karanlık koridorun başında büyük bir patlama oldu. Vampirlerin dışında bir tek ben kendimi korumak için yere doğru eğilip, başımı ellerimin arasına aldım. Evet, biliyorum çok aptalca ama ben insanım! Yani onlar gibi ölümsüz değilim, değil mi ama?

"Nereye gittiğinizi sanıyorsunuz kardeşim?" dedi tanıdık ve içimin kıpır kıpır olmasını sağlayan o muhteşem erkeğin sesi.

"Vay vay vay! Demek benim sevgili kardeşim krallığını bırakıp buralara kadar gelmeyi düşünebilmiş." Dedi alaycı bir edayla.

"Bırak dalgayı Alex, burada neler oluyor?" diye sordu bize doğru yaklaşırken. "Bu kadının burada ne işi var?" dedi yanımıza biraz yaklaşıp, eliyle beni işaret ederek. "Sana ondan uzak durmanı söylemiştim yoksa başına bela açarım demiştim." Dedi sinirlerine hâkim olmaya çalışıyormuş gibi iki elini de yanlarda yumruk yapmıştı.

Evet, bu sözlerini çok net hatırlıyordum. O gece beni ve kızları Alex'den kurtarmaya çalışırken bu sözleri söylemişti. Hatta gözümüzün önünde iki vampiri de büyü yoluyla havaya uçurmuştu.

"Öncelikle sevgili kardeşim. O kadın benim yanımda kalacak, çünkü benim sevgilim. İkincisi, burası benim bölgem, unuttun mu?" dedi imalı bir ses tonunda.

"Unutma ki bu kadına yaklaşırsan seni çok büyük cezalarında beklediğini söylemiştim. Peki, sen bunu hatırladın mı? Ayrıca bu kadın senin sevgilin değil Alex." dedi parmağıyla beni işaret ederek.

"Elbette benim sevgilimdi. Sana onu sevdiğimi söylediğimde bana yardım ettin ve onu senin için verilen partiye getirmemi sağladın, unuttun mu? Gerçi o partinin senin için olduğunu bile sonradan öğrenmiştim. Babamın krallığı sana bırakacağını başından beri biliyordun. Bana ne bıraktı peki? Koskocaman bir hiç! Seninle aramda çıkan kavgada onu benden uzaklaştırıp elimdeki son şeyi de almaya çalıştın." Dedi tıslayarak ve nefret dolu gözlerle ona bakarak. "Ama sonuçta Zeynep tekrar benim olacak. Ve bu kez sen bile engel olamayacaksın." Dedi kükreyerek.

"Hayır. Onu kral uzaklaştırdı ve evine götürmemi emretti." Diye açıklamada bulundu.

Tam 'bu da ne demek?' diye soracaktım ki kendime, birden ışığın geldiği yerden bir grup adam, bulunduğumuz odaya ellerinde silahlarla dalarak namlularını bizlere doğru çevirdiler. Aslında silahların namluları bana değil, yanımdaki üç vampire çevriliydi ama bende kendimi onlarla bir sayıyorum işte.

"Zeynep, buraya gel!" dedi Jordan beni işaret ederek.

Yavaş adımlarla ve dikkatli bir şekilde yanında bulunduğum üç vampirin arasından geçip, kurtarıcıma doğru ilerlerken, birdenbire Alex beni kolumdan tuttuğu gibi kendine doğru çekip, önünde beni siper haline getirdi.

Ancak Alex beni tutup kendine çektiğinde, yapmaması gereken bir hata yaptı ve boynumda duran haça dokundu. Ona dokunmasıyla etrafa beyaz ve parlak bir ışığın yayılmaya başlaması bir olmuştu. Bu sırada bu ışık huzmesi içinde Alex'in acı dolu çığlıklarını duymak gerçekten de korkutucuydu.

"Neler oluyor?" diye sordu Buket korku dolu bir sesle.

"Bilmiyorum." Dedim ama içimden de 'Ama iyi şeyler olmadığı kesin!' Dedim boynumda parıldayan kolyeye bakarak.

"Ah! Lanet olsun Zeynep. Bunu yapmamalıydın işte! O boynunda taşıdığın kolyeyi sen verdin değil mi Jordan?" dedi gözlerine kolunu siper edip, sinirden köpürürken.

"Hayır kardeşim." Dedi Jordan kolunu gözlerini korumak için siper ederken.

Birden ne olduğunu anlamama fırsat kalmadan içime bir şeyin girdiğini hissettim ve bütün vücudumu etkisi altına alıp beni hareketsiz bıraktı. "Bırak beni!" diye bağırdı içimdeki kişi.

