18| 1 Eylül

2.7K 346 495
                                    

Sabahın erken saatlerinde He ran'ın evinin önünde toplanmaya başlayan köylü oldukça sinirliydi. Ağlama seslerinden ayrı gelen bağırış sesleri He ran'ın kulağına her ulaştığında yumruklarını sıkıyordu.

Gözleri önündeki kardeşi yatakta iki büklüm olmuş kafasına kadar çektiği yorganla yatıyordu. Üzerindeki baskı o kadar büyüktü ki duyduğu her ses daha bir baskı uyguluyordu ona..

Dayanamayan He ran odadan ayrılıp hızlı bir şekilde evin önüne çıkmıştı. Köylüye haberi kimin yaydığını tahmin etmek çok da zor değildi. Kalabalığın karşısına geçtiğinde sesler kesilmişti. He ran'dan korkuyorlardı ama evinin önünde toplanacak kadar da cesaretleri vardı.

Tek tek hepsinde gözlerini gezdiren He ran derin bir nefes almıştı. "Konuşun. Niye sustunuz?"

"Açıklama bekliyoruz. Bizi korumaya söz veren birinin kardeşinin yaptığı da ne böyle?"

He ran başını olumlu bir şekilde sallarken "Haklısınız.." diyerek ağlayan kadınla kısa bir göz teması kurmuştu.

"Fakat bilmediğiniz çok şey var. O asla bilerek zarar verecek biri değildir. Kendi canını verir ama başkalarına asla zarar vermez"

"Gece katliama çıkan biri.. bahsettiğimiz kişi aynı olamaz"

Yumruklarını sıkan He ran "Üzerinde güçlü bir lanet var" demişti dişlerini sıka sıka. "Lanet yüzünden yapıyor"

Sessiz kalan köylü birbirleri arasında bakışırken He ran ciddi bir şekilde onlara bakıyordu. Kardeşini asla ezdirmezdi. Kimse buna cesaret edemezdi.

"Kusura bakma ama biz lanetli birini köyümüzde istemiyoruz"

Duyduklarıyla kaşlarını çatarken gözleri konuşan bedeni bulmuştu. He ran da Busan'da kalmaya pek hevesli değildi açıkçası.

"Bu köy benim korumam altında.."

"Evet, gördük nasıl koruduğunu"

Sinirlerine hakim olamayan He ran, gözleri kırmızı rengini alırken karşısındaki bedenin üzerine doğru yürümüştü. Elinde olan bir şey yoktu. Daha fazla insanın zarar görmemesi için bu laneti bozacak bir şeyler yapması gerekiyordu.

"Nankörlük en nefret ettiğim şeydir yabancı! Ben bu laneti bozmak için kardeşimin yanından ayrılmak zorunda kaldım! Onun için, bir değil birden çok kişinin hayatını kurtarmak adına lanetli ormana girip onca tehlikeyi göze aldım..!"

Başını kaldırıp kendisini dinleyen kalabalıkta gözlerini gezdirdi. Uzun bir açıklama yapmak zorunda değildi. Nasılsa kendisi neyin ne olduğunu biliyordu. Başkalarının düşünceleri onu gram ilgilendirmezdi. Köylü onun tarafından çekilse bile sorun değildi.."Şimdi gidin buradan. Daha fazla rahatsız edilmek istemiyorum"

Arkasını dönüp eve doğru ilerlerken duyduğu fısıltılarla derin bir nefes alıp vermişti. Ölenler için artık sadece üzgün olabilirdi. Elinden bir şey gelmezdi.

Sesler giderek uzaklaşırken kalabalığın dağıldığını anlayabiliyordu. En azından köylüyü atlatmıştı. Tek sorun Jimin'di. Onun işi daha fazla uzatacağının farkındaydı. Eğer olur da ona karşı savaş başlatırsa Tanrı şahitti sürüsünde ne kadar kurt varsa hepsini yok ederdi.

Rae he'nin odasına girdiğinde yorganın altından çıktığını fark etmişti. Yanına doğru ilerlerken Rae he'nin kalkan başıyla boğulanmış gözlerini görmüştü.

Cursed Blood ᴶᴶᴷHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin