Sabah gözlerimi açtığımda etrafın bulanık olduğunu görmüştüm. Ayağa kalkmaya çalıştığımda ise yere düşmüştüm. Şu anda yerden kalkmaya çalışıyor bir vaziyetteydim. Ne kadar toparlanmaya çalışsam da başaramıyordum. Başım dönüyor vücudum titriyordu,duvara yaslanıyor gözlerim telefonumu arıyordu. Fakat etrafı zar zor görebiliyordum,telefonumu gördüğümde sevinsem de sevincim kısa sürmüştü çünkü telefonum bana çok uzaktı ve ben ayağa bile kalkamıyordum. Ama denemekten başka çarem yoktu bu yüzden dizlerimi yere sürte sürte ilerlerken yatağıma tutunmaya çalışarak ayağa kalkmayı başarabilmiştim. Telefonumu hızlıca elime alıp yatağın üzerine düşüvermiştim. Tuş rehberini açtığımda etraf daha da bulanıklaşmıştı elimi çabuk tutmalıydım yoksa burada bayılıp kalırsam kimse duymazdı bile. Herhangi bir isime basıp telefonu kulağıma götürdüm.
"A-lo"
"Füsun n'oldu?" Aycan'ı aramıştım.
"Kal-kamıyorum"
"Neredesin?"
"E-vimde"
"Adresi verebilir misin?" Tam ağzımı açacakken konuşamadığımı ve boş tavanımı da göremediğimi fark etmiştim. Bilincim yavaş yavaş gidiyordu Aycan telefondan bir şeyler diyor cevap bile veremiyordum.
Gözlerimi araladığımda bir hastanenin odasında olduğumu görmüştüm. Sağıma baktığımda sandalyede oturan bana endişeyle bakan Aycan'ı görmüştüm.
"Aycan"
"Nasılsın Füsun?"
"İyiyim de bana ne oldu?"
"Kan şekerin düşmüş düzensiz besleniyormuşsun ve bu yüzden de bayıldın" en son Aycan'ı aramıştım ve adresi veremeden bayılmıştım.
"Adresimi nereden buldun ki?"
"Ben değil Göksun Bey buldu işe başlarken doldurduğun formlarda adresin yazılıymış"
"İşten kovuldum değil mi?"
"Ne,neden ki?"
"İşe gelemedim"
"Saçmalama Füsun bayılmıştın" haklıydı fakat kovulmamış olduğuma şaşırmıştım.
"Ne zaman çıkacağım buradan?"
"Doktor çağırayım" deyip Aycan odadan çıktığında kapı açık kalmıştı ve koridorda koltukta oturan Göksun'u görmüştüm. O da mı gelmişti? İyi de neden? Belki de Aycan'ı getirmek içindir.
Göz göze geldiğimizde bakışlarımı kaçırıp buraya gelmemesi için dua etmeye başlamıştım. Odanın içerisine biri gelince onun geldiğini anlamıştım. Kovulmadığıma hala emin değildim bu yüzden korkuyordum. Yüzüne baktığımda onun da bana baktığını gördüm,bir şey demeden öylece durmaya devam ettim. Yanımda duran koltuğa oturduğunda sadece gözlerinin içine bakıyor sessiz kalmaya devam ediyordum.
"İşten kovulmadın" dediğinde derin bir nefes aldım.
"Teşekkür ederim" dediğimde bile yüz ifadesi değişmemişti.
"Teşekkür etmene gerek yok fakat rapor alman gerekecek" onaylarcasına başımı sallayıp gülümsemiştim. Nezaketen gülümseme zahmetine bile giremeyecek ne sorunu olabilirdi bu adamın? Bir şey demeden kalkıp odadan çıktığında Aycan'ı beklemeye devam ettim. Geldiklerinde raporumu alıp hastaneden çıkıp evime gitmiştim.
İştahım pek olmasa da bugün yaşanan olayların tekrardan yaşanmaması için birkaç şey atıştırıp penceremin kenarına gitmiştim. Oturuyor düşüncelerimle boğuşuyordum,hala o gizemli kapının ardındaki sırrı çözememiştim. Ne olabilirdi ki? Ne kadar düşünsem de mantıklı bir cevap bulamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piksel Dünya
Teen FictionFüsun daha küçükken babası, annesini öldürüp ardından intihar etmiştir. Küçüklük yıllarını komşusunda geçirmiştir. Ama komşusu vefat edince tekrar yalnız kalan Füsun,işinden de kovulunca geçinmek için yeni bir iş bulmuştur. İş yerindeki gizemli bir...