Vampirlerin hepsi benden çıkan o tanınmadık sesi duyunca donup kaldı. Bir anda ayaklarımın yerden kesildiğini fark ettim. Evet, gerçekten de ayaklarım yerden kesilmişti ve havada resmen uçuyordum.

"Zeynep?" dedi Jordan bize doğru ilerlerken. "Sen iyi misin?" dedi şaşkın bir şekilde bana bakarken.

Ağzımı açıp bir şeyler söylemek istiyordum ama bütün vücudum sanki benim istemim dışında hareket ediyormuş gibiydi. Ne ellerimi hareket ettirebiliyordum, ne de başımı oynatabiliyordum.

"Neden konuşmuyorsun? Beni tanımadın mı yoksa?" dedi üzgün bir yüzle bana bakarken.

"Beni dinleyin vampirler!" Dedim ama konuşan ben değildim. Benim ağzımdan konuşan birisiydi ve ben onun kim olduğunu bilmiyordum.

"Ama... Ama bu imkânsız!" dedi geriye doğru korkmuş gözlerle adım atarken. Belli ki Jordan benim içimdeki kadın her kimse onu tanıyordu.

"Beni öldürdüğünü mü sanıyordun?" dedi ve kahkaha atmaya başladı. Aynı vampirler gibi gülüyordu. "Üzgünüm ama beni öldürmek o kadar da kolay değil!" dedi imalı bir sesle.

"Bu... Bu nasıl olabilir?" dedi Jordan bir adım ileri gelerek.

"Bence fazla yaklaşmasan iyi edersin. Yoksa senin bitiremediğin işi ben bitiririm... Jordan Grench." Dediğinde, sesindeki imayı anlayamamak çok zordu.

Belki içimdeki herkimse beni duyabilir diye düşüncelerimden konuşmaya karar verdim. 'İçimdeki herkimsen beni serbest bırakmanı istiyorum. Ben sana zarar verecek bir şey yaptığımı sanmıyorum.' Dedim yalvaran ses tonumu kullanarak.

'Ah sevgili kızım, ben seni korumak için gönderilmiş bir meleğim. Sana zarar vermek gibi bir niyetim yok.' Dedi benim gibi düşüncelerinden konuşarak.

'Sen bir melek misin? Peki, seni bana kim gönderdi?' dedim şaşırmış bir şekilde.

'Bunu sonra anlatacağım hayatım, ama önce şu vampirlerle konuşmamız gerek.'

"Bizden ne istiyorsun Amelia?" diye sordu Jordan sinirlerine hâkim olmaya çalışırmış gibi dururken karşımızda.

"Sizden ne mi istiyorum?" diye tekrarladı kadın insanın kanını donduracak şekilde kahkaha atarak. "Tanrı aşkına! Sizin şeytanın yanına cehenneme gitmenizden başka ne isteyebilirim ki? Bizi yok ettiğinizi sanıyorsunuz, değil mi? Ama emin ol ki çok yanılıyorsunuz! Bizi o zaman gafil avlamıştınız. Çünkü şeytan ile uğraşmamız gerekiyordu. Ama bu olay bir daha tekrarlanmayacak. Bu yüzden sizi uyarmaya geldim. Bizim ırkımız hâlâ hayatta ve sizinle savaşıp, bu dünyadan gitmenizi sağlayacağız." Dedi gürleyen bir sesle.

"Bize hiçbir şey yapamazsınız. Çünkü sizi yok ettiğimizi çok iyi biliyoruz." Dedi Jordan kızgın bir şekilde. "Hemen Zeynep'i serbest bırak ve buradan defolup git." Dedi odayı inletecek şekilde gürleyerek.

Kadın önce yeri inletecek kadar yüksek sesle kahkaha attı, sonra da gözlerini Jordan'a dikip konuşmaya başladı. "Sizin bilmediğiniz çok şey var vampir bey! Bunu çok yakında öğreneceksiniz. Şimdi sizlere vereceğim bu armağan diğer vampirlere de örnek olacak." Dedi ve kollarımı yukarı kaldırtıp bilmediğim ama tanıdık gelen kelimelerde bir şeyler söyleyip, daha da parlayarak vampirleri ışığın içine aldı. Birden vampirlerden korkunç derecede çığlıklar yükselmeye başladı. O anda kendimi fazlasıyla yorgun hissetmeye ve daha fazla kendimi uyanık tutamayacağımı anlayıp, uykunun güvenli olabileceğini düşündüğüm kollarına bıraktım.

TILSIM SERİSİ 1. KİTAP BAŞLANGIÇ(E-KİTAP OLACAK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin