ch. 21 - Akıl Oyunları

334 31 26
                                    

   Derya uyandığında Ruhi'nin gülüşüyle karşılaştı. Hafızasında bazı yerler kaybolmuştu. Son iki saatte başına neler geldiğini hatırlamıyordu ancak canı çok yanıyordu. Bitmek bilmeyen işkenceler ve vücudunda ilerleyen zehir sanki onu kontrol altına almaya çalışıyordu. 

   "Sana... asla boyun... eğmeyeceğim... Duydun mu?" diye tısladı. 

   "Ben de senden böyle bir şey talep etmedim zaten. Sadece sevdiğin kadın için kalkıp savaşmanı beklemiştim, sen onu da yapamadın. Görünüşe göre Heves'i iddia ettiğin kadar çok sevmiyorsun... Ona dokunduğumu bile bile hiçbir şey yapmadın. Ben olsam şu testereyle bacağımı kökünden keser yardıma koşardım. Pardon, sürünürdüm..."

   Derya son nefesini adama, "Canavar." demek için harcadı ve yere yığıldı. Ne kadar bayılırsa bayılsın, uyandığında her şey yeniden başlıyordu. 

   Ruhi sessizce kalkıp Heves'in odasına geçti. Heves artık hiç konuşmuyor, öylece yatıyordu. Adamı gördüğünde ona bakmadı bile. Korkunç bir haldeydi, yalnızca tek bir noktaya bakıyordu ve gözlerini asla kırpmıyordu.

   Derya'nın sandığının aksine, Heves'e asla dokunmamıştı. Sadece onun öyle düşünmesini istemişti. Derya bu numaraya inanmış, kapalı kaldığı odada çıldırarak kendini duvarlara çarpmış, yine de Ruhi'nin istediği gibi ayağını testereyle keserek oradan çıkıp Heves'i kurtarmaya cesaret edememişti.

   Adam orada kalıp Heves'le eğlenmeyi çok isterdi ancak telefonu çalınca apar topar koridora çıktı, kapıyı kapattı. Arayan Zerrin'di. Hemen öksürerek boğazını temizledi, sanki kadın onu görüyormuş gibi saçını ve kıyafetlerini düzeltti. 

   "Efendim Zerrin Hanım? Evet, harika durumdayız. Azra ve Deniz neredeyse buraya gelir. Siz ne zaman teşrif edeceksiniz?"

   Kadının oraya gelmeden önce Ruhi'den son bir isteği vardı. Ruhi dikkatlice dinledikten sonra, "Tamam." dedi ama oldukça tedirgindi. Çünkü alelade bir şey istememişti Zerrin, istediği epey tehlikeli bir şeydi. Yine de kabul etti, zira Zerrin konuştuğunda akan sular duruyordu. 

   "Görüşürüz."

   Telefon aniden kapandı. Soğukkanlı katil cep telefonundaki saati kontrol ettiğinde kurbanlarına verdiği sürenin neredeyse dolmak üzere olduğunu görmüştü. 9 saat, göz açıp kapayıncaya kadar geçecek bir süreydi. Her şeyi kılıfına uyduran bu adam, elbette Azra, Deniz ve Selim'in şu an nerede olduğunu, hatta nereye gideceklerini gayet iyi biliyordu.

   Zira bütün planı buna göre kurmuştu.

   "Söylediklerimi iyice anladın değil mi? Planın başlaması tamamen senin başarına bağlı. Onu ağına çek, senin için yapması oldukça kolay bir şey."

   "Anladım, merak etmeyin."

   "Merak ediyorum, bu benim işim. Her şey burada başlayacak. Sonrasını düşünmene gerek yok. Ben geri kalan bütün detayları bizzat halledeceğim. Ama eğer olur da sonradan caymaya kalkarsan sonuçları çok ağır olur, bilesin."

   Karşısındaki satılmışı alenen tehdit eden Ruhi, aslında bu tehditleri savurmasına gerek olmadığını biliyordu. O güvenmediği kimseyle işe başlamaz, bununla birlikte kimseye güvenmezdi. Yaman çelişkiler içinde yaşayarak hareket eden katil bu zamana kadar hiçbir planında çuvallamamıştı. Ancak daha önce böylesine büyük ve organize bir iş de yapmamıştı. Daha önceki işlerinden elde ettiği ganimetlerden yalnızca ufak bir payını planın zeminini oluşturacak sahtekara teslim etti.

   "Ama burada konuştuğumuzdan çok daha fazla para var..."

   "Şimdi paranın benim için bir sorun olmadığını anlayabildin mi? Sen işini yap, gerisine karışma. Paranı fazla fazla alacaksın. Senden istediğim tek şey asla yakalanmaman."

Siyahtan KoyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin