Hadi Hayırlısı...

67 6 1
                                    

Sabah uyandığımda güneşin parlak ışınlarının gözümü aldığını söylemek isterdim ama resmen abim tarafından kafama bigudi atılarak uyandırıldım. Evet yanlış duymadınız onlarca bigudi suratıma son hızla yol alırken bi tanesinin gözüme girmesiyle uyanmış oldum.  Abim kafasına sardığı bigudileri teker teker çıkarıp suratıma atıyordu. Abimin gay olduğunu biliyosunuz yani ben alıştım böyle şeylere. Popoma oje falan fırlatmalar, anahtarı kaç kere evde unutup kapıyı törpüyle açmalar falan felan. Neyse homurdana homurdana kalkıp üstümü giymeye başladım. Hangi liseye  gideceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Dün kaçıyım derken abime de sormamıştım.  Zaten ilk günüm olduğu ve forma almadığımız için siyah bi kot ve üstüne üzerinde siyah çizgili bi kalp bulunan beyaz t-shirtümü giyindim. Abimin yanına gittim. Gittim derken uçtum yani. Krep kokuyodu olum boru mu? Aşağı iner inmez krebe ay çok özür dilerim sadece krep mi demişim? Hemen düzeltiyorum bütün masaya abanmaya başladım. Aynı anda üç çatalı birden kullanabilmek nasıl bi mağrifettir bilir misiniz? Herneyse kahvaltıyı ayy bak gine yanlış söyledim görüyo musun? Masayı sömürdükten sonra çantamı da alıp dışarı çıktım. Ve birden aklıma dank etti; nereye gidiyom la ben? Eve geri döndüm ve kapıyı çalmaya başladım. Açan yoktu. Nassı olmaz ya bi saniye? !?! Bu sefer kapıyı çalmadım hayvansal bi güçle camı kırmaya çalıştım. Ama olmadı. Bazen sadece yapmaya çalışırım... Sonra birden kafamda bi ampul yandı. Ve o an kendimi yer çekimini bulmuş bir Isaac Newton , Suyun kaldırma kuvvetini keşfederken hamamda olduğunu unutarak çıplak bi şekilde dışarı koşan bir Arşimet, bilmem kaç metreyi 59 saniyede koşan bir Hüseyin Bolt (evet arkadaşlar o benim için bi Hüseyin taam mı? Adam müslüman deel mi zaten nedir ya Usain musain falan ) gibi hissettim.  Hemen elimi cebime atıp telefonumu aramaya başladım. Sonra aklıma gelen şey beni resmen  buz devrindeki sidin saçını süpürge ettiği dinozor yavrularını analarına bırakırkenki acısıyla harmanlanmış, feriha ile emirin arasındaki boy farkını azaltmak için ferihanın üstüne bastığı tahtanın kendini eziklenmiş hisserken ses çıkaramıyor olmasının verdiği engelli olma moduyla sotelenmiş , kırılmak, kendine acımak , Allah'ım bağa neden bir beyin ihsan etmedinlerle baharat olarak çeşnilendirilmiş bir yemek tam olarak boğazıma oturdu. Evet inanmicaksınız çünkü ben ağzıma attığım herşeyi çiğnemeden mideye indiririm. Ama atladığınız bi nokta var evet ben onu ağzıma almamıştım. Puhahah neyse bu konuyu kapatalım. Telefonum eski okulumda kalmıştı.  Üff nolet olsun.

Arkadan bi korna sesinin gelmesiyle  sıçrayarak ve aynı zamanda çığlık atarak arkamı döndüm.  Oyyyşş.  O bizim yağuşuhlu deel mi yaw? Ya kızım sen şapşirik misan ? Mahallede başka kimin FERRARİ si var söyler misin? Evet yoktu o yüzden iç sesime tekrar nolet edip arabay doğru yürüdüm. Hayır yani şu salak bu mükemmel zeka parıltısı nı bi de sınavlarda kullansa hiç fena olmaz sanki. Hoop gülüm biz de burdayıh. İyi o zaman üstüne alınabilirsin. Ben olmasam napçan ha napçan? Asıl sen napçan oluuum? Ben olmasam kimin kafasına girecen ha? Bağa cuvap ver. Ben olmasam seni kim takacak ha ?ha? İç sesimle cebelleşmemi tekrar çalınan korna sesi bitirdi. Evet arabanın önünde mal gibi durmuş ve tekrar mal gibi kendi kendime konuşuyodum. Hem de sesli olarak.

Biraz daha bekledikten sonra sonunda arabaya binmeyi akıl edebildim. Aklıma ilk gelen şeyle konuşmaya başladım;

-Senin adın ne?

-Ben Demir. Ahh çok şaşkınız di mi? Birbirimizin hayat yoldaşı olucaz ama daha adlarımızı bile bilmiyoruz. Hahaha

-Ne tatlı gülüyon ya sen. Ya gülmesene şöyle slk.s.s.s. Evet galiba ben az önce içimden söylediğim sandığım şeyi dışımdan söyledim. Yoksa... yoksa... bu da mı hemen aşık olacak olan wattpad klasiklerinden biri mi diye düşünmeyin. Benimki her yağuşuklu ya böyle. Genel politikası bu. Yavşama beğen geç. (Küfür için üzgünüm ama lafın aslı böyle napim?)
-Az önce söylediklerimi söylemedim san. Ha bu arada ben de Derin.

-Şeyy aslında ben zaten senin adını biliyodum. Yani abin söylemişti.

-Hımmm tamam. Peki abim sana hangi okula başlicamı da söyledi mi?

-Sormaya gerek yok kaydın benim okulda.  Abin sana göz kulak olmamı istedi.

-Aynı sınıfta mıyız peki?

-Evet.  Ama sadece çok önemli bişey olursa yanıma gel olur mu? Çünkü okulda pek sevilen biri değilim yani seni benim yanımda görürlerse seni de dışlayabilirler.

-Peki tamam.

Yol boyunca saçma saçma muhabbetler falan yaptık. Telefon numaralarımızı aldık falan. Okulun önüne geldiğimizde beni indirip arabayı park etmeye götürdü. Ben de içeri girip müdürün odasını aramaya başladım. Ararken önüme sarışın, okulun popisi olduğu belli olan bi kız çıktı.  Sormakla sormamak arasında kaldım çünkü beni rezil edebilirdi. Ezikleyebilirdi. Ama koridorun boş olduğunu fark ettim ve kıza doğru yanaşıp sordum;

-Şeyy, müdürün odası ne tarafta ?

-Bi kat yukarı çık sağdan ikinci oda.

-Teşekkürler

Ohhh be kız terslememişti beni. Neyse müdürün odasına çıktım. Kapıyı tıklattım ve hadi bakalım hayırlısı deyip içeri girdim.
Evet bu bölüm sanki biraz kısa oldu ama önceki bölümü daha dün attım. Umarım hikayeyi , gidiş şeklini, akışını , benim saçma sapan betimlemelerimi falan beyeniyorsunuzdur. Yazım yanlışlarım inanın beni de benden alıyo ama şimdi ben doğru düzgün yazmaya çalışsam gine doğru düzgün yazamicam. O yüzden direk konuştuğum gibi yazmaya karar verdim.  Zaten hikayenin anlatımıyla da uygun düşüyo bence neyse çenem açıldı gene. Gidiyorummm. Hepiniz Öpüldünüz:))

ParıltıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin