Jiyong gitarının tellerini silerek
- Noldu bilmiyorum. Bağışıklılığının bir anlamı olmasını istiyordu. Belki hastalığa çare mevzusuna inanıyordum. Belki de iyilik yapmaya çalışıyorumdur. Sonra başardık, Ateşböcekleri'ni bulduk. Jennie sayesinde hastalığa çare bulabileceklerdi. Tek sıkıntıysa... bu onu öldürdü.
Jiyong'un gözleri önüne tekrardan o görüntü geldi.
Hemşire- DOKTOR!
Doktor- S-senin burda ne işin var ?! Onu almana izin veremem. Geleceğimiz söz konusu, kurtaracağımız hayatları düşün.
Seunghyun- Aman be Jiyong. N'aptın sen?
Jiyong gözlerini Seunghyun'a dikerek:
- Onu kurtardım.
Tekrardan o sahneler gözünde canlanır. Uzun bir koridorda yatan askerler ve doktor cesetleri. Hepsini Jennie'yi kurtarmak için yapmıştı, gerekeni yapmıştı.
Jiyong ameliyat masasında hastane kıyafetiyle yatan Jennie'nin üstünde ameliyatla ilgili olan her şeyi söküp atmıştı.
Jiyong- Geldim ufaklık, gel hadi, tuttum seni. Burdan gidiyoruz.
Jennie'yi kucağına alarak yerde boğazına makas soktuğu doktora bakıp kapıyı hızlıca açtı ve koşmaya başladı. Arkasında askerler geliyordu, Jennie'yi almak için.
Asker- Elindeki kızı bırak ve teslim ol. Bizi zorlama.
Jiyong asansörü görünce daha hızlı koştu ve asansöre girdi. Tuşlardan -1 e basıp kapi kapanma düğmesine 20 kere basmıştı. Tam askerler asansöre girecekken asansör kapandı ve aşağıya inmeye başladı.
Seunghyun- Hasiktir bee... Yani... aklım almıyor. Jennie ne biliyor?
Jiyong- Birkaç test yaptıklarını söyledim. Bağışıklığının bir anlamı olmadığını söyledim.
Seunghyun- Ve o da inandı mı?
Jiyong- Tersi bir şey söylemedi.
Uzun bir sessizliğin ardından:
Seunghyun- Geri dönsek iyi olur
Jiyong yavaşça ayağa kalkarak gitarını koltuğun kenarına koydu. Seunghyunla beraber garajın kapısını açtı ve atlarına bindiler. Manzaranın eşliğinde atlarıyla Jackson'a yola koyuldu.
Kısa bir süre sonra Jackson'un kapılarına vardılar ve gözcüler kapıyı açtılar. Jiyong ve Seunghyun yavaşca içeriye girip atlarından indiler.
Seunghyun- Sen git, ben alıp götürürüm.
Jiyong- Emin misin ?
Seunghyun- Evet, sen git.
Jiyong- Pekâlâ
Jiyong çantasını aldığı sirada Seunghyun
- Şu konustuğumuz mevzu, bende farklı bir şey yapmazdım. Gerekirse sırrını mezara götürücem.
Uzun bir süre birbirlerine bakışarak Jiyong
- Görüşürüz Seunghyun.
Ve Jiyong çantasını alıp sokakta evine doğru yürüdü. Seunghyun ise ahıra.
Merhaba bu benim ilk hikayem. Biraz acemice olabilir. Ama yeterince iyi yazmaya odaklanıyorum. Umarım beğenirsiniz. Bölümleri birazcık kısa tutacağım. Ayrıca karakterlerden bahsetcek olursak
Jiyong- GD
Seunghyun- T.O.P
Jennie ise bildiğimiz BLACKPINK'ten.
~🍭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✿𝐚𝐧𝐨𝐭𝐡𝐞𝐫 𝐥𝐢𝐞✿
Fanfiction- Onun çığlıkları hâlâ kulağında mı? Benim hâlâ kulağımda. Ama biliyor musun, o küçük sürtük haketmişti. Ama seni de öldürebiirdik. - Belki de öldürmeliydiniz. 彡