Ben şarkıyı koyuyorum ama bölüm bittiğinde dinlemenizi öneririm.
Keyifli okumalar:)
Kadife sesi kulağıma dolarken beklediğim cümle bu değildi. İçimde bir şeyler paramparça olurken gözlerinin içine baktım. Çam rengi gözleri bana öyle bakıyordu ki düşmemek için ellerimle bir yeri tutma ihtiyacı duyuyordum.
Gözleri gözlerimden ayrılmıyordu ve hızlanan nefeslerimiz birbirine dolanıyordu. Neden geri çekilmemişti?
Beni sıkıştırdığı duvar artık vücudumun bir parçası olmuştu. Onu ittirmek için ellerimi göğsüne koyarken sanki ona dokunmamı bekliyormuş gibi hırladı. Daha ne olduğunu anlamadan dudaklarımın üstünde dudaklarını hissettim.
Şaşkınlıkla gözlerimi belertip ne olduğunu kavramaya çalıştım. Gözlerini kapatmış beni öpüyordu.
Şu an dudakları dudaklarımda dans ediyordu.
Kalbim bu maratonu koşacak halde değildi. Göğsündeki ellerimi yakasına getirip sıkıca tutundum. Ona tutunmasam düşecektim.
Dudakları sertçe dudaklarımı dövüyordu. Ben ise ne yapacağımı bilmediğim için hareket edemiyordum.
Allahım şu an beni öpen gerçekten Baran mıydı? Ona karşılık vermek doğru gelmiyordu.
Heyecanıma yenik düşüp boğazımdan bir hırıltı kaçtı. Hayır, hayır.
Çıkardığım sese karşı vücudunu bana daha çok yaslarken daha fazla kendimi tutamadım.
Yakasındaki ellerim ensesini buldu. Dudaklarımı yavaşça hareket ettirdiğimde bedeni kasıldı. Bir an yanlış bir şey yaptığımı sandım ve geri çekildim. Dudaklarımız ayrılırken ciğerlerime kavuşan oksijen boğazımı yaktı.
Utanmama rağmen biraz cesur olmam lazımdı. Koyu gözleri artık o kadar derindi ki geçen duyguları anlamak mümkün değildi.
"Yanlış bir şey mi yaptım?" Nefes nefese çıkan sesim onu hiç rahatsız etmemiş gibiydi. Bir an gözleri gözlerimden ayrılıp dudaklarıma kaydı.
"Siktir." Küfrü henüz bitmemişken tekrar dudakları dudaklarımı buldu. Bu sefer tek hareket eden o değil bende dudaklarımı hareket ettiriyordum.
Duyduğum dehşet-i vahşet hisler yüzünden parmaklarımın arasındaki saçları çekiştirdim. Bu hareketimin üzerine beni utandıracak bir inleme koydu. Pervasız elleri bacaklarımı buldu ve beni kaldırdı. Hızlıca bacaklarımı beline doladım.
Napıyordum böyle ben? Duyduğum utanç şu an kendini belli etmiyordu fakat utançtan daha beter hisler içerisindeydim.
Ciğerlerim iflas ettiğinde dudaklarımı çektim.
Nefeslerimiz artık işe yaramıyordu. Gözleri gözlerime öyle bir bakıyordu ki gardımı düşürmemek elde değildi. Önüme düşen saç tutamlarımı büyük elleriyle çekti.
"Sen bana napıyorsun böyle?" Ah asıl sen bana napıyorsun?
"Bilmem, bir şey yapmıyorum heralde." Sesim utançtan titriyordu. Başını saçlarımın arasına gömdüğünde bu yaptığı hareketle ne yapacağımı bilemedim. Az önce beni deli gibi öpen adam bu sefer yüzünü boynuma gizlemiş bana sıkıca sarılıyordu. Ensesindeki ellerimi boynuna sardım. Ona sıkıca tutunurken beni duvardan çekti. Yavaş yavaş merdivenleri çıkardı. Ben ise hala ayaklarını beline dolamış ona sarılıyordum. Başımı omzuna yaslayıp yürümesini bekledim. Beni daha önce birlikte uyuduğumuz yatağa yavaşça bıraktı. Yüzünü yüzüme değdirmeden yanıma uzandı ve beni koynuna çekti. Sıcak vücudu bedenimi sararken itiraz etmedim. O alkolun verdiği uykuyla yavaşça uykuya dalarken ben az önce yaşananları düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAM
General FictionBiz birbirimizi tanıdığımızı zannediyorduk oysaki iki yabancıydık. **** Baran.. Yeşil gözlerin sahibi. Hem huzuru hem huzursuzluğu tattıran adam. Beni seven adam. Ama bizimkisi bir aşk hikayesi değil. Biz geçmişimizden kurtulamayanlardanız. Üstümüzd...