Kırmızı kapüşonunun şapkasını kafasına geçirdi Kenma ve her gün uğradığı atari salonunun önünde durdu. İçeri girmedi, içeri girebileceği bir kapı da yoktu zaten.
Bir süre altın sarısı gözleri yanmış binayı izledi. Bunun bir sebebi yoktu, varsa bile her zaman olduğu gibi çok sonra öğrenecekti. Bu yüzden, omuz silkip evine giden yöne ilerlemeyi denedi.
Denedi diyorum çünkü önünde duran uzun beden yolunu kapıyor, geçmesine engel oluyordu.
"Sen şu tüm oyunları kazanan çocuksun değil mi?! Vay be, seninle yüz yüze olmak büyük bir onur gerçekten."
Kenma kendisinden uzun boylu çocuğa bakarken konuşmadı. Gencin sözlerine ne cevap verilir bilmiyordu, bu yüzden bir süre sustu. Sonra, aklına gelen ilk şeyi sordu, "Salona ne oldu?"
Uzun boylu hafifçe kıkırdadı. Kenma bunu tuhaf bulmuştu, söylediklerinin nesi komikti ki?
Genç sonunda gülmesini bastırdığında tamamen Kenma'ya odakladı bakışlarını. "Birbirlerine çok benzeyen bir grup genç burayı yaktı."
Eğer Kenma, duygu ve mimiklerini kontrol edemeyen bir insan olsaydı orada kahkahalara boğulurdu. Ama şapkasını düzeltip "Bu dediğine veletler bile inanmaz." Demekle yetindi.
Siyah saçlı çocuk omuz silkti ve elini uzattı. "İnanıp inanmamak sana kalmış. Ben Kuroo bu arada."
Kenma kendisine uzatılan eli tutup yavaşça sıktı. "Kenma. Yalan ve flört konusunda çok kötüsün."
Kuroo Kenma'nın elini bırakmadan bir kahkaha attı. Bu, Kenma'nın da bir tebessüm etmesini sağlamıştı. "Demek seninle flört etmeye çalıştığımı düşünüyorsun," gencin elini kaldırıp abartılı bir şekilde öptü. ", Öyleyse seni video oyunu oynamaya davet etsem beni reddetmezsin?"
Kenma hafifçe gülümsedi ve elini çekip kapüşonlusunun ceplerine soktu. "Başka bir teklif sunsan reddederdim. Ama konu oyun olunca hayır diyemiyorum."
***
"Ya Kuroo düzgün oyna şu oyunu!"
"Ama çok zor!"
"Ateş ve Su oynuyoruz!"
"Biliyorum?!"
"Siz ikiniz, bağırmayı kesin lan!"
Kuroo ve Kenma anında sus pus olurken, onlara bağıran adam da önüne dönmüştü.
Uzun bir müddet sessizce oturan ikili en sonunda sıkıldıklarına kanaat getirip girdikleri salondan dışarı çıktılar. Bu sırada "Madem oyun oynayamıyorsun beni niye çağırdın ki?" Diyordu Kenma.
Kuroo mahçupça gözlerini kaçırdı. "Yani bilmem, sadece böyle daha iyi olacağını dü- off!" Yutkundu ve kısa boylu gencin gözlerinin içine baktı. "Bak, yolda karşılaşmamız ya da seni buraya davet etmem ne tesadüftü ne de öylesine bir şeydi Kenma. O sürekli gittiğin atari salonunda çalışıyordum, yanmadan önce. O zamandan beri seni tanıyorum ve senden hoşlanıyorum."
Kenma şaşkınca gence baktı. "Sabah bilerek yanıma geldin yani? Geleceğim saati de biliyordun?" Kuroo kafa salladığında Kenma devam etti. "Röntgenci misin?"
"Ne- hayır tabii ki! Sadece biraz şanstı işte."
Kenma inanmasa da belli etmedi.
İki genç bir süre boyunca sessiz kalıp caddeyi izledi. Arabalar geçip gitmeye, insanlar önlerinden yürümeye devam ederken Kenma konuştu en sonunda. "Eğer, sonraki sefere daha güzel hazırlanırsan, bir şans verebilirim sana."
Kuroo şaşkınlıkla Kenma'ya baktı ama genç çocuk ısrarla gözlerini kaçırıyordu. Bu uzun boylunun kalbinin ritmini bozsa da belli etmedi ve gülümseyerek önüne döndü.
##
Ne yazdım bilmiyorum yeeeey
Beni çok mutlu ettiniz bende sizi mutlu etmek istedim, başarabildim mi bilmiyorum ama umarım seversiniz~
Kuroo yalan söylemiyordu :^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spares // KuroKen
FanfictionKenma her gün aynı atari salonuna gidiyordu. [One-shot] [Ew x Hq]