bölüm 27

4.9K 508 159
                                    

Sabahın erken saatlerinden uyanan kişi Taehyung olmuştu. Kimsenin şahit olamayacağı bir güzellik hemen yanında uyuyordu ve gözlerini açtığında gördüğü ilk şeyin Jeongguk'un yanağındaki yastık izi olması yüzünde tatlı bir tebessümün oluşmasına neden olmuştu.

"Güzel," dedi bilinçsizce. Elleri Jeongguk'un alnına dökülen saçlarına gitti ve onları geriye doğru taradı. Bir yanağının üzerine yattığı için kiraz dudakları aralık bir şekilde büzülmüştü, kirpikleri parlıyordu. "Benim sevgilim çok güzel." diye fısıldadı yeniden.

Jeongguk'a tutuldum. Jeongguk'a geri dönüşü olmayan bir şekilde tutuldum. Bu bir anda olabilecek bir şey değildi, olmamıştı da zaten. Jeongguk ağır ağır en derinine işliyordu ve Taehyung bunu fark edene kadar iş işten çoktan geçmişti. Zamanını onu görmeden geçiremez olmuştu, sesini duyamadan ve tenleri birbirine değmeden. Onunla uğraşmayı seviyordu, başından beri küçük atışmalar ve ardından ondan kazandığı tatlı mimikler Taehyung'un favorisi olmuştu.

Taehyung'un kabullenmesi biraz zor olmuştu. Prangalar, her yerdeydiler ve Jeongguk hayatına girene dek onlarla nasıl baş edeceğini bilmiyordu. Baskılar ve küçümsemeler, çocukluğunun bir parçasıydı ve bu manevi olarak zayıflamasındaki en büyük etkendi. İnsanların ne düşündüğüyle ilgilendiğinden onlarla nasıl savaşacağını, savaşırsa en fazla ne yapabileceğini kestiremediğinden hep geride kalmıştı. Sessizdi. Dışarıdan eğlenceye düşkün, baba parasını savurmaktan başka vasfı olmayan züppelerden biri gibi görünüyordu; muhtemelen Jeongguk da öyle düşünmüştü kendisi için. Yani, ilk zamanlarda. Bunu bildiğinden de oldukça özgüvensizdi, Jeongguk'a yaklaşmak onun için aslında zordu. Bunu kolay bir işmiş gibi yapmış olsa da, Tanrı biliyor, Taehyung sahiden zorlanmıştı. Sadece maskeler konusunda uzmandı; kimse onun ne kadar çekingen ve utangaç olduğunu anlayamazdı.

Her zaman şık görünürdü, aileden sıfır falso ve mükemmel eş. Tahyung, ailesinin her dediğine boyun eğerdi. Herkesin imreneceği bir evlattan çok, özenilmiş bir kuklaydı. Bunu anlayan anlıyordu. Mesela Jimin. Taehyung ve Ryu'nun lisede birlikteliklerini açıkladıkları günde buna kıçıyla gülmüş, ikilinin asla bir olamayacağını ve bunun zaman kaybından ileriye gidemeyeceğini söylemişti. Haklıydı. Haklıydı haklı olmasına da o zamanki Taehyung kördü, devamında gelen altı sene gibi. Ryu ise aynı Ryu'ydu, ilişkileri hakkındaki gerekli cevapları her zaman o verirdi ve birçok açıdan Taehyung'u rahatlatırdı. Zaten küçüklüğünden beri ailesi tarafından Ryu beyninin bir kısmında yer edinmişti, bu yüzden bunu da kabullenmek onun için zor olmamıştı.

Taehyung, Ryu'ya değer verirdi. Bir dönem onu sevdiğine sahiden inanmıştı ama gözlerine inen perde öyle yıpranmıştı ki, aralarında çıkan en ufak şey büyüyebiliyor ve bu büyük bir sorun haline gelebiliyordu. Jeongguk'tan önce başlamıştı bu ve Jeongguk ilişkilerinde araya giren kötü karakter rolünü oynamıyordu. Her ne kadar öyle görünüyor olsa da.

Jeongguk'un kaşları uyku sırasında çatıldığında Taehyung eğildi ve kaşlarının tam ortasına bir öpücük bıraktı. Geri çekildiğinde Jeongguk'un bir bebek gibi gülümsediğini ve burnunu kırıştırdığını gördüğünde dudaklarını birbirine bastırdı. Tek yaptığı uyumaya devam etmekken nasıl olur da böyle can alıcı bir şekilde görünebilirdi ki?

"Sen gerçek olmak için fazla iyisin," dedi iç çekerek. "Sen benimle olmak için fazla iyisin."

Jeongguk... Jeongguk onun için çok şey ifade ediyordu. Bir arkadaştan fazlasıydı ve ona sadece sevgilim diyerek duyduğu hisleri daracık ve dağılması kolay bir kalıp içerisine sığdıramazdı fakat biri onu sorduğunda hiç tereddüt etmeden "Jeongguk, benim ailem." diyebilirdi.

common love isn't for us (don't you agree?)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin