9. "Elit" insanlar

2K 38 0
                                    

Koçovalı brothers'ler ofise geçiş yaptıktan sonra Yamaç'ı dinliyordu. Yamaç ne olduysa aynı şekilde anlatıyordu olanları.
Cumalı kudurmuştu yine, odada sağdan sola yürüyordu.

- Cumali : bende seninle gelicem !
- Yamaç : ya bir dur ağbiii !
- Selim : Yamaç cumartesi gecesine gidecek misin ?
- Yamaç : gitmeyi düşünmüyorum..
- Selim : bence gitmelisin !
- Salih : bence gitme Yamaç.
- Yamaç : neden öyle dedin Salih ? Sen hep git derdin.
- Salih : Yamaç.. Bu adamlar seni hem cumartesi günü hem pazar günü davet ediyorlar. Sence bir tuhaflık yok mu ?
- Yamaç : hmm... Bilmiyorum, mantıklı.
- Selim : sanmıyorum. Bence Ogeday seni başka bir şey için çağırıyor. Bak bu Arık sana ne dedi ? Gelmeni istemiyor, demek ki gitmelisin.
- Yamaç : abi sen okusaydın baya profesör olurdun biliyor musun ?

Selim Yamaç'ın kafasına vurmuştu.
Yamaç ilk defa bir hafta sonra onların yanında samimi bir şekilde gülümsemişti.

- Yamaç : tamam gideriz belki bakalım
- Selim : kesinlikle git.

Herkes dağılmıştı. Yamaç odada yalnız kalmıştı. Eli telefona gitmişti. Telefon repertuarında E harfine tıklamıştı... "Efsuuuun" diye kaydettiği o çok özel numaraya... sevdiği kadına, ona bakıyordu karanlıkta.

Parmağının ucuyla okşuyordu. Sanki Efsun'a dokunuyormuş gibi.
Karanlıkta öylece dalmışken birisi aniden kapıya vurmuştu. Yamaç telefonu alıp cebine koymuştu.

- Yamaç : buyrun ?

Selim kapıyı açmıştı "girebilir miyim ?"

- Yamaç : gir ağbim

Selim oturmuştu "Yamaç... Neyin var ?"

- Yamaç : bir şeyim yok.
- Selim : hiç'te öyle görünmüyor Yamaç, iyi değilsin. Bunu herkes fark etti.
- Yamaç : abi merak etme, ben iyiyim. Toparlanırım.
- Selim : geceleri evde uyumuyorsun. Bu bana birini hatırlatıyor... (Selim kendinden bahsediyordu...). Neyse konu bu değil. Sana sadece diyeceğim bu. Seni ne mutsuz ediyorsa uzaklaş, mutluluğuna bak.

Yamaç'ın gözleri dolmuştu

- Yamaç : abi.. Az önceki dediğimi değiştiriyorum, senden iyi bir psikolog veya psikiyatr olurmuş
- Selim : Yamaç !!

Yamaç gülüyordu. İkisi ayağa kalkmıştı. Selim ellerini kaldırmıştı Yamaç ona yaklaşmıştı. İki abi-kardeş birbirine sarılmıştı. Yamaç ağlamak istiyordu fakat ağlamayacaktı. Belki bir haftanın birikimiydi bu fakat ağlarsa abisine herşeyi anlatmaktan korkuyordu.

- Yamaç : abi düşüdüm ve karar verdim cumartesi gideceğim
- Selim : tamam sana bir kıyafet ayarlıycam
- Yamaç : ah ben onu düşünmemiştim
- Selim : o iş bende. Erdenetler görsünler Kocovalı endamını.

Yamaç gülüyordu

- Selim : ha şöyle !

Yamaç bu sefer kendine gelmişti. Odasına çıkıp bebeğini öpüp gitmişti. Her akşam aynı şeyi yapıyordu. Nehir alışmıştı. Yüzüne bile bakmıyordu. Yamaç bu sefer Aliço'nün mekanına gitmişti. Celasun ve Meke'yi çağırmıştı.

- Yamaç : Sizden bir şey isteyeceğim. Arık'ı takip etmeyi bırakın. Sizden Ogeday Erdenet'ın çöplerini getirmenizi ve Alico'yla bakmanızı istiyorum.
- Meke : abi ne arıyoruz ?
- Yamaç : ne olursa olsun. Ve Ogeday'ı araştırın, takip edin. Bakın nereye uğruyor ne iş yapıyor ?
- Celasun : tamam abi.

Kendimden geçtim, senden asla...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin