1.3-Thank You

138 16 6
                                    


Shawn'dan...

Judy benim kucağımda baygın şekilde yatıyordu. Ne yapmam gerektiğini ne dememi bilmiyordum. Kanımda az önce akan öfkenin yerini şimdi sadece endişe yer almıştı. Eğer ona bir şey olsa kendimi asla ve asla affetmezdim. Kucağımda gözleri kapalı şekilde yatması beni oldukça korkutuyordu. Her zaman görmek istediğim okyanusu andıran mavi gözleri şimdi kapalıydı...

Yanımda bir kıpırdanma hissedince girdiğim transtan çıkıp yanıma baktım. Piç kurusu ayağa kalkmaya yelteniyordu. Judy'nin bedenini yavaşca yere bırakıp ayağa kalktım ve yeniden tekme attım. Bu kez baş hizasına vurduğum için bayıldı. Geber orospu çocuğu! Cebimden telefonu çıkarıp hemen Cameron'u aradım.

"Aç lan şunu!" sonunda açtığında konuşmasına izin vermedim.

"Alo Cam. Hemen Judy'nin evine gel!"

"Ne oldu bir şey mi var?"

"Judy bayıldı. Ben onu hastaneye götürüyorum. Sen buraya gel ve biri var. Şimdi yerde yatıyor. Çabuk ol!" telefonu kapattım ve cebime sıkıştırıp Judy'nin yanına çöktüm. Bir elimi sırtına bir elimi de bacaklarının altından geçirip kucağıma aldım. Ağırlık kaldırdığım için kesiğimden çıkan acıyla beraber yüzümü buruşturdum-her ne kadar üzerinden iki gün geçse de tam iyileşmemişti. Son kez yerde yatan piçe bakıp hızlı adımlarla kapıya yöneldim. Bu sefer telefon sesi gelince durdum. Benim telefonum değildi. Telefonu çekmecenin üzerinde görünce bunun Judy'nin olduğunu anladım. Zor da olsa onu da elime aldım ve bu sefer hiç bir şey olmadan evden çıktım. Arabaya ilerlediğimde kapıların kilitli olduğu aklıma geldi.

"Siktir!" kucağımda Judy ben şimdi cebimden nasıl anahtarları çıkaracağım?

Arabaya yaklaşıp bir ayağımı tekere koyup Judy'nin bacaklarını ayağıma yasladım. Böylelikle bir elim boşaldığından hemen anahtarları çıkardım ve kapıları açtım. Judy'ni ön koltuğa nazik haraketlerle yerleştirdikten sonra koşarak arabayı dolandım ve sürücü koltuğuna yerleşdim. Endişe, öfke, her amına koyduğum hissi yaşıyordum şu an. Ellerim titrediğinden ikinci denemede anahtarı kontağa taktım. Hemen çevirip arabayı çalıştırdım ve gaza basıp oradan uzaklaştım. En yakın hastanenin merkez hastanesi olduğu için biraz daha hızlandım.

Ona nasıl da olur dokunabilir o aşağılık herif? Ben bile dokunmaya kıyamazken... Onu yaşatmayacağım. Hem de ona kolay ölüm yok. Öyle bir hale getireceğim ki, öldürmem için yalvaracak.

"Shawn?" titrek sesi duymamla gözümü yoldan çekip yanımdaki minik bedene baktım.

"Ju-judy? İyi misin? Hastaneye gidiyoruz bekle." bedenini biraz daha inceledim. Tanrıya şükürler olsun ki hiç bir şeyi yoktu. Sadece yüzü çökmüştü. Gözleri kıpkırmızıydı. Altları da morarmıştı.

"Hastaneye istemiyorum."

"N-ne? Neden?"

"İstemiyorum." bilinçsizce itaat edip kafamı salladım. Hızımı yavaşlatıp arabayı sağa çekip durdurdum. Hiç birimiz hiç bir şey konuşmuyorduk. Aramızdaki sessizliği sadece motorun sesi dolduruyordu. Bir kaç saniye sonra da ağlama sesi. Ne zamandır direksiyonda sıktığım parmaklarımı açıp kucağıma koydum. Onun ağlamasını hiç istemiyordum. Hem de hiç. Ona sadece gülmek yakışıyordu. Yüzünde gülümseme değil de gözyaşları olunca kalbime bir ağırlık çöküyordu. Şimdi ne söyleyebilirdim ki? Böyle durumlarda teselli edecek ne söylemek gerekir ben bilmezdim. Buraya tam başka şey için gelmiştim ama yaşananlar beni tam başka bir yola saptı. Aklıma ne için geldiğim geldi. Siktir, ben de onun kalbini kırmıştım. Ben de onu ağlatmıştım. Belki göz altlarının morarmasının sebebi benimdir. Belki de az önce farkettiğim kolundaki morluğun da sebebi benimdir. Kahretsin ki her şeyin sebebi benim. Ben. Eğer dün gece onun kalbini kırmasaydım eve gidip bir yerde uyuyabilirdik. Bununla da Judy evine gitmez bu şeyler de yaşanmazdı. Yine de her şeyin sorumlusu benim. Her zaman olduğu gibi. Ailemi hayal kırıklığına uğramasının da sebebi bendim. Şimdi Judy'nin başına gelenlerin de. Bir işe yaramaz herifin tekiyim. Şimdi benim o piçle aramda ne fark var ki?

Crazy | Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin