Şamanist Türklerin en kutsal bildikleri ağaç , kayın ağacıdır. Kutsal sayıldığı için de "Bay Kayın" denilen bu ağaç, bütün şaman ayinlerinde yer alır.
Şamanist geleneğe göre,Dünya, "Göğün göbeği" ile bu ağaç sayesinde irtibat halinde olup, bu ağaç ile beslenir.
Anne rahmindeki bir bebek için göbek kordonu nasıl yaşamsal bir öneme sahip bulunuyorsa yeryüzü için de bu irtibat kanalı aynı derecede öneme sahip bulunmaktadır. Ulukayın;Türk, Altay, Çuvaş, Yakut, Moğol ve Macar mitolojilerinde, halk inancında ve şamanizmde Yaşam Ağacı. Uluğkayın, Ulıkadhın, Olokaygın şeklinde de söylenir. Baykayın, Baykadhın, Paykaygın olarak da bilinir. Eşanlamlı olarak Bayterek (Beyterek, Begterek) veya Ulubuk (Olobuk, Olıbuk) da denir.
Şamanizmde Evren canlı bir organizma olarak görülmüş ve hayatın tükenmez bir şekilde belirmesinin sırrı, Evren'in kendini ritmik ve sürekli bir şekilde yenilemesinebağlanmıştır. Evren'in kendini yeniden diriltme yeteneği, simgesel olarak ağacın hayatıyla ifade edilmiştir.Bu nedenle Evren'in üç katmanının birbirine Evren Ağacı ile bağlı olduğu kabul edilirmiştir. Yerle göğü birbirine bağlayan yaşam ağacıdır. Yakutlarda Luk Mas (Aal Luuk Mas, Ağal Luğuk Mas) denilir.
Ağaç motifi olan kayın, Altaylarda şaman ayinlerinde, doğum, düğün ve bayramlarda önemli unsurdu. Ataların hayatları bu ağaçla bağlanırdı. Altay şamanlarının inancına göre, insanlar yaratıldıkları zaman ilk kayın ağacı da Umay Ana ile beraber yere inmiştir.Nitekim Altay'lı şamanlar Umay Ana ile birlikte kayın ağacının gökten yere indiğine, insanın bu ağaçlardan türediğine inanmakta ,davullarının üzerinde "kökleri gökte dokuz dallı bir ağaç" resmi bulundurmaktaydılar.
Altay Türkleri arasında Şamanlık kutsal bir görev olarak düşünüldüğünden Şaman olacak kişinin kendisini ispatlaması için Tanrı ile iletişim kurabilmesi gerekirdi. Bunun için de Şaman vecd haline girer ve bu halde rüyasında suların hatunu, hayvanların hatunu, cehennemin efendisi v.b. birçok ilahi suretle karşılaşırdı. Sonra hayvan rehberleri kayın ağacının yardımıyla Şamanı kâinatın merkezine ve Tanrıya ulaştırırlardı. Burada Tanrı kutsal ağaçtan kopardığı bir dalı yere düşürür ve Şaman adayı da Tanrının düşürdüğü bu dal ile kendi davulunun kasasını yapardı.
Davulun, kutsal ağacın kerestesinden yapılmış olması sebebiyle, Şaman ona vurduğunda, büyüsel olarak bu ağacın yanına, dolayısıyla da kâinatın merkezine fırlatılmış olduğuna inanırdı. Şaman davula her vurduğunda, kayın ağacının etrafında bir kaç defa döner böylece, ruhların davete icabeti sağlanır ve Şaman bu ruhlarla birlikte gökler alemine çıkabilirdiŞaman davulunun kayın ağacından yapılmış olması sebebiyle, kutsallık kazanmış olduğu şeklindeki inanca, Müslüman Türkler arasında da rastlamak mümkündür. Nitekim, Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazinin ölümünden sonra geride bıraktığı eşyalar arasında, Selçuklu Sultanı tarafından kendisine hediye edilen bir davul kasnağının olduğu da zikredilmektedir.
Altay Türkleri kurban törenleri esnasında Şaman, sık yapraklı bir kayın dalı ile hayvanın sırtını sıvazlar ve bu hareketiyle de kurbanın ruhunu Tanrı ya yolladığına inanırd. Bu anlamda, Şamanın davulunun üzerine çizilmiş olan ağaç figürleri kutsal kayın ağacından başka bir şey değildi. Dolayısıyla kurban törenlerinde Şaman, Tanrıya kurban sunmak için en uygun yeri seçerken, kayın ormanının en tenha yerini tercih eder, kurbanlara sık yapraklı kayın dalıyla vurur ve elinde kurbanlık hayvanın ruhunun bekçisi kabul edilen kayın ağacından bir değnek bulundururdu.Şamanı besleyip, büyüten ağacın adı Ara Ağaç'tı. Yakutlara göre, göğün en üst katında olup, göğün yere açılan kapısıdır.