ding doong!
kapının çalmasıyla beraber ders çalışırken üstünde uyuya kaldığım kitapların arasından sıyrıldım. annemler seyehatlerinden dönmüş olmalılardı. çünkü beni ziyarete gelecek bir arkadaşım senelerdir henüz olmamıştı.
zorla kalkıp kapıyı açtım. annem yüzündeki o kocaman gülümsemesiyle çığlık atarak bana sarıldı. tepki vermedim çünkü Jisoo olmak bunu gerektirirdi.
"neden bu kadar heyecanlı olduğumuzu merak etmiyor musun tatlım?"
"nedenmiş Anne?"
"büyükşehire taşınıyoruz da ondan!"
raftan su doldurmak için aldığım bardak elimden yere düştü.
nE?!
büyükşehir mi?!ben bu küçük kasabada bile ezikleniyor, ortalıkta ruh gibi geziyordum. acaba o kadar popüler ve bakımlı kızın arasında nelere maruz kalırdım? ah, şu anne babalar. her kararlarının çocuklarının iyiliğine olacaklarını düşünmeyi kesseler keşke.
-1 hafta sonra-
eşyalarımı son bir kez daha gözden geçirdim. artık gitmeye gerçekten hazırdım. nasıl olsa veda edecek bir arkadaşım olmadığı için duygusal dakikalar falan yaşanmadı. ama yine de bu küçük kasabayı özleyeceğim ve çok arayacağım kesindi. macera daha yeni başlıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cherry blossom ❦vsoo
Fanfiction"kiraz ağacının son çiçeği dökülene kadar seveceğim seni"