SAHTE DOKUZ

23.Bölüm-Yirmi üç

*******

"Sen şimdi mi gireceksin toplantıya?"

Sesli bir nefes verdiğinde omuzlarının düştüğünü görmesem bile tahmin edebiliyordum.

"Evet."

Resmen koskoca adamdan trip yiyordum.

Ne için?

Maç günü yanında değilim diye.

Eee Dila Aral, bu kadar alıştırırsan olacağı buydu.

İşin kötüsü ben de alışmıştım, tesislere gitmediğim gün bir tuhaf hissediyordum.

Neyse ki Ali Rıza Hoca söylememize gerek kalmadan lig maçının gününü hatırlamıştı.

Gelişme vardı...

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdığımda bir yandan da salondaki tekli koltuğu inatla kenara çekmeye çalışan Gökçe'yi durdurmaya çalışıyordum.

"Barış..."

Son heceyi biraz uzatarak söylemiş, başımı görebilecekmiş gibi omzuma doğru eğmiştim.

"Yapma ama böyle, asma yüzünü."

"Asmıyorum yüzümü falan, nereden çıkarttın?"

Yapma hayatım, bağcıklarını sövme modunu açtığına o kadar eminim ki.

"Sesin bile somurtuyor Barış, böyle yaparsan ben nasıl gireceğim derse?"

Allah'ım lütfen çarpılmayayım rabbim.

Biliyorum sen özenerek yarattın bu kulunu, ben de yalan söylüyorum falan ama vallahi niyetim kötü değil.

Hepsi Ozan'la Doğa yüzünden.

Kısa bir an duraksamasını fırsat bilip Gökçe'nin yanına doğru adımladım. Sıradaki hedefi orta sehpaydı.

Bileğine hafif bir tokat attığımda gözlerim irileşmiş, kaşlarım uyarırcasına havalanmıştı.

Beklenmedik hamlemle birlikte ifadesi çatıldığında boştaki eliyle bileğinin üzerini okşadı.

Evi bir salar mısın artık?

Nihayet telefonun öteki ucundan bir yaşam belirtisi gelirken Barış sesli bir nefes almıştı.

"Tamam... Tamam güzelim. Sen gir dersine, aklın kalmasın burada."

Bu soruna da bir çözüm bulmalıydım artık. Her güzelim dediğinde de bayılacak duruma gelmezsin ama Dila ya...

Kabullenmişlikle burulan sesi Ozan'a bir tur daha sövmeme sebep oldu.

Bugün 16 Kasım'dı.

Ozan tutturmuştu Barış'a Barış'ın evinde sürpriz parti hazırlayalım diye.

Bilin bakalım partiyi hazırlama görevi kime kalmıştı?

Tabi ki evin yedek anahtarını her gün yanında taşıyan Dila'ya...

Maç biter bitmez hepsi buraya gelecekti işte.

"Dila?"

"Hm?"

Bir süre ses gelmedi.

Tereddüt ettiği belliydi.

"Hiç mi yetişemezsin maça? İkinci yarıya da mı?"

Ama sen benim böyle içimi ezersen ben partiyi falan çöpe atıp soluğu yanında alırdım ki.

Alacağın olsun Ozan...