Doğum günü.
"Bu yıl ölmeyi diliyorum." Yavaşça açtım gözlerimi. Mumları üfledim ve herke sevinçle alkışladı. O zaman bilemezdim ki hepimizi öldürdüğümü.Eksilmekten korkmayınca hiç azalmıyordun ama eğer eksilmek senin en büyük korkun olmuşsa.. İşte o zaman ufak ufak eksilmeye başlıyordun. Bir yaş daha büyümek, bir yılın daha geçmesi bu ömür denilen ırmakta. Her yıl biraz daha tecrübe edinmek, biraz daha incinmek, biraz daha eksilmek.
Bu hikayenin her zaman yarım kalan çocuğuydu Deniz.Artık 20 yaşında olacak olması fark etmiyordu. Ruhu 10 yaşında sıkışıp kalmıştı. Anne ve babasının yangında can verdiği o gecede.
O gece hava her zamankinden biraz daha soğuktu. Kimse o havada dışarı çıkmak istemezdi. İnsanın kanını donduracak esinti hakimdi. Aynı apartmanda oturan ama o zamanlar birbirleri ile çokta sıkı fıkı olmayan dört çocuk o akşam için anlaşmışlardı. Ailelerinden yalvar yakar izin almışlardı. Hepsi sıkıca giyinmiş ve buluşmuşlardı. Bir daha hiç birbirlerinden ayrılmayacaklarını ve birbirlerinden başka kimselerinin olmayacağını bilmiyorlardı. Evlerinin tam karşısında olan parkta koşturuyorlardı. Her beş dakika da bir ailelerine el sallıyorlardı. Soğuk tenlerini acıtsa da gülüşleri birbirlerinin içini ısıtıyordu.
Henüz hayatı pembe ve berrak gören dört çocuk eğleniyordu. Hayatın onlara bu gece acımasız kollarını açacağını bilmeden.
Birkaç aydır apartmanı yıkmak ve yenilemek isteyen biri vardı. Ama apartman olduğundan bu yana burada oturanlardan hiç biri istememişti. Karşı çıkmışlardı. Ama adam durmadı. Kimse boşaltmayınca dairelerini başka başka yollar denedi. Gözünü o kadar çok karartmıştı ki, bir apartmanı ateşe verdirtecek kadar. O dört çocuğun gözlerinin önünde kül edecek kadar. 35 cana kıyabilecek kadar. İçlerinde o dört çocuğun ailesi..
O apartmanın içinde o dört çocuğun ruhları sıkışıp kaldı o gece. Bugün hepsi yirmili yaşlarında olsa da o yangın hala içlerinde devam ediyordu. Gözlerinde o yangının alevleri vardı. Pastanın üstünde ki mumlar gibi eriyip yok olmuyordu. Hayat denilen ırmağa rağmen inatla daha da alevleniyordu.
Şimdi o küçük kız 20 yaşına basıyordu. Bu zamana kadar dilediği hiçbir şey olmamış, hiçbir dileği gerçekleşmemişti. 20 yaşında dileğinin gerçekleşeceğini kim bilebilirdi ki? O yangın sönmeyecekti zamanla belki ama tamamen ortadan kalkacaktı. Birbirlerinden asal ayrılmayan dört gencin, o küçük kızın dileğiyle herkesi terk edeceklerini kim bilebilirdi ki.
"Bugün iyi görünmüyorsun."dedi Ecevit. Deniz bakışlarını masadan kaldırdı ve arkadaşına baktı. Ecevit ile düğünden sonra yani üç hafta önce konuşmaya başlamışlardı. Ecevit sayesinde çok fazla yol kat etmişti. Normalde üç hafta önce yakınlaşmaya başladığı insana bir şeyini anlatmayı düşünmezdi bile ama şuan Ecevit her şeyini biliyordu. Nasıl olduğunu kendi de bilmiyordu ama uzun zamandır hayatındaymış gibi hissetmişti. Bu kadar kısa sürede bu kadar fazla şeyle yüzleşebildiği için mutluydu.
"İyiyim ben."dedi elinde ki çaydan bir yudum alırken. Artık eskisi gibi samimi bir şekilde gülebiliyordu. Sıcak gülümsemesi tekrar dudaklarında ki yerini bulabilmişti. Bir şeyleri tam anlamıyla geri plana atamazdı ama kabullenebilirdi. Kısaca duvar öremediği için üstüne örtü örtmüştü. "Peki iyi olacak mısın?"diye sordu Ecevit.
Bugün herkes bir arada olacaktı. Çünkü Deniz'in doğum günüydü. Dört çocuk her doğum günlerinde birbirlerinin yanında olacağına söz vermişti. Doğum günleri onlar için çok önemliydi. Eğer bir bile doğmasaydı onlar dört kişi olamazlardı. Yani biri doğmuş ve dört çocuktan biri olmuştu. Bu onlar için mucize gibi bir şeydi. Deniz soruya cevap vermedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNETİN ÇOCUKLARI
Teen Fiction"Betimlemelerin çoğunu kaldırdığım ve ağlayarak bitirdiğim hayatımda hep kelimeleriyle var olacak dört çocuk;" ------- Cehennemde kaybolan cennetin çocukları. "İnsan hayatı kalp ritmine benzer. Monitörde görünen düz çizgi senin öldüğünün işaretidir...