5. DAKİKA

17 3 0
                                    

"Sonu olmayan şey sonun olur ufaklık."

Kan, dört gencinde hayatını boğmak istercesine hızla yayıldı kulübeye. "Deniz!"

Deniz, Bulut'un seslenişi ile beyninde ki uğultuyu susturdu. Gözlerini Bulut'un gözlerine çevirdi. Elleri titrerken hala bunu yaptığına inanmak istemiyordu. Uzaktan duyulmaya başlayan polis siren sesleri endişelerini daha da arttırdı. Ali hızlı bir şekilde Deniz'in yanına geldi. Bir eli Deniz'in yanağına dokundu. Deniz, Ali'nin buz gibi elini yanağında hissedince titredi. "Hşt, tamam." Hızla eğilip yerde ki silahı aldı ve düşünmeden beline sıkıştırdı. "Çıkmamız lazım."

Deniz'in başta elleri olmak üzere tüm vücudu titrerken bakışlarını Ecevit'ten çekmedi. Bakmaya devam etti. Etrafında bir şeyler dönüyordu ama o kendine gelemiyordu. Yutkundu ve bakışlarını ellerine çevirdi. Zemin ayaklarının altında dönerken dengesini kuramadım Ense kökünden başlayan uyuşukluğu hissetmeye başladı. Kulaklarında ki uğultu şiddetini arttırırken gözleri açmak istemeyeceği bir karanlığa büründü.

17 yaşındayken "Bir adamı soğukluğun ile göz kırpmadan öldürebilirsin."dediği için bir kızı dövmeye çalışmıştı Deniz. O akşam ise oturup bunu düşünmüştü. Normalde insanların dediklerine pek takılmasa da bu sefer beynini fazlasıyla işgal etmişti. Cidden yapabilir miydi? Bir insana zarar verebilir miydi?

Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir insanın cesaretinin sınırları olmazdı. Ama o soğukkanlı, umursamaz olarak bilinen kız bir adamı saç teline kadar seviyordu. Bir adamın en iğrenç esprilerine bile gülüyordu. Bir adamın beyaz önlüklü hayallerine inanıyordu.

Bunu düşündüğü gün Bulut gelmişti yanına. Deniz düşündüklerini ve bugün olanları anlatmıştı ona. Bulut küçük bir kahkaha atmış ve kollarını açarak "Gel buraya."demişti. "Varlığında, yokluğunda, düşündüklerinde bana zarar yemin ediyorum." Deniz o gün Bulut'un bu dediğini anlamamıştı. Neden ona zarar vereceğini anlamlandıramamıştı.

Zaman geçtikçe anlamıştı. Dördü de birbirine pamuk ipliği ile bağlıydı. İçlerinden birine ufak bir şey olsa bile sonucu hepsini etkiliyordu.

Deniz yatağında hafifçe kıpırdandı. Gözleri kapanmaya çalışsa da zar zor açmayı başardı. Kapısı aralıktı. Salonda konuşulanları az çok duyabiliyordu. Biraz daha kendini toparladı. Salonda konuşulanlara kulak kabarttı. Sesler Bulut ve Ali'ye aitti. Ağca nerede diye merak etti bir an. "18 saattir uyuyor."dedi Bulut. Deniz acıyan gözleriyle odada ki saate baktı. Cidden o kadar çok uyumuş muydu? Kendini yorgun hissediyordu.

Sanki ayağa kalksa ilk adımında yere kapaklanacakmış gibi. "Clinomania diye düşünüyorum."dedi Bulut. Ali'nin kaşları çatıldı. "O ne abi?"diye sordu Ali. "Tüm gün yatakta kalma isteği. Yani uykusu yok ama gerçek hayata dönmek istemediği için kendini uykuya veriyor." Ali doktorları pek sevmezdi ve doğrusu güvenmezdi. Bulut'a inanıyordu ama. İkisinin de sesleri yorgun çıkıyordu. On sekiz saat boyunca onların da uyumadığı belliydi. Ali'nin sesi kısık olsa da duyuluyordu. "Abi adam vurdu. Bizim Deniz yaptı bunu. Şuan sadece uyuyor olmasına dua edebilirim."

Deniz'in görüntüler tekrar gözlerinin önüne gelmeye başlayınca tüm kanı dondu bir anda. Yapmıştı. Bir an her şeyin kabus olmasını dilemişti. Ama gerçekten vurmuştu Ecevit'i. Hafifçe doğruldu. Sırtı ve bacakları ağrımıştı. Fazla yatmaktan olduğunu düşündü ve yataktan çıkmak için zorladı kendini. Ayaklarını yerde sürürken odanın ortasına geldi, bir süre orada kaldı.

Hissettiği tek şey boşluktu. Ve adım attıkça o boşlukta düşüyor gibiydi.

Yavaş adımlarla salona gitti. Salonun girişinde durdu biraz. Herkes oturuyordu. Kendi düşüncelerinde boğuluyorlardı. Deniz yatmaktan uyuşmuş bacaklarınpa yürümeye çalıştı. Üçlü koltukta Bulut ve Ali'nin arasına oturdu. Karşı koltukta Ağca ve Özlem oturuyordu. Sessizlik hakim olmasına rağmen Deniz oturana kadar geldiğini anlamamışlardı. Oturduğunda dördünün de dikkati ona kaydı ve oturdukları yerde doğruldular.

CENNETİN ÇOCUKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin