15. Gerçekler peşinde...

1.5K 34 0
                                    

Salih evinden çıkarken telefonu çalmaya başlamıştı : arayan kişi Mahsun'du.

- Salih : günaydın ! Hayırdır ? Beni rüyanda mı gördün ?
- Mahsun : seni görsem görsem kahbus olarak görürdüm... Neyse boşver, bil bakalım neredeyim ?
- Salih : ne bileyim ben ! Bil bulmaca mı oynayacağız ?
- Mahsun : Yamaç'ın oradayım.
- Salih : Ne işin var senin orada ?
- Mahsun : boşver onu. İyiki gelmişim. Yamaç perişan bir halde. Efsun gitti ve ismi neydi bebeğinin anası... Ah Nehir...
Nehir'den dolayı. Bir tartıştılar. Şu an Yamaç yalnız. İyi değil. Yere yığılmış bir vaziyet'te. Seni aramayacaktım fakat kaç saatir öyle kıpırdamadan yerde duruyor.
- Salih : tamam anladım. Onun merhemini bulup getirecem ben
- Mahsun : nasıl ?
- Salih : o iş bende sen orada dur.

~

Efsun evine gelmişti. Gözleri kızarmıştı. "Keşke... keşke ondan kaçabilseydim" diye düşünüyordu...
O... İsmini söylemek istese bile kendini zor tutuyordu. Ağlamaktan korkuyordu. Şu an hiç istemediği bir konumdaydı. Hiç hak etmediği hemde.

Pişman değildi ama böyle de olmazdı... Olamazdı. Artık gitmek bir çözüm değildi.
Yamaç asla peşini bırakmayacaktı. Daha yeni onu havalimanından almıştı.
Bir şey yapmak gerekiyordu ama ne...

O sırada bunu düşünürken, zil çalmıştı.
Aklı ilk önce Yamaç'a gitmişti. Fakat düşününce o kadar çabuk peşinden gelemezdi. Bundan emindi. İçi rahatlamıştı.

Peki kimdi ?

Sorusunun cevabı kapısının arkasındaydı.
Kapıya gidip açtığında Salih önünde dikiliyordu.

- Efsun : ne işin var senin burada ?
- Salih : boşver bunu... Yamaç için geld...
- Efsun : hayır dinlemek istemiyorum.
- Salih : bir saniye, bir dinle sonra istediğini yap. Kafayı nereye vereceğimi şaşırdım anasını satay... Pardon. Yamaç sen gittikten sonra hayli perişan bir halde. Yerinden kıpırdamıyor.
- Efsun : ben bu saatten sonra yanında duramam. Bu durum bizim felaketimiz olacak. Etrafımızda herkese zarar veriyoruz.
- Salih : tamam sende haklısın. Fakat sadece bir kere yardım et sonra ne istersen yap. Yanına gitme istersen ama ara onu. Sadece bu durumdan çıkar. Ayağa kalksın. Kardeşimi ancak sen iyileştirebiliyorsun. Lütfen Efsun...

~

Yamaç kafasını koluna gömmüştü.
Öyle duruyordu, kıpırdamadan...
Ne kadar zaman geçmişti bilmiyordu.
Telefonu birden çalmaya başlamıştı.
Yamaç yavaş yavaş hareket ederek telefonuna bakmıştı.
Şaşkınlık içerisindeydi.

Efsun arıyordu onu.
Halsiz Yamaç canlanmıştı.

- Yamaç : Efsun ? İyi misin ?
- Efsun : iyiyim... Fakat sen orada öyle durursan iyi olamam. Yamaç ben çok düşündüm. Böyle olmayacak.
- Yamaç : Efsun
- Efsun : beni dinle. Biz birbirimize ne kadar bağlı olursak olalım bu iş olmaz. Yanlış. Tamam sen Nehir'i sevmiyorsun, aşık değilsin. Peki ya Umut ? Umut babasız mı büyüsün ? Ben o bebeğin büyüdüğünde ne hissedeceğini biliyorum aynı şeyleri yaşadım. Sen ne kadar ilgilensen de o çocuk sana hasret kalacak. Oradan oraya sürüklenmesini mi istiyorsun ?
Kimin için ? Annesini üzen bir kadın için. İşte ben onun gözünde sadece öyle biri olarak kalacağım. Bugün yaşanılanlar maalesef tekrarlanacaktır. Bitirelim bunu, sonlandıralım. Yaşadıklarımız güzeldi ama ben beraber gelecek görmüyorum. O yüzden kendine gel. Çukur'un sana ihtiyacı var.
- Yamaç : benimde sana...
- Efsun : hayır ! Bitti. Zamanla geçecek. İnan bana. Benim için öyle olacak.

Kendimden geçtim, senden asla...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin