•23•

992 116 34
                                    

༄༄༄

Jennie'den;

"Siyah dururken, yeşil sevilir mi ya?!"

"O niyeymiş?! Yeşil de gayet güzel bir renk bence!"

Jimin'le inatlaştığımız olayın sadece renkler olması oldukça ironikken yeşili savunan taraf da elbette ki bendim. Gerçi siyahı daha çok severdim fakat şu an için ona inat olsun diye yeşili savunuyordum.

"Siyah asalettir ama yeşil... Yani bir düşününce çok da güzel bir renk değil."

"Her renk güzeldir Jimin çünkü hepsi başka bir şeyi temsil eder. Çimlerin ya da ağaçların siyah olduğunu düşünsene bir. Bu çok korkunç olurdu..."

Dediklerimle beraber gözlerini devirmiş ve, "Çok da korkunç olmazdı bence..." diyerek elindeki kahveden birkaç yudum almıştı. Asla bir sonuca varamayacağımızı fark ettiğimde ise, pes etmeyi tercih etmiş ve de konuyu daha fazla uzatmamak için susmuştum.

"Dün babam Taehyung'a iyi geçirdi ama değil mi?"

Gülerek sorduğu soruyla beraber kahkaha attım ve kafamı aşağı yukarı salladım. Ne yalan söyleyeyim, Park Woo Jin'in böyle bir şey yapacağını hiç düşünmemiştim.

Neyse ki, sonunda her şey tatlıya bağlanmıştı ve hep beraber güle eğlene bir yemek yemiştik. Önceden o aileyle beraber yemek yiyeceğimi ve de edilen tüm sohbetlere katılacağımı söyleseler inanmayacağım için güler geçerdim ama şimdi tüm bunların hepsi gerçekti.

Lansmandan sonra Jimin'le oldukça yakınlaşmış ve bir süre sonra da sevgili olmuştuk. Gerçi öyle teklif falan almamıştım ama sevgili gibi davranmaya başlamıştık.

Tabii durum böyle olunca da evdekiler bir ilişkimiz olduğunu fark etmişler ve de aslında beklediğimden çok daha anlayışlı bir şekilde karşılamışlardı.

Gerçi bu anlayışlarının artık hizmetli olmadığımdan dolayı olduğunu da pek sanmıyordum çünkü Park Woo Jin'de, diğerleri de anlayışsız insanlar değillerdi.

Yine de artık evlerinde hizmetli olarak çalışmıyor olmak, Jimin ile ilişki yaşarken beni daha da iyi hissettiriyordu. Ayrıca, Nadia Hanım müştemilatta kalmamı istemediği için her ne kadar itiraz etsem de bana evdeki misafir odalarından birini vermişti.

Şirkette tasarımcı olarak çalıştığım için ve de tasarladığım elbise çokça rağbet gördüğü için fazlaca para kazanmaya başlamıştım fakat yine de Jimin ayrı bir eve çıkmamı istememişti.

Sanırım kaçıp gitmemden korkuyordu ve ben de bu yüzden hiç uzatmadan bu isteğini kabul etmiştim. Bir yandan da işime gelmişti çünkü bu sayede onu daha da sık görebiliyordum.

Hayatım oldukça güzel ve normal bir şekilde ilerlerken, kötü bir şeyler olacak ve her şey altüst olacak diye de çok korkuyordum doğrusu. Bu kadar mutlu olmak bünyeme aykırıydı çünkü.

Hatta en son ne zaman bu kadar mutlu olmuştum ya da ne zaman etrafımda bana bu kadar değer veren insanlar olmuştu diye düşünüyordum arada ama bunun uzun bir zamandır olmadığının da farkındaydım.

Bu hayatta, bayağı bir süredir yalnız başıma mücadele etmeye çalışıyordum ve bu yüzden de şu geçen zamanlarda yaşadıklarım sanki bir rüyadan ibaretmiş gibi geliyordu. Ayrıca, bu yaşananlar bir rüyadan ibaretse bile, bu rüya asla uyanmak istemeyeceğim türden bir rüyaydı.

Tailed StarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin