bir

268 30 15
                                    


İyi okumalar

--

 ''Nasılsın?'' Buzz ile partinin daha sessiz olan kısmına ilerlerken sorduğum soru ile gülümsemişti.

Hakkını vermek lazım çok yakışıklıydı

''İyiyim sen?'' yerdeki minderlerin üzerine oturduğumuzda elindeki bira bardağının çoktan yarısına gelmişti

''Ben de iyiyim'' birbirimize bakarken bir anda gülmeye başladığı için ben de güldüm

Sarhoş muydu yoksa sadece gülmek mi istemişti acaba?

''Bir erkeğin Jessie kostümü içinde bu kadar iyi görüneceğini tahmin edemezdim, Jessie çocukluk aşkım'' anında gözlerim parladı

Tanrım, yoksa bu çocuk gerçekten ruh eşim falan mıydı?

''Seni etkilemek için söylüyormuşum gibi gelebilir ama'' dedikten sonra sesimin tonunu azaltıp kulağına doğru yaklaştım

Söyleyeceğim şey biraz utanç vericiydi

''Buzz Lightyear'a oppacıyım'' dediğim şey ile önce şaşkınca bakmış ardından kahkahalara boğulmuştu

Ne var sanki Buzz'a oppacıysam? O kadar da komik değildi

''Yah, gülme'' dedim omzuna hafifçe vurarak

Kim Taehyung, daha ne kadar flörtleşebilirsin çocukla acaba?

''Tamam sustum'' deyip dudaklarını birbirine bastırmıştı

Kostümünün içinde o kadar rahatsız duruyordu ki, birazdan ağlayacak gibiydi

''Kostümün çok mu rahatsız?'' dedim ilgiyle kostümü süzerken, kostüm yüzünden görebildiğim tek şey yüzüydü

Eh, o bile yeterdi çünkü gerçekten çok yakışıklıydı

''O kadar da değil'' deyip birasını yenilemeye gittiğinde ben kendi bardağımın dörtte birini bile içmemiştim daha.

Sarhoş olmak istemiyordum, Buzz ile ilgili her bir ayrıntıyı hatırlamak istiyordum

''Geldim'' dedikten sonra dikkatli hareketlerle eski yerine oturdu

''Kostümüm gerçekten rahatsız'' kabullenişi üzerine güldüm

''Keşke başka bir şey giyseydin'' kafasını hızlıca iki yana salladı

''O zaman seninle tanışamazdım, ayrıca Buzz'dan daha iyi bir kostüm hayal bile edemiyorum, kim olsaydım? Korsan mı?'' dediğinde eliyle gösterdiği az önce yanına gelen mor saçlı korsan kostümlü arkadaşına baktım

''Haklısın aslında, benim arkadaşlarım da Draco ve Hermione olmaya çalıştı. Tanrım kimse o ikisi kadar havalı olamaz'' anında bana döndü

''O ikisinin kitabın sonunda evlenmesi için sol böbreğimi bağışlayabilirdim'' tamamen aynıydık tamamen

Artık hiçbir şüphem yoktu

Bu çocuk kesinlikle benim ruh eşimdi

''Tanrım, ruh eşimi bulmak için fazla gencim'' yukarı bakarak konuştuğumda, duymadığını düşünsem de duymuş ve dişlerini göstererek gülümsemişti

''Ruh eşi olayına ve Tanrıya inanıyorsun yani?'' kafamı aşağı yukarı salladım

''Ruh eşlerinin de tanrının da gerçek olduğunu düşünüyorum'' deyip omuzlarımı silktim

''Bilmem ben daha çok bilimsel şeylerden hoşlanıyorum, yani sanırım bir anlaşmazlığa düştük. Olamaz yoksa birbirimizin ruh eşi değil miyiz?'' alaylı konuşması üzerine kaşlarımı çattım

''Hemen kaşlarını çatma, erken yaşlanırsın söyleyeyim. Sadece şaka yaptım'' evet birazcık moralim bozulmuştu.

Benimle dalga geçmişti yahu

''Tamam düt düt, itiraf vakti. Eğer senin gibi ruh eşlerine inansaydım emin ol ruh eşimin sen olduğunu düşünürdüm'' irislerimiz birbiri ile buluşurken sanki göz kırpmama yarışı yapıyor gibiydik.

''Bence iyi bir ikili olabiliriz Jessie, farklılıklarımız bizi bir arada tutabilir'' sessizce yutkunurken

Dudaklarındaki gülümsemenin bulaşıcıymış gibi bana geçmesine izin verdim

''Sana dövmemi göstermemi ister misin?'' dediğimde merakla salladı başını. Gömleğimin kol düğmelerini açıp beyaz gömleği dirseğime sıyırıp dövmeyi gözlerinin önüne serdim

Gözleri şaşkınca büyüdükten sonra bakışlarını kolumdan yüzüme çıkardı

''Bayıldım, tam senlik bence'' deyip kostümüne baktı ve dudaklarını büzdü

''Ben de dövmelerimi göstermek isterdim ama malum kostümüm izin vermiyor'' anlayışla salladım başımı

''Kostümsüz olmadığın bir gün gösterirsin'' dediğim sırada çalan telefonunu zorlukla cebinden çıkarmış ve açmıştı

''Anne, yarı yıl tatilinde geleceğim mutlaka evet'' dedi ve ardından telefonu kulağından uzaklaştırdı.

Yüksek sesli müziğe rağmen ahizenin diğer tarafından bağıran kadının sesini ben bile duyuyordum ve

''Abin sevgilisini getirdi, tanışmanız gerek'' diyordu. Gülümsediğim sırada Buzz mahcup olmuş gibi bana bakmış ve gülümsemişti

''Anne, bağırmayı bırakmazsan sevgilim olabilecek birini elimden kaçıracağım senin yüzünden'' sessizce konuşsa da yakın olduğumuz için dediğini duymuş ve alt dudağımı ısırmıştım.

Her şey çok hızlı ilerliyordu ve ben mahvolmasından çok korkuyordum.

''Görüşürüz'' deyip aramayı sonlandırmış ve yine zorlanarak telefonu cebine geri koymuştu

''Annem biraz gariptir ve gördüğün gibi çok bağırır'' elimi omzuna koyup kafamı salladım

Annem onu annesine pek benzemese de onu anlayabilmiştim

''Anlıyorum, anneler bazen böyle olabiliyor'' özlemle burnumda tüten annem aklıma gelince gözlerimin dolmasını engelleyememiştim ve Buzz da endişeyle bana bakmıştı

''İyi misin? Yanlış bir şey mi söylemedim istemeden?'' kafamı iki yana salladım.

Yersiz duygusallıklarım olduğu için gözlerimin dolması için önemli bir şey olmasına gerek kalmıyordu.

Tam bir sulu gözdüm.

''Birazcık annemi özledim de, o yüzden. Daegu'da yaşadıkları için nadir görüşebiliyoruz'' önce şaşırmış olsa da şaşkınlığını üzerinden hızlıca atıp yanaklarımı sıkmıştı

''Gerçekten şirinsin'' bakışlarımı önüme eğdiğim sırada ise ellerini yanaklarımdan çekmiş ve yerini dudaklarıyla doldurmuştu

Tüy gibi hafif olan öpücüğünden sonra çenemden tutup göz göze gelmemizi sağlamış ve konuşmuştu

''Yanakların onları öpmem için yalvarıyor gibiydi''

--

Taehyung'un dövmesi

(sadece toy story'li olan, diğeri yok)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(sadece toy story'li olan, diğeri yok)

buzz lightyear | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin