İngiltere, Addison Malikânesi
Dr. Stephan Cavan'ın Muayenehanesi
14 Haziran 2018
Harold Addison, Robert Jackson'la olan konuşmasının böyle biteceğini hiç tahmin etmemişti. Onu tutuklatmayı, Yüce Meclis'in önüne çıkartmayı hatta malikâneden kovmayı ve bekçilikten azletmeyi bile düşünmüştü. Şimdi ise hiçbir şey olmamış gibi birlikte sağlık katına iniyorlardı. Tüm öfkesinin yerini büyük bir şaşkınlık dalgası almıştı. Belki de hayatında ilk defa ne yapması, nasıl tepki vermesi gerektiğini bilemez hâle gelmişti.
Robert Jackson, böylesi önemli bir zamanda kızın yolunun malikâneyle çakışmasını ilahi bir kudret olarak görüyordu. Peki ya bayılmasına ne demeli? Harold Addison, "Babasından nefret etsem de sanırım bu kızın adaylığını kabul etmek zorunda kalacağım" diye düşündü.
Harold Addison, şimdi karşısındaki sedyede sadece iç çamaşırlarıyla oturan, başına geleceklerden habersiz ürkek bir kız çocuğuna bakıyordu. Sade bir güzelliği vardı ama insanı etkiliyordu. Yuvarlak yüz hatlarına ve küçük burnuna rağmen, koyu kahverengi saçlarını ve aynı renkteki iri gözlerini Addison soyundan almış diye düşündü. Harold Addison, Doktor Stephan Cavan'a bir baş işareti yaptı. Konuşulanların duyulmayacağını umduğu cam kapının önüne çıktılar.
Harold Addison ne kadar şaşkın ve meraklı olsa da her zamanki sert mizacını takınmayı ihmal etmedi.
"Doktor neler oluyor? Söyle bana."
Doktor Stephan Cavan ise her ne kadar Harold Addison'dan korkup çekinse de bir doktorun sahip olduğu soğukkanlılığı bireysel ilişkilerinde de koruyordu.
"Efendim, kızın adı Havva Öztürk. Malikâne girişinde bayılmış. Korumalar onu buraya getirdiler. Yoğun enerjiye maruz kaldığını düşünüyorum. Eski sağlık kayıtlarımızda benzer vakalarla karşılaşmıştım. Nadir görülen bu duruma birebir şahit olmak, itiraf etmeliyim ki beni bile heyecanlandırdı. Kendisine akupunktur tedavisi uyguladık. Şu an ise durumu stabil."
"Yorum yapma doktor. Bu anlattıklarını biliyorum, yani tahmin edebiliyorum. Sen bana bilmediklerimi anlat."
Yediği azarla toparlanan Doktor Stephan Cavan, konuşmaya daha sert bir ses tonuyla devam etti.
"Efendim, kız getirildikten sonra Bay Richard Addison beni aradı ve detaylı sağlık taraması istediğini söyledi. Kızın kanını aldık ve tetkik için laboratuvara gönderdik. Sonuçlar bir saate kadar elimize ulaşır. Görünürde bir hastalığı yok, gayet sağlıklı görünüyor. Genital muayenede bakire olduğunu da tespit ettik."
Harold Addison, bunu duymayı bekliyordu. Robert Jackson'ın da dediği gibi Türk-Müslüman kültüründe yetişmiş bir kızdan daha azı beklenemezdi ve tabii ki Jacob Addison'ın kızından.
"Peki doktor, sence bu kız 'Yeniden Doğuş Günü' adayı olabilir mi?"
Doktor Stephan Cavan'ın yüzünde pis bir sırıtış yayıldı. Nedenini bilmese de sanki Harold Addison, babasının aksine bu kızın aday olmasını istemiyormuş gibiydi. Harold Addison'ın duymak istemediği şeyleri söylemek ise ayrı bir zevkti.
"Son âdeti iki hafta önceymiş efendim. Bazı ilaçlarla âdet gününü kontrol altına alabiliriz. Yani evet aday olabilir. Hatta kriterleri bu kadar tutan başka bir aday görmediğimi söyleyebilirim."
Harold Addison, Robert Jackson'ı sevmese de onun zekâsına, inancına ve içgüdülerine güvenirdi. Şimdi dediğine ve görünüşe bakılırsa bu kız, birinci sınıf Addison soyundan olduğu gibi en güçlü aday da olabilirdi.
"Pekâlâ, bunlardan babama bahsettin mi?"
"Kendisi detaylı rapor istemişti efendim. Bilgiler kendisine iletildi ve kızın aday odasına yerleştirilmesini istedi."
Harold Addison, teslim olduğunu belli eden beyaz bayrağını kaldırmıştı. Babasının her şeyden haberinin olması (sanki bunun aksi mümkünmüş gibi) yetki alanını sınırlandırmıştı. Artık kabullenmekten başka çare yoktu ama önünde uzun bir yol vardı. Her an, her şey olabilirdi.
"Anlıyorum doktor. Sen hazırlıklarını yap. Yarın kız sana muayeneye gelecek. O gelmezse sen ilacı ona bir şekilde ver ve onu hazırla. Bana da detaylı sağlık raporunu yolla."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ -Bir Göbekli Tepe Efsanesi 1-#Wattys2021
Mistério / SuspenseGizemli olan ev mi? Zaman mı? Yoksa insan mıydı? Elime bir hançer tutuşturdu. Bronzdan yapıldığını düşündüğüm bu sade hançer belki de malikânedeki en eski nesneydi. Ürpertiyle birlikte bir hançere bir de Robert Amca'ya bakarken içimden "Bütün tarika...