18.Bölüm

938 37 3
                                    

Yeni İttifaklar


"Az evvel Melek kalfayı çağırdım."

"Ne dedi? İşimize yarayacak şeyler söyledi mi?"

"Söyledi... Şunu bil ki Hümaşah çok işimize yarayacak..."

Son cümleden sonra Halime ve Ayşenil göz göze geldi. Yüzlerinde sinsi bir gülüş vardı. Ayşenil, Halime'nin cümlesini tamamladı,
"Hem de çok..."

1 gün sonra;

Valide sultan dairesi;
Hatice sultan, Yadigâr hatun ve Mercan ağa ile birlikte harem defterlerini kontrol ediyordu. Kapıdaki cariyelerden biri içeri girdi. Birinin geldiğini heber edecekti fakat daha ağzını açmadan Selvihan kendini içeri attı. Hatice sultan kaşlarını çattı.
"Bu ne hadsizlik? Daireme nasıl destursuz girebilirsin Selvihan!?"

"Bağış... Bağışlayın validem" konuşurken zorluk çekiyor gibiydi.
Selvihan perişan görünüyordu. Valide sultan onun bu hâline acıdı daha fazla kızmadı.
"Şimdi meşgulüm sonra gel."

"Olmaz! Validem benim sizinle şimdi konuşmam lazım."

Valide sultan iç çekti. Defteri kapatıp yanındakilere döndü.
"Bu işlerle başka bir vakit uğraşırız. Bizi yalnız bırakın, herkes çıksın."

Odadakiler eğilerek gerisin geri daireden çıktılar. Selvihan bir gün boyunca valide sultana gelmemek icin direnmiş fakat dayanamamıştı. Valide sultanın önüne geldi, minderlerden birine çöküp ağlamaya başladı. Elleriyle Hatice sultanın lacivert kaftanının eteklerini tutuyordu sıkıca.
Hatice Selvihan'ı zorla kaftanından ayırıp sakinleştirmeye çalıştı. Selvihan olanı biteni anlatıyordu fakat ağladığı için çok da bir şey anlaşılmamıştı. Valide sultan daha fazla dayanadı,
"Selvihan! Ne dediğini anlamıyorum. Ağlamadan, adam akıllı konuş."

Selvihan derin derin nefes aldı.
"Afedersiniz validem. Ben... ben çok kötüyüm. Hümaşah denen yılan yüzünden."

"Orasını anladık lakin ne yaptı onu söyle."

"Perşembe günü hünkârımız beni yanına çağırmıştı. Lakin Hümaşah önceden gitmiş beni içeriye almadılar. Validem bir şey yapın bu gidişle hünkârım benim yüzüme bakmayacak!"

"Anladım." demekle yetindi Valide sultan. Hak veriyordu gelinine lakin tepkilerini aşırı bulmuştu. Selvihan yine ağlayarak anlatmaya başladı
"Selim neden kovmadı onu? Büyü yaptı hünkârımıza. Yoksa onu kovması gerekti nasıl bunlara müsade eder.

Valide sultan oğluna laf gelince Selvihan'ı öfkeyle susturdu.
"Yeter artık! Kes sızlanmayı, hünkâr oğlumun kararlarını sorgulamak sana düşmez. Haddini bil!"

Has bahçe;
Hava almak için bahçeye çıkmıştı pembeler içindeki Ayşenil sultan. Açık pembe bir kaftan giymiş ve aynı renk bir örtü örtmüştü. Dışlığı da koyu pembeydi. Gezmeyi, dışarı çıkmayı çok severdi lakin son günlerde dışarı çıkmayı ayrı bir istiyordu. Kendi bile farkında değildi bu durumun.

Gülnihal sultanın terasında bahçeyi izleyen Asude sultan, Ayşenil'i görünce heyecanla içeri gitti. Gülnihal ablasına ısrarla Ayşenil'in yanına, bahçeye gitmeyi teklif etti. Gülnihal kabul etmeyince tek başına çıktı. Ayşenil Asude'nin gelişine pek sevinmese de ses çıkarmadı. Birbirlerine hâl hatır sorup yürümeye başladı iki kardeş. Pek konuştukları söylenemezdi. Ayşenil birden Asude sultana döndü.
"Mevlüd Paşa ve Gülnihal... Onlar birbirlerine meftun muydu? Yani nasıl evlenmelerine karar kılındı?"

Sorduğu gibi pişman olmuştu Ayşenil sultan. Nerden çıkmıştı bu soru? Rahatsız bir biçimde gözlerini kırpıştırdı. Asude yanlış anlamış olabilirdi, kafasından bir şey uydurmalıydı hemen. Fakat iyi niyetli Asude sultan yanlış anlamamıştı. Aksine ablasının kendisi ve Gülnihal'le ilgilendiğini, buzların yavaş yavaş eridiğini düşünüp seviniyordu.

Hümaşah SultanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